Avrupa’nın darbe ya da darbe girişimleri tarihi - 1

Demokrasinin beşiği gibi görülen ülkelerde ardı ardına ortaya çıkan asker bildirileri, Avrupa’nın geçmişinde var olan faşizmin canlandırılmasının işaretleri.

Mustafa Kemal Erdemol

Avrupa’nın farklı ülkelerinde halen görevde olan ya da emekli olmuş askerlerin ülkelerinin hükümetlerine yönelik uyarı içerikli mektuplar yayımlamaları yaşlı kıtanın artık unutulmuş “darbeler ya da girişimleri tarihini” bir kez daha anımsattı hepimize.

Hep, azgelişmiş, demokrasisi oturmamış ülkelerin başının belası olduğu düşünüldüğü için her biri birer “demokrasinin beşiği” sayılan Batı ülkelerinde böyle bir tehlike/tehdit olmaz sanılır. Evet bir iki örnek dışında çok çok uzun zamandan beri birçoğunda askerler yönetime el koymuş değil ancak ciddi ciddi darbeye niyetlenen gruplar, ordu içi yapılar beliriyor. Ortaya çıkarılması, önlenmesi de ayrıca önemli bunların. Çünkü bu ülkelerde niyetlenenleri bunu yapmaktan alıkoyacak birtakım dinamikler var. İki nokta önemli: Birincisi, Batı demokrasilerinde darbe düşüncesini taşıyanların olması (mektup yoluyla uyarı kılığında), ikincisi de darbelerin henüz planlama aşamasındayken deşifre edilmesi.  

DÜĞMEYE BASILMIŞ GİBİ

Önce Fransa’dan geldi böyle bir asker mektubu. Fransa’da, “ülkenin parçalanmaya doğru gittiği” iddiasıyla hükümeti uyararak “gerekirse göreve hazır olduklarını” açıklayan askerler bu niyetlerini bir bildiri ile duyurdular. Bildiriye imza atan 20 general, 200 subay ile denildiğine göre “binlerce” asker hakkında soruşturma başlatıldı tabii. 

DARBE TEHDİDİ...

Almanya’da da yine sayısı “binlerce” olarak belirtilen emekli askerlerin Telegram uygulaması üzerinden bir araya gelerek Berlin’de ayaklanma / darbe planladıkları iddia edildi. Haber, Der Tagesspiegel gazetesinde çıktı, ardından güvenlik birimlerince doğrulandı. İddiaya göre  “Emekli ve Eski Askerler Grubu” adı altında bir araya gelen yaklaşık 13 bin emekli ya da eski asker, korona salgını sırasında Merkel hükümeti tarafından alınan kuralları eleştiren veya salgının varlığını kabul etmeyen hareketlerin içine sızma, Berlin’deki gösterilerde olay çıkarıp devlet kurumlarına yönelik saldırılar düzenleme planları konusunda iletişim içerisinde. Güvenlik kaynakları bu gruba, Almanya’nın 1937’deki sınırlarını yeniden inşa etmeyi hedefleyen monarşist - aşırı sağcı grupla ilişkileri olan kişilerin de üye olduğunu belirtiyor. İspanya’da da 2020’de sosyal medyada örgütlenmiş bir grup emekli asker, dönemin sol hükümetini eleştiriyor, gerekirse milyonlarca İspanyol’u öldürmekten söz ediyordu. 

DEMOKRASİYİ KORUMA 

Artık oturmuş demokrasiler olarak kabul edilen ülkelerin darbe ya da darbe girişimleri tarihine göz atmak yararlı olur. “Deşifre edildi”, “Önlendi”, “Her şeye rağmen demokrasileri güçlü”, “Bu tür girişimleri bertaraf edebilirler” denilse de gelişmemiş ülkeler kadar askeri darbe tehdidiyle karşı karşıya bu ülkeler. 

Açıklamalarından anlaşılıyor ki ülkelerini tehdit eden, kaosa yol açan nedenlerin başında göçmenlerin varlığı, onların varlığı yüzünden de kaybolan “kültürel doku” geliyor. Farklı ülkelerdeki sivil ya da askeri darbe heveslilerinin girişimlerini bağladıkları siyasal zemin sağcılık. Sınırları hâlâ netleşmiş sayılmayan, parçalanmaya uygun federal (ya da benzeri) ülkelere sahip Batı’daki sağcılaşma otoriter/diktatör devlet hedefini barındırıyor içinde. Başarılı olurlar ya da olmazlar ama Avrupa ciddi bir faşizan döneme giriyor. Sadece açık mektup, uyarı, bildiri kılığında gelen tüm bu hareketlilikler Avrupa’nın geçmişinde var olan faşizmin canlandırılmasının işaretleri. Üstelik bu yapılırken tüm yabancı düşmanı, İslamofobik düşünceler demokrasiyi korumak adına ortaya atılıyor. 

FRANSA: DARBEYLE GELEN CUMHURİYET

Fransa’dan başlayalım. Bu ülkede öyle çok çok eskilerde değil, 1950’ler ile 60’larda darbe de oldu, darbe girişimleri de. Yakın dönemdeki ilk darbenin tarihi 1958’dir. Fransa Nazi Almanyası’nın işgalinden kurtulalı birkaç yıl olmuştur. 1946’da kurulan Dördüncü Cumhuriyet dönemidir. Hükümetin hiç de istikrarlı olmadığı zamanlar. Cezayir’de Cezayirliler bağımsızlık savaşı sürdürmektedir. Bağımsızlık ateşi Cezayir’i sarmış, nihayet Mayıs 1958’de Fransa hükümeti Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi ile müzakerelere başlatmak niyetinde olduğunu duyurmuştur. Bağımsızlık yanlıları güçlüdürler. İşler Fransa açısından kötüye gitmektedir. 

Bu durum Fransa iç politikasında da çalkantılara yol açar. Durum gittikçe kötüleşmektedir. Cezayir’deki Fransız askerler “kötü gidişi durdurmak amacıyla” (darbecilerin klasik ifadesidir artık bu) çok az kan dökerek Korsika’yı ele geçirirler. Darbe güçlerinin üst düzey askeri yetkililerinden General Jacques Massu, paraşütçülerinin Paris’ten sadece birkaç mil uzaklıktaki Villacoublay Hava Alanı’nı alabilecekleri konusunda hükümeti tehdit eder. 

Rene Coty, 4. Cumhuriyetin Cumhurbaşkanı’dır. Gelişmeler üzerine halkta popülaritesi hayli yüksek olan General Charles De Gaulle’ü o sırada inzivaya çekildiği köyünden çağırarak ondan başbakan olmasını rica eder. De Gaulle’ün kabul etmesi, ardından Meclis’ten güvenoyu almasıyla Fransız Dördüncü Cumhuriyeti çöker, 5. Fransız Cumhuriyeti doğar. Bir askeri darbeyle yani.

BİR GİRİŞİM DAHA

Askerlerin darbesiyle yapılmak istenen, hükümetin Cezayir’deki Bağımsızlık Savaşı’na odaklanmasını sağlamaktır. Dert bu. Ama Fransa’nın Cezayir’de yapıp ettiklerine destek vermeyen Fransa kamuoyunun baskılarına direnemeyen de Gaulle, 1960’a gelindiğinde, Cezayir bağımsızlık savaşçılarıyla müzakere etmeye çalışıyordu. Durumdan memnun olmayanların başında gelen emekli ama aynı zamanda son derece popüler Fransız General Maurice Challe bir araya geldiği üst düzey subaylarla, De Gaulle’e karşı darbe yapma teklifinde bulunur.  21 Nisan 1961’de Fransız paraşütçüler, henüz bir Fransız sömürgesi durumundaki Cezayir’de başkenti tamamen ele geçirir.  Challe, Cezayir’deki diğer tüm birliklere de Paris’i desteklemeyi bırakıp onu takip etmeleri için çağrıda bulunur. Radyodan yaptığı konuşmada Paris’i tehdit eden Challe, “anayasal ve cumhuriyetçi bir düzeni yeniden tesis etmek” istediğini duyurmuştur.  De Gaulle, sömürge Cezayir ile Fransa halkını, Beşinci Cumhuriyet’e yönelik bu saldırıya karşı direnmeye çağırır. Yıllar önce çıkardığı askeri üniformasını giyerek yapar bu çağrıyı. Halk üzerinde etkisi büyük olmuştur.  

HALK HAREKETE GEÇİYOR

De Gaulle’ün çağrısı destek buldur. Fransa işçi sınıfı darbe girişimine karşı onun yanında saf tutar. Sembolik bir genel grev bile yapar işçi sendikaları. Sıradan Fransız yurttaşları Cezayir’den darbeci asker taşıyacak olan uçakların inmesini engellemek amacıyla Paris Havalimanı’na inişi otomobilleriyle engeller. Çok az asker darbecileri desteklemiştir. 

Darbecilerin beş kişiyi öldürdükleri biliniyor. 25 Nisan’a gelindiğinde, darbe girişiminin başarısız olduğu, önde gelen dört generalin üçü de dahil olmak üzere liderlerinin çoğunun kaçtığı öğrenilir. Challe, kendisini destekleyen paraşütçü alayı komutanı Helie de Saint Marc ile kışlada yalnız kaldığında ona “Sen gençsin, Aziz Marc. Ağır bir bedel ödeyeceğiz. Kesinlikle vurulacağım. Bırak yalnız teslim olayım” demiştir denir. 

Cezayir, malum, 1962’de bağımsızlığına kavuştu. “Demokrasi”yi inşa ettiğine inanılan Fransa, geçmişte bir darbe ile bir darbe girişimi yaşamıştır yani. 

HER AN OLABİLİR

Her an yine olabilir elbette. Açık mektup biçiminde muhtıra yayımlanan askerler bu girişimlerini hayata geçirirken ülkedeki sağcılara güveniyor kuşkusuz. Yazdıkları bildiri / mektup da zaten aşırı sağcı bir internet haber sitesi olan “Valeurs Actuelles” adlı sitede yayımlanmıştı.

Bildiriye ilk destek veren de faşist Ulusal Cephe’nin lideri, partisinin kurucusu olan babası Jean Marie Le Pen, Cezayir’de işkenceleriyle bilinen Marine Le Pen’di. Fransa Başbakanı Jean Castex, bildiriye destek veren Marine Le Pen’i eleştirerek, “Eğer bu bildiri siyasi amaçlar için kullanılmasaydı, önemsiz bir olay olabilirdi. Le Pen gibi devlette görev almaya talip bir kişi nasıl böyle bir girişimi destekleyebilir?” diye konuştu. Le Pen’in partisinin artık kitleselleşmiş, zaman zaman Fransız demokrasini zorlayan bir desteğe sahip olduğunu anımsayalım. 

Askerler İslamcıların varlığı, göçmenlerin çokluğu gibi gerekçelerle ülkede kaos olduğunu iddia edip Macron’u “iç savaş çıkacak” diye “uyarıyor”. Son derece ırkçı ifadelerin olduğu mektupta Fransa’nın “sömürgeleri” olduğu da anımsatılarak o “görkemli günlere” atıflar da var. Ordu içinde halen görev alanların da bulunduğu bu hareket ciddi bir destek bulursa bir darbenin olmamasının bir nedeni yok. Bildiride imzası olan, aktif görevde olduğu tespit edilen dördü subay 18 asker hakkında “ordudan atılma istemiyle” soruşturma başlatıldı şimdi. 

Gerisinin gelmeyeceğini kim söyleyebilir! 

-SÜRECEK-