"Avrupalı ç, ş, ö'yü tanısın"
Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel, dil konusunda son zamanlarda tartışmalar yaşandığını belirterek, ''Bize x, w, q harflerini öneren Avrupalı, kendi alfabesine ç, ş, ö'yü koyamaz mı? Bu yapılan bize öneri değildir, siyasi bir dayatmadır'' dedi.
cumhuriyet.com.trAnkara Üniversitesi ve Dil Derneği'nin ortak düzenlediği ''Ulusal Birlik İçin Türkçe Kurultayı''nın açılış töreni, Ankara Üniversitesi 100. Yıl Salonu'nda yapıldı.
Dil Derneği Başkanı Özel, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'de insanların birbirini anlaması ve kendilerini anlatabilmesi için ortak resmi dilin zorunluluğuna dikkati çekerek, bunun da ancak Tükçe ile sağlanabileceğini bildirdi.
Ortak dilin diğer dillerin kısıtlanması anlamına gelmediğini belirten Özel, ''aksine ortak dille yaratılan birikimin, tüm yurttaşların ortak zenginliği'' olduğunu kaydetti.
Özel, dil konusunda son zamanlarda tartışmalar yaşandığını ancak bugün asıl olarak Türkçenin zor durumda kaldığını ifade ederek, şunları kaydetti:
''Geçmişte 'Türk Tanrı'ya Arapça, sevgilisine Farsça, ailesine Türkçe konuşur' diye bir söz vardı. Şimdi Tanrı'ya da sevgiliye de aileye de İngilizce-Türkçe karışık dille hitap ediliyor.
Bugün A, B, C'mize, dilimize karışılıyor. Atatürk'ün ilkelerinin her yerden silinmesini isteyen Avrupalılar, kendi ülkelerindeki Türklerin kendi dillerinde eğitim alması için acaba ne yapıyor? Bize, alfabeye x, w, q harflerini öneren Avrupalı, kendi alfabesine ç, ş, ö'yü koyamaz mı? Bu yapılan bize öneri değildir, siyasi bir dayatmadır.''
Özel, ulusal birlik için de eğitim dilinin Türkçe olması gerektiğini kaydetti.
Derneğin Onursal Başkanı Prof. Dr. Şerafettin Turan, dilin, toplulukların ulus düzeyinde bütünleşmesini sağladığına işaret ederek, Atatürk'ün ''Türk dili Türk milletinin kalbidir'' sözlerini hatırlattı.
Turan, Türk Dil Kurumu'nun devletleştirilmesinin Türkçeyi sahipsiz bıraktığını ileri sürdü.
''Eğitimde ortak dil Türkçe" oturumu
Açılışın ardından ''Eğitimde Ortak Dil Türkçe'' oturumunda konuşan Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Sedat Sever, dilin tüm kültür birikimlerini barındırdığını, bu nedenle özgür düşüncenin ancak kendi dilini konuşarak mümkün olduğunu söyledi. Sever, ''Özgür düşünebilmek istiyorsak beynimizi yapı ve olanaklarıyla donanmış Türkçe ile doldurmalıyız'' dedi.
Türkçenin terimlerinin ''arı su gibi aydınlık'' olduğunu ifade eden Sever, temel dil örselenirse, ulusal duyguların da yavaş yavaş çözülmeye başlayacağına dikkati çekti.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Güngör Varınlıoğlu, öğretim dilinin ulusal dil olması gerektiğini belirterek, ''Öğretimi yabancılaştıracağımıza Türkçemizi güçlendirelim'' ifadesini kullandı.
Avrupa'da hiçbir ülkenin yabancı dilde eğitim yapmadığına işaret eden Varınlıoğlu, bilimde ve teknolojide de Türkçe terimler üretmek gerektiğini anlattı.
Ufuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı ve dilbilimci Prof. Dr. Ahmet Kocaman, dilin bir toplumun ortak iletişim aracı olduğunu vurgulayarak, ''Toplumların en zayıf olduğu dönemler, genellikle dillerinin gerilediği dönemlerdir. Osmanlı'nın son dönemine bakın, Türkçenin adı geçmez. Yayılmacılar da öncelikle egemen oldukları ülkenin dillerini yok etmeye çalışırlar ama kendilerinde karmaşa çıktığında ilk olarak dillerine sarılırlar. O nedenle ulusal dil, bağımsızlığın olmazsa olmazıdır'' diye konuştu.
Karaelmas Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erdal Coşkun da dilin ülke için önemine dikkati çekerek, eğitimde Türkçe kullanılması gerektiğini kaydetti.