"Avrupa'daki Türkiye" konferansı
"Avrupa'daki Türkiye" konferansında konuşan Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu Başkanı Gianni Buquicchio, ''Demokratikleşme sürecini tamamlamak için Türkiye'nin yeni anayasaya ihtiyaç duyduğu açıktır'' dedi.
cumhuriyet.com.trBuquicchio, Avrupa Parlamentosu Yeşiller/Avrupa Hür İttifak Grubu'nun ''Turkey in Europe'' (Avrupa'daki Türkiye) konferansının ''Yeni Anayasa Işığında Türkiye'nin Demokratikleşme Süreci'' başlıklı oturumda yaptığı konuşmada, Avrupa standartlarına ulaşmanın herşeyden önce Türkiye'nin geleceği için en iyi seçenek olduğunun görülmesi gerektiğini söyledi. Yeni anayasa konusunun kapsamlı bir şekilde ele alınması gerektiğini belirten Buquicchio, Komisyonda, Türkiye'deki çeşitli anayasal konuları ele aldıklarını ve bu çerçevede yeni bir anayasa tercihlerini de ifade ettiklerini, ancak bunu daha detaylı bir şekilde geliştirme fırsatlarının olmadığını kaydetti.
Buquicchio, Türk kamuoyunun komisyon hakkında fazla fikir sahibi olmadığını düşündüklerini dile getirerek, ''Daha yeni Türk yetkililerle işbirliği yapmaya başladık. Bu vesileyle Adalet Bakanlığının bizim komisyona yaptığı başvuruyu da memnuniyetle karşılıyoruz'' dedi. Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyaç duyduğuna işaret eden Buquicchio, 1982 Anayasası'nın bir darbe anayasası olduğunu söyledi.
Buquicchio, Türkiye'nin neredeyse tüm alanlarda olağanüstü ilerlemeler kaydettiğini belirterek, bu nedenle Türkiye için askeri rejim altında hazırlanan bir anayasa ile devam etmenin uygun olmadığının ortaya çıktığını kaydetti. Türkiye'nin daha iyi bir anayasa hak ettiğine inandıklarını ifade eden Buquicchio, ''Bu, şu andaki anayasadaki herşeyin kötü olduğu ve değiştirilmesi gerektiği anlamına gelmiyor. Tam tersine bazı hususlar da korunmalıdır. Türkiye işlevsel parlamenter demokrasi kurmayı başarmıştır. Herşey bu alanda mükemmel olmayabilir, örneğin seçim barajının düşürülmesi uygun olacaktır'' diye konuştu.
Buquicchio, 1982 Anayasası'nın ana konseptinin, devleti vatandaşlara karşı korumak olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
''Bütün haklar anayasada yer almaktadır, ama yasayı tasarlayanların tümü, bu hakların, insanlar tarafından suistimal edileceğinden korktuklarını ortaya çıkarıyordu. Bu nedenle haklarla birlikte devleti vatandaşlarından koruma yaklaşımı vardı. Basın özgürlüğü maddesinin hiçbir hükmü Avrupa standartlarına aykırı değil, ama genel olarak ortaya çıkan izlenim, ülkenin bölünmez bütünlüğünün herşeyden daha önemli değer olduğudur. Basın özgürlüğünden de daha önemliymiş gibi görünüyor. Siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili de komisyon geniş bir görüş kabul etmiştir. Bu görüşü burada tekrar etmek istemiyorum. Siyasi partilerin kapatılmasının güçleştirilmesinin referanduma girmemesini, referandumdan geçmemesini üzüntüyle karşıladık.''
Türkiye'de askerlerin, başka Avrupa demokrasilerinde düşünülemeyecek bir rol oynadığını ifade eden Buquicchio, ''Bu rolün anayasada tam olarak yeri olmamasına rağmen, anayasa askere bir güç vermektedir'' dedi. Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu Başkanı Buquicchio, yeni anayasanın bütün vatandaşların anayasası olma gerekliliğinin göz ardı edilemeyeceğini vurgulayarak, ''Yeni bir anayasa yeni bölünmelere yol açmamalı, toplumun birleşmesine hizmet etmelidir. Demokratikleşme sürecini tamamlamak için Türkiye'nin yeni anayasaya ihtiyaç duyduğu açıktır'' diye konuştu.
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Üyesi Keller
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu üyesi Franziska Keller de demokratik açılım sürecinin sonuna gelinmediğini ve çok büyük bir sonuca henüz ulaşılmadığını söyledi.Keller,''Anayasada yapılacak kozmetik değişiklikler yetmez, tamamen yeni bir anayasaya ihtiyaç var'' diye konuştu. Yeni bir anayasayı oluşturabilmek için sürecin nasıl geliştiğinin de önemli olduğunu vurgulayan Keller, şöyle devam etti:
''Toplumun farklı gruplarına, örneğin azınlıklara, kadınlara veya sivil toplum örgütlerine bakarak bütün bunları bu sürece dahil etmek gerekiyor ki ortaya çıkan sonuç herkes tarafından kabul edilsin. İfade özgürlüğü çok önemli bir husus. Özellikle de basın özgürlüğünün korunmasını sağlayacak paragrafların da olması gerekiyor. İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğü demokrasinin ana taşıyıcı sütunlarındandır. Demokrasinin önemli bir diğer hususu barıştır.
Herkesin demokratik haklarını kullanabilmesi için barış ortamının olması gerekir. Kürt sorununa demokratik çözüm bulmak gerekiyor, sadece askeri çözümlerle olmaz. Özellikle askerin toplum üzerindeki etkisinin düzenlenmesi bu çerçeve içerisinde önemli bir rol oynamaktadır ki buna hemen Kıbrıs konusunu da eklemek istiyorum.''
Keller, küçük partilere de adil fırsat verilmesi gerektiğini vurgulayarak, ''Türkiye bu demokratik süreci niçin yapıyor? Daha iyi bir imaja sahip olmak için mi, AB'ye girmek için mi, bir sonraki seçimde daha iyi neticeler alabilmek için mi? Türkiye'deki demokrasi burada yaşayan insanların istediği ve ihtiyaç duyduğu birşey. Demokratik açılım burada yaşayan insanların çıkarına ve yararına olmalıdır'' dedi.
"Demokratik ve vasi tayin etmeyen Anayasa'ya ihtiyaç var"
AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, ''Türkiye'nin demokrasisine ve insanlarına vasi tayin etmeyen bir anayasaya ihtiyacı var'' dedi. Bozdağ, ''Yeni Anayasa Işığında Türkiye'nin Demokratikleşme Süreci'' başlıklı oturumda yaptığı konuşmada, yeni anayasanın Türkiye'nin ''olmazsa olmazı'' haline geldiğini söyledi.
Bugüne kadar demokratik bir ortamda, herkesin kendini hür hissettiği bir noktada, herkesin katkısını sunduğu bir anayasanın hayata geçirilemediğini belirten Bozdağ, ''Biz AK Parti olarak şunu söylüyoruz: Türkiye'nin demokrasisine ve insanlarına vasi tayin etmeyen bir anayasaya ihtiyacı var. Hiçbir vasiyi anayasaya koymamak lazım. Bu anayasayı herkesin kendisini hür hissettiği bir ortamda, ön şartsız, ön yargısız, ön kabulsüz oturup konuşacak bir ortamın oluşmasına ihtiyaç var. Nasılını, içeriğini, dünyada bunlar nasıl yapılmış bunları konuşalım. Yeni anayasayı beraber hayata geçirelim'' diye konuştu.
Bozdağ, 2007 seçimlerine giderken yeni bir anayasa taahhüdünde bulunduklarını hatırlatarak, şöyle devam etti: ''Seçimden sonra bir bilim komisyonu oluşturduk. Bizim derdimiz şuydu o zaman: Yeni bir anayasanın tartışma zemini çıksın, ortaya bir metin konsun ki üzerinde toplum müzakere etsin, daha sonra bu müzakere genişlesin ve müzakereler sonucu toplumun bütün kesimlerinin katkısıyla oluşan anayasa teklife dönüşsün, parlamentoya gelsin ve oradan yasalaşsın.
Ancak bu anayasa sürecinin başına gelenleri hep beraber takip ettik. 10. ve 42. madde değişikliklerinin Anayasa Mahkemesine taşınması, kapatma davası bu süreci akamete uğratmıştır ve yürümemiştir. Bizim 82 Anayasasıyla, yolumuza, 'daha fazla özgürlük' derken, 'daha fazla demokrasi' derken, 'hukukun üstünlüğü' derken, 'önce insan' derken, bu anayasayla bu haliyle devam etme imkanımız yok, bunu hepimiz biliyoruz. Bunun için hep beraber değiştirebildiğimiz kadarki kısmını değiştirelim.
Son yapılan 26 maddelik değişiklik, esasında, değiştirilebilecek kadarki kısma dair bir çalışmanın ürünüdür. Bu değişikliği yaparken de biz herkesin görüşüne baktık. Onun için ortaya koyduğumuz metne o zamanki CHP'nin sayın Genel Başkanı Baykal 'ikisi hariç hepsine biz de varız' dedi. Çalışmalara yanaşılmadı. Biz uzlaşma arayışını hep sürdürdük.''
AKP Grup Başkanvekili Bozdağ, esas sorunun, ön yargılarına, ön şartlarına, ön kabullerine teslim olmuş yapılarla uzlaşmadaki sıkıntıdan kaynaklandığını savunarak, ''Biz diyoruz ki yeni bir anayasayı özgürce konuşalım, bizi tutsak eden anlayışları bir tarafa koyalım. Dünya nereye gidiyor, Avrupa'da ve başka yerlerde durum ne, Türkiye'de durum ne? Hem teorisiyle hem pratiğiyle bunları yetkin insanlar değerlendirsinler, zaten pek çok müktesebatımız var. Biz bunlardan istifadeyle bu konuyu daha ileri bir noktaya götürebiliriz, daha güzel bir anayasayı, iyi bir anayasayı hayata geçirebiliriz'' diye konuştu.
"Anayasa değişikliği büyük bir önyargıya kurban gitti"
Yapılan son anayasa değişikliği konusuna da değinen Bozdağ, şunları kaydetti:
''Son anayasa değişikliği, 26 maddeden oluşuyor. Çok net söylüyorum bu 26 maddenin içerisinde 82 Anayasası'na göre Türkiye'yi geriye götüren, bırakın bir kelimeyi, bir harfi, bana bir virgül dahi kimse gösteremez.
Bu değişiklik, büyük bir ön yargıya kurban gitti. Bir kesim tarafından maalesef büyük bir çarpıtmayla karşılandı. Kadınlara, çocuklara, yaşlılara pozitif ayrımcılık yapmayı anayasaya koymak kötü bir şey mi, Türkiye'yi geriye mi götürdü? Yurt dışına çıkma yasağını kaldırmak kötü bir şey mi? Çalışanlara, memurlara toplu sözleşme hakkı vermek ve bunu anayasal teminat altına almak güvencesiz bir şey midir?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Türkiye'den bireysel başvuru yapıyor insanlarımız, Anayasa Mahkemesinin de bu anlamda adeta bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi görev yapmasının yolunu açmak, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yoluyla yargıyı vatandaşın doğrudan denetlemesine imkan vermek geri götürmek midir? Teftiş Kurulu Adalet Bakanlığına bağlıydı. Adalet Bakanı istediğine soruşturma açabiliyordu. Şimdi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bağlandı. Kötü bir şey mi oldu? Adalet Bakanı'nın bundan sonra doğrudan soruşturma açma yetkisi yok.''
Bekir Bozdağ, yeni anayasanın yeni dönemde hayata geçirileceğine inandığını söyledi.
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Eş Başkanı Daniel Cohn-Bendit'in insan hakları ve cinsel tercih özgürlüğüyle ilgili sorusu üzerine Bozdağ, insan hakları konusunda yaklaşımlarının belli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Biz insana karşı devleti sınırlayan, insan haklarını ve hürriyetlerini devlete karşı daha teminatlı bir şekilde koruyan bir anayasa için elimizden gelen ne varsa bir fazlasını yapmak için her türlü çabanın içerisinde bundan sonra da olacağız. Cinsel tercihlerle ilgili konu Türkiye'nin gündeminde yeni yeni yer alıyor, tartışılmaya başlandı. İşin doğrusu biz bu noktada bir tartışma, parti görüşü oluşturma noktasında net bir şey bugüne kadar ortaya koymadık. Bu konu gündeme geldikçe biz de bununla ilgili konuyu gündemimize alıp tartışacağız.''