Atilla Dorsay'dan Cem Yılmaz'ın filmine ağır eleştiri

Cem Yılmaz, yeni filmi “Pek Yakında”yı vizyon öncesinde sinema eleştirmenlerinin beğenisine sundu. Film eleştirmenleri ikiye böldü. En ağır eleştiri ise Atilla Dorsay'dan geldi.

cumhuriyet.com.tr
 
Ünlü komedyen Cem Yılmaz’ın yeni filmi “Pek Yakında”nın basın gösterimi, dün İstinye Park’taki Cinemaximum Sinemaları’nda yapıldı. Gösterime Cem Yılmaz da katıldı. Film sonrası soruları yanıtlayan komedyen, gergin tavırlarıyla dikkat çekti. Yılmaz, “Adalete Fener Yak” kampanyasında yer aldığı için Trabzonsporluların filmini boykot ettiği iddiası hakkındaki sorulara “Bu tip haberleri siz yapıyorsunuz. Benim söyleyecek bir şeyim yok. Altına da siz yazarsınız” diye tepki gösterdi. Komedyen, Şahan Gökbakar’ın kendisini kıskançlıkla suçladığı haberleri için de “Haberi siz yapıyorsunuz, bir de kalkıp bana soruyorsunuz. Her haberi okuduğumu mu zannediyorsunuz? Sizin mahalleden Aladdin Abi’yi sormak gibi bir şey bu” dedi.

İşte Cem Yılmaz'ın yeni filminin fragmanı - VİDEO
 
YARIN VİZYONDA
Cem Yılmaz’ın yanı sıra Tülin Özen, Zafer Algöz, Özkan Uğur, Ozan Güven, Çağlar Çorumlu, Cengiz Bozkurt, Zerrin Tekindor, Hare Sürel ve Ayşen Gruda’nın oynadığı filmde Nurgül Yeşilçay ve Mazhar Alanson da konuk oyuncu olarak yer aldı. Zaman zaman Yılmaz’la küs olduğu iddiasıyla gündeme gelen Alanson ayrıca filmin müziklerine de imza attı. Nurgül Yeşilçay ise “Her şey çok güzel olacak” repliğiyle daha önce Cem Yılmaz ve Mazhar Alanson’la birlikte rol aldığı 1998 yapımı “Her Şey Çok Güzel Olacak” filmini anımsattı. Korsan DVD’ci Zafer’in ailesini geri kazanma çabasını anlatan “Pek Yakında”, yarın vizyona girecek.
 
NE DEDİLER?
Atilla Dorsay: Benim için çok büyük bir düş kırıklığı oldu. Hiç gülemedim. Film, Yeşilçam melodramını tipik Cem Yılmaz komedisiyle bağdaştırmaya çalışmış ama olmamış.
 
Alper Turgut: Aslında beğendim. Güzel bir taşlama olmuş. Günümüz sanat çevresiyle, gişe sinemasıyla, sanat sinemasıyla ilgili göndermeler var. Bu anlamda değerli. Süresi biraz kısa olsaymış daha iyi olurmuş. Güzel, iyi bir film. Bu tür filmler çekmeye devam etsin. Bizim seyircimiz “Recep İvedik”e daha çok gülüyor, bari güldükleri şey daha kaliteli olsun. Cem Yılmaz’ın gişede bir seyircisi var. Patlamayabilir ama milyonu rahat rahat aşar.
 
Cüneyt Cebenoyan: Oyunculukları çok beğendim ama biraz daha komik olacağı düşünüyordum açıkçası. Yeterince komik bulmadığımı söyleyebilirim. Yine de eli yüzü düzgün ana akım bir film. Rekor kıracağını zannetmiyorum ama saygın rakamlara ulaşır.
 
Serdar Akbıyık: Cem Yılmaz’ın artık sinemada iki dalda ilerlediğini söyleyebiliriz. “GORA”, “AROG” absürd komedi, “Hokkabaz” ve “Pek Yakında” da trajikomik. Bu film diğerlerinden daha iyi. Ferzan Özpetek’le oynamasının ona bir şeyler kattığını düşünüyorum. Renkler, çekimler; gerçekten bir benzerlik vardı. “Pek Yakında”, son dönemde absürd filme boğulan Türk sineması için çok da beklenmedik kaliteli bir film.


MURAT ÖZER (Arkapencere.com): Cem Yılmaz, bir kez daha epeyce ‘çaba harcandığı’ açık bir filmle karşımızda, ki sinemamızın son dönemlerinde ‘kısa yol’ taktiklerinin revaçta olduğu düşünüldüğünde bunun değeri daha da öne çıkıyor. Öte yandan, 130 dakikalık ‘Pek Yakında’nın bir buçuk saatlik diliminin tatmin edici olduğunu, Cem Yılmaz’ın popüler kültüre hakimiyetinin olanca şakacılığıyla kendini gösterdiğini söyleyebiliriz. Ancak, filmin son yarım saatlik bölümünde temponun düştüğünü, hikâyenin genleştiğini ve iç ritmin kaybolduğunu kabul etmek gerek. Buna karşın, Yavuz Turgul’un ‘Eşkıya’sına saygıda kusur etmeden enfes parodi hamlelerinde bulunan Cem Yılmaz’ın Türkiye sinemasının komedi janrına nefes aldırdığı da bir gerçek. Önceki çalışması ‘Yahşi Batı’yı fersah fersah aştığınıysa söylemeye bile gerek yok!

ŞENAY AYDEMİR (Arkapencere.com): Cem Yılmaz’ın sinema sevgisini doruğa çıkardığı bir film olmuş. Önceki filmlerinde de özellikle Yeşilçam’a saygı duruşunda bulunduğu anlar vardı. Ama ‘Pek Yakında’ bütünüyle o döneme adanmış gibi. Öte yandan, filmin dramatik yapı ile komedi arasındaki geçişlerde sıkıntılar yaşadığını, bu nedenle de zaman zaman temposunun düştüğünü söylemeliyiz. ’Pek Yakında’, sanki biraz daha kısa olsaymış bu sorunu da aşabilirmiş. Başta Tülin Özen olmak üzere Cem Yılmaz’a eşlik eden filmin bütün oyuncularının yerli yerinde olduğunu ekleyelim. Bir de ürün yerleştirmenin espriyle birlikte araya sıkıştırılması, işi daha şirin yapmıyor! Yine de her yerinden sinema aşkı fışkıran bu filmi görmeden geçmemek lazım.

NİL KURAL (Milliyet): Cem Yılmaz düzgün ticari filmle kişisel bir projeyi gerçekleştiriyor ve iyi bir sonuç alıyor. Sinema ve Yeşilçam sevgisinin ön planda olduğu bir yapım.

BURAK GÖRAL (Arkapencere.com): Cem Yılmaz, nihayet ‘A.R.O.G’ ve ‘Yahşi Batı’ gibi ‘daha çok seyirci’ odaklı komedilerden ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’ ve ‘Hokkabaz’ sularına geri dönüş yaptı... Aslında yapmak istediği sinemanın hep oralarda bir yerde olduğunu biliyor gibiyiz. Çünkü yazınsal anlamda bu filmlere daha fazla uğraştığı çok belli. Nitekim ‘Pek Yakında’nın senaryosunda da çok ince esprilere, Türk sinemasının pek çok filmine ve dönemine zekice göndermelere yer vermiş. Biraz yüzeyde ve klişe kalan karakterlerine rağmen eğlenceli bir olay örgüsüyle ilerleyen film olanca ünlü misafir oyuncularına, birbirinden lezzetli sinemasal esprilerine rağmen uzadıkça tökezliyor aslında. Zira nereye ve nerelerden giderek varacağı açıkça belli olan bir hikayenin 130 dakika sürmesi bizim gişe filmlerimizin aslında neredeyse ortak kusurlarından biri oldu... Bir de sanırım ‘ürün yerleştirme’yi keşfettiklerinden beri bir dozaj kaçırma hali var bu filmlerde. Cem Yılmaz, filminde elinden geldiğince bunu oksimoron esprilerle kamufle etmeye çalışsa da sonuçta o ürünler sahnelerde parlatıldıkça izleyiciyi hikayeden koparıyor. Daha önce senaryosunu benim yazdığım bir filmde de benzer bir uygulama yapılmış, ben dahil bir çok eleştirmen ve seyirci rahatsız olmuştu. Dozajın kaçırılması filmin ruhunu zedeliyor bazen.

MURAT ERŞAHİN (sinemamuzik.com): Cem Yılmaz, yeni filminde Yeşilçam’ın nahifliğine saygılarını sunmuş. Karakter yaratma ve öykü akışında, atmosferde bir problem yok. Dramatik yapıda ise bir denge sorunu göze çarpıyor. Dram ve komedi birbiriyle iyi geçinmemiş. Hissiyatta notr kalıyorsunuz koltukta. Cem Yılmaz’ın sinema sevgisi de hissediliyor. Birçok yetkin Hollywood örneğine göndermeler var. Polis otosundaki ‘Atları da Vururlar’ sahnesi örneğin... Sinema emekçilerinin bir filmde de olsa süper kahramanlar olarak karşımıza çıkması güzel. Neticede, beklentileri yukarıda tutmadan, keyifle izlenecek, eli ayağı düzgün popüler bir sinema örneği.