Athena sahalara döndü

Athena Türkiye'deki ska-punk akımının öncüsü, belki de tek ismi. Grup, dört yıl aradan sonra yeni albümü 'Pis' ile döndü.

cumhuriyet.com.tr

Ortaokul yılları Çorlu’da kasetçide çalışırdım. Bu küçük Trakya kasabasındaki tek müzik dükkânıydı Gizem Müzik. İşte ben de ne zaman Athena dinlesem o günlere bir gider gelirim. Çünkü Athena’nın ilk albümü “One Last Breath” benim çıraklığımdı. Bu albüm farklıydı, o günler için bir devrim niteliğindeki şarkıları ve tarzlarıyla özgündüler. Çocukluğumuz onlarla geçti, birlikte büyüdük. Neyse ki Athena uzun soluklu gruplar arasında kalabildi ve eski bir dost gibi arada bir gelip keyifli işler çıkarttı. Şimdi, dört yıl aradan sonra yeni albümleri “Pis” ile döndüler. Bu grubun sekizinci stüdyo albümü. Prodüktörlüğünü Mike Nielsen üstlenmiş, bas gitar ve klavyede Alp Ersönmez, davul ve perküsyonda Volkan Öktem var. Ben de Hakan ve Gökhan Özoğuz ile Fenerbahçe’deki stüdyolarında buluştum. Elbette niye dört yıllık bir kopukluk olduğunu sorarak sohbete başladık. Gökhan bu kayıp zamanı “Babamız rahatsızdı, onu kaybettik. O her şeyimizdi, grubun temel direğiydi. Yaşadığımız bu deprem ve artçıları bizi epey yıprattı. Hakan’la bile ters düştük. Zor günler geçirdik. İkiz olduğumuz için aynı anda askere de gidemedik. Hakan askere, ben de Londra’ya gittim ve durulmaya çalıştık” diye özetliyor. Başka bir deyişle bu albüm, ikilinin müzik yapabilecek ruh halini tekrar kazandıklarında olgunlaşmış. Belki de bu yüzden albümdeki ironi ve ayrı düşüş belirgin. Yaratım sürecindeki her dokunuşa yakın kalabilmeler ise albümün en büyük artısı.

Athena en başından beri zor bir kulvarda yol aldı. Bir kere tutucu rock âlemlerine ska-punk gibi buralı dinleyicinin kulağına uzak bir tarzla girdi. Ama müziklerini kabul ettirmeleri zor olmadı. Elbette bu müziğin okulu yok. Sokakta yetişerek, sokaktan beslenerek çoğalıyor onlarınki. Zaten o yüzden şarkılarında sloganları ve tribünleri duymak mümkün. Ne de olsa Fenerbahçe stadının azgın gürültüsüyle büyümüş Gökhan ve Hakan.

Yeni albüm “Pis” ise tavır olarak arada kalmış değil. Kirli garaje müziğine göndermelerle dolu. Gökhan’a göre Athena bu albüm ile istediğine çok yaklaşmış durumda. Artık müziğin işleniş biçimini çok daha iyi öğrendikleri kesin. Albümde Alp Ersönmez’in bas hâkimiyeti ve Volkan Öktem’in bagetleri çok belirgin. Bu usta ikili albüme eşlik etmek bir yana ona ciddi de katkıda bulunup, kişilik katmışlar. Hakan albümün sözel kimliğindeki gelişmenin yalınlık olduğunu söylüyor: “Söz üzerine müzik yapmıyoruz. Hissiyat bir bütündür. Sözcüklerle oynayalım, anlamı bulandıralım falan yok. Dinleyiciyi şarkının dışına itmek istemiyoruz. O yüzden şarkılar birinci şahsa değil. Daha şiirsel bir tavırla herkese gidiyor.” Athena, grunge efsanesi Nirvana’nın “Breed” isimli şarkısını da Türkçe yorumlamıştı. Hazır yeri gelmişken Nirvana doğru zamanda doğru şeyleri söyleyen bir gruptu. Kurt Cobain de bizim kuşağımızın anahtarıydı. İlk albümleri Bleach’te “Love Buzz” cover’ını dinlemek bile dertlerinin ne olduğunu anlamak için yeterli.

Athena’dan Gökhan ve Hakan da hem müzikal hem de özel hayatlarında hiçbir şeyi ne kadar riskli veya değil diye düşünmediler. Zaten doğal bir akışla işleri yürüdüğü için de bunun farkına varmadılar. Sözün özü Athena rock âlemindeki ayrıcalıklı yerini müziğe başladıkları 90’lı yılların başından bu yana korudu. Ska-punk tarzlarından ödün vermeden müziklerini evrime uğratmak konusunda da inatlarından ödün vermediler.

“Pis” albümünün genel havasına baktığımızda biraz arabesk ve karanlık bir tat almak mümkün. Gökhan ve Hakan bunun nedenini “Babam varken hayat daha günlük güneşlikti, onu kaybetmek, Londra seferi, askerlik ve ayrılıklar derken ona biraz gölge düştü. Elbette bu da bir lezzet” diyerek açıklıyor. Sonuçta Athena yine sahalara döndü. Akıcı, hızlı, biraz daha koyu da olsa renkli bir albümle buralardalar. İngilizce albüm ise nadasta.