Atatürk'ün kızları

Tarık Akan, Atatürk’ün 1930’lu yıllarda eğitim görmeleri için Avrupa’ya gönderdiği kadınların belgeselini çekiyor.

Özlem Güvemli / Cumhuriyet

KADIN MİLLETVEKİLLERİ DE VAR

Belgeselde dünyada ilk defa Mustafa Kemal sayesinde milletvekili olan 18 kadın da yer alacak. Çoğuna ulaşmak Meclis’teki görüntülerini bile bulmak mümkün olmamış.

Sinema oyuncusu Tarık Akan, Atatürk’ün 1930’larda eğitim görmeleri için Avrupa’ya gönderdiği ve döndükten sonra her biri alanında birçok ilke imza atan genç kızların belgeselini çekmek için kolları sıvadı. “Atatürk’ün Kızları” adını verdiği belgeselde Akan, Türkiye’nin ilk kadın hakları savunucu Afet İnan, olimpiyatlara katılan ilk kadın sporcu ve arkeolog Halet Çambel’in de aralarında bulunduğu 12 kadının bilinmeyen öykülerini izleyici ile buluşturacak. Genç kızları yüreklendiren Atatürk’ün, “Sizleri kıvılcım olarak gönderiyorum alev olarak döneceksiniz” sözü Tarık Akan’a da ilham kaynağı olmuş.

 

Halet Çambel’le son görüşme

Akan’ın 6. belgeseli olan Atatürk’ün Kızları, diğerleri gibi Nâzım Hikmet Vakfı adına çekiliyor. Akan’ın yanında kamera arkasında Kolen Monyer, senaryo ve araştırmada Rana Monyer var. Işık Yenersu ve Rutkay Aziz de sesleri ile belgesele katkıda bulunuyor. Belgesel 2015’in sonunda da izleyicinin karşısına çıkacak.

Daha önce yaptığı 6 belgesel arasında en çok Atatürk’ün Kızları’nda zorlandığını söyleyen Akan, “Çünkü yaşayan çok az kişi var. Yakınlarına ulaşmak çok zor oluyor” diyor. Zaten belgesel için sadece Muazzez İlmiye Çığ ve Halet Çambel ile yüz yüze görüşebilmişler. 12 Ocak 2014’te hayatını kaybeden Halet Çambel ile de vefatından 15 gün önce çekim yapılmış.

 

Sığınaklarda üniversite

İlk kadın hâkimlerden Adalet Yılmaz’ın yakınlarına hâlâ ulaşılamamış. Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Barosu’nun hâlâ araştımaya devam ettiğini anlatan Akan, “Ama ulaşmak üzereyiz torunlarından birinin subay olduğunu öğrendik. Adalet Hanım çok özel bir isim. Hâkim olabilmek için gittiği Almanya’da çok zor günler geçiriyor. 1935- 1936’da Hitler yavaş yavaş yükselirken savaşa doğru yaklaşan Almanya’da büyük bir mücadele vererek üniversiteyi bitiriyor. 1939-1940’larda çoğu kişi savaş nedeniyle Almanya’dan kaçarken Adalet Hanım ve kalan diğer öğrenciler sığınaklarda yaşayarak eğitimlerine devam ediyorlar” diyor.

 

Her şeyi yapan Atatürk’tür

Hepsinin hikâyesinin çok etkileyici olduğunu dile getiren Akan, “Yurtdışında karşılaştıkları zorlukları anlatıyorlar. Savaş yaklaşırken ve Hitler yükselirken Türk kızlarının orada sağladığı başarı Atatürk sayesindedir. Her şeyi yapan Atatürk’tür. Biz sadece kızlarını anlatıyoruz” diyor.

 

Türkiye’nin ışığı oldular

‘Peki, neden sadece kızlar’ sorumuzu şöyle yanıtlıyor Tarık Akan: “Bugün Türkiye’de yaşanan kadın-erkek ayrımına karşı ‘bakın Mustafa Kemal, Osmanlı’dan sonra Türkiye Cumhuriyeti’ni aydınlatmak için ne kadar büyük bir uğraş vermiş’ demek istedik. Atatürk’ün öğrencileri gönderirken söylediği çok güzel bir laf var. ‘Sizleri kıvılcım olarak gönderiyorum alev olarak döneceksiniz.’ Gerçekten de bütün öğrenciler alev olarak Türkiye’ye döndüler. 1930’larda 18-19 yaşlarında kızlar Sirkeci’den trene binip haftalarca yolculuk yapıp Almanya’ya, gemiye binip Fransa’ya tek başlarına gidiyorlar. O tarihte bir Türk kızının okumak için verdiği mücadele bugünkü Türkiye’nin ışığıdır.”

 

Kadın erkeğin üzerindedir

Tarık Akan, 1930’larda verilen bu eğitim mücadelesini günümüzle karşılaştırıldığında ortaya çıkan umutsuz tabloyu eleştirmekten de geri durmuyor:

“Şu anki eğitim sisteminde hâlâ kız-erkek ayrımı var. Ama bütün okulları imam hatip yapmak kadar yanlış bir şey yoktur. Niçin Doğu ülkelerini taklit ediyoruz? Çağdaş, demokratik, laik bir toplumun temeli, inancın siyasete girmemesidir. Bu ülkede kadının ne kadar küçümsendiğinin farkına varın. Çağdaş ülkelerde, demokratik ülkelerde kadın her zaman erkeğin üzerindedir. Bizde de öyleydi Atatürk döneminde. Kadın erkeğin üzerindedir eşit değildir.”

 

Nâzım Hikmet’ten rahatsız olanlar var

Tarık Akan belgesellerini TV kanallarına vermeye çok sıcak bakmıyor. Yayınlanacak kanal bulmanın çok zor olduğunu dile getiren Akan bu zorluğun nedenini de şöyle açıklıyor: “Çünkü biz belgeselleri Nâzım Hikmet Vakfı için yapıyoruz ve hâlâ Nâzım’ın adından rahatsız olan insanlar var.”

 

12 öncü kadının öyküsü

Belgeselin asıl figürleri Türkiye’nin ilk avukatından feministine, doktorundan hâkimine 12 öncü kadın.

Halet Çambel: 1936 Berlin Olimpiyatları’na tek kadın olarak katılır. Onunla özdeşleşen en önemli çalışma Toroslar’daki Karatepe-Aslantaş kazısıdır. Ortaya çıkardığı Hitit Kalesi dünya kültür mirası listesinde. Afet İnan: Türkiye’nin ilk feministlerinden.

Remziye Hisar: Türkiye’nin ilk kadın kimyacısı, Sorbonne Üniversitesi’nden mezun olan ilk Türk kadın. Madam Curie’nin öğrencisi.

Nüzhet Gökdoğan: Türkiye’nin ilk kadın gökbilimcisi. İstanbul Üniversitesi’nin ilk kadın dekanı.

Jale İnan: Türkiye’nin ilk kadın arkeoloğu. Kazıların dışında tarihi eser kaçakçılığına karşı çeşitli kurtarma kazıları gerçekleştirmiştir.

Kamile Şevki Mutlu: İlk Türk kadın tıp profesörü. Ankara’da patoloji laboratuvarı kurdu.

Seniha Sami Moralı: Atatürk’ün emriyle Topkapı Müzesi’nin yönetimine atanan ilk kadın müzeci.

Süreyya Ağaoğlu: İlk kadın avukat ve kadın hakları savunucularından.

Suat Berk: İlk kadın hâkim. Atatürk’ün isteği ile okula giden ve ilk hukuk diploması alan üç kadından biridir. Dünyanın da ilk kadınsulh hâkimidir.

Muazzez İlmiye Çığ: Sümerolog. 74 bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturdu.

Adalet Yılmaz: Cumhuriyet döneminin ilk kadın hâkimlerinden.

Leyla Gencer: Dünya, onu La Regina yani kraliçe ya da La Diva Turca olarak adlandırdı. 20. yüzyılın dünyada en önemli opera sanatçısı olarak tanınır. 1928 doğumlu. Hangi ülkede sahneye çıksa yer-gök silinirdi.