Atalay: Gezi bir itiraz hareketidir

Gezi davasının ikinci gününde Aksakoğlu’nun tahliyesine karar veren mahkeme, Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmetti.

Seyhan Avşar

<video:1457030>

 

Gezi Direnişi’ne ilişkin aralarında iş insanı Osman Kavala’nın da bulunduğu 2’si tutuklu 6’sı firari, 16 kişinin yargılandığı davaya dün Silivri Cezaevi karşısında bulunan duruşma salonunda devam edildi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti oyçokluğuyla tutuklu sanık Yiğit Aksakoğlu’nun adli kontrolle tahliyesine karar verirken, 603 gündür cezaevinde tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın tahliye talebini reddetti. Duruşma temmuz ayına ertelendi.

‘İddianame yamalı bohça’
Duruşmada savunmasını yapan avukat Atalay, en sonda söyleyeceğini en başta söyleyeceğini belirterek “Bu iddianame Türkiye tarihinin, bu toprakların en onurlu toplumsal olaylarından birini karalama çabasının en güncel örneği. Uzun yıllar boyunca siyasi ve toplumsal hayatı, ceza yargılamasını basit bir aracı haline getiren bir örnektir. Yamalı bir yalan bohçadır” dedi.
“İddianame eksiktir, yamalı bohçadır, esaslı bir yöntem sorununa sahiptir” diyen Atalay, “Böylesi bir iddianamede, savcılık bizler için ağırlaştırılmış müebbet istiyor. Ama kendi tezinde cebir ve şiddet unsuru o kadar zayıf ki Türkiye’nin dört bir yanında kırılan camı çerçeveyi, öldürülen kuşu, köpeği, hayvanları bizim hanemize yazıyor” dedi. Atalay’ın ardından Taksim Dayanışması üyesi mimar Tayfun Kahraman savunma yaptı. Savunmasında yeşil alanı korumak için İBB’ye yaptıkları başvurunun reddedildiğini aktaran Kahraman özetle şunları söyledi:

‘Gezi kurgu değildir’
“Meslek odası yöneticisi olarak kent merkezinin son yeşil alanlarından birindeki ortaya çıkması muhtemel tahribata karşı süreç başlattık. Çabamız İBB tarafından göz ardı edildi. Bu projeden vazgeçmeyip imar planları askıya çıkarıldı. Gezi de öngöremediğimiz bir şey oldu. Gezi toplumun vicdanı haline geldi. Gezi’yi büyüten unsur destek çağrıları değil, hükümetin gerilimi yatıştırmaktan uzak açıklamaları olmuştur. Gezi Parkı yaşanan olaylarla birlikte kendiliğinden oluşmuştur. Bilinçli bir kurgu değildir. İddianame başarısız bir senaryodur. Taksim Dayanışması tarafından yapılan açıklamalar demokratik hak talepleri, toplumsal sağ duyuya sahip açıklamalardır. Bu taleplerle ilgili darbeye teşebbüs suçlaması geliştirmek akıldışıdır.”
Mine Özerden savunmasında “Gezi onurlu ve toplumsal bir olaydır. Buradaki 16 kişinin omzuna yüklenemeyecek kadar büyük bir harekettir. Yiğit Ekmekçi ile yaptığım konuşma Gezi ile ilgili değildir. Ancak konuşmada sırf kaos sözcüğü geçtiği için iddianameye girmiştir. Suçlamaları reddediyorum” diye konuştu.

Ali Yiğit Ekmekçi ise savunmasında şunları söyledi: “Gençlere yapılan şiddete karşı çıktım. Yanlış buldum. İddianamede yer alan 12 kişiyle hiç tanışmadım. Çiğdem Mater ile iki kez konuştum. 37 yıllık arkadaşım ile Osman Kavala ile birçok kez görüştüm. Bu görüşmelerden nasıl bir sonuç çıkarıldığına anlam veremedim.”

Kararın ardından CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal basın açıklaması yaptı. Osman Kavala’nın tahliye edilmemesine tepki gösteren Tanrıkulu, “Maalesef yargı bağımsız ve tarafsız değil. Bugün (dün) parlementoda Sayın Erdoğan’ın davanın görüldüğü gün görüşlerini ortaya koyması doğrudan yargıyı baskı anlamı taşımaktadır” dedi. 

‘Gerilim fayının kırılmasıdır’

Savcılığın esas motivasyonunun Gezi Direnişi’ni karalamak olduğunu ileri süren avukat Can Atalay özetle şunları söyledi: “Gezi Direnişi esas olarak iki ana kavramla özetlenebilir. Gezi Direnişi kurucu bir iradedir. Demokrasinin yeniden kurulmasının, nasıl olması gerektiğinin bir iradesidir. Gezi Direnişi Anayasal hakkı kullananların itiraz hareketidir.  Gezi direnişi bu ülkenin en önemli toplumsal deneyimidir. Gezi, Türkiye’de biriken gerilimin fayının kırılmasıdır. Biz kırmadık o fayı. Gerilime karşı her şeyi yaptık.  Taksim Dayanışması hiçbir şiddet çağrısı yapmadan tercümanlık vazifesi yaptı... Taksim Dayanışması’nın gerçekliği bu değil.”