Aslanın ağzından almak
Seçim oldu bitti ama ben hala tek tük de olsa seçim haberlerini izlemeye devam ediyorum. Örneğin Georgia, bilmem kaç yıldır Cumhuriyetçilerin kazandığı bir eyaletti, hatta Trump oraya gidip seçim konuşması yapmayı bile gereksiz görmüştü ama Georgia’da seçimi demokratlar kazandı. Bu nasıl oldu?
Ülker İnceAmerika’daki 2020 başkanlık seçimini, çok dikkatli diyemeyeceğim ama, izledim. Amerika’yı merak ettiğimden yapmadım bu işi. İktidar ağacının gölgesinde oturup meyvelerini yemek dışında halkmış, halkın mutluluğuymuş, geleceğiymiş, toplumun çıkarıymış, insanların insanca yaşamasıymış, ölmesiymiş bunun gibi hiçbir şeyle ilgilenmeyen, bunların farkında bile olamayan, farkında olsa da umursamayan ama halkı ya da seçmeni neyle tavlayacağını ya da heyecanlandıracağını bilen, sürekli ve açık açık yalan söylediği, gerçekleri çarpıttığı her gün ortaya çıktığı halde seçmenin sevgi ve güveninin asla kaybetmeyen biri acaba iktidardan düşürülebilecek mi, düşürülecekse nasıl düşürülecek diye merak ettiğim için izledim.
Düşürüldü.
***
Bu seçimde muhalefet seçimi kazandıysa buna, seçimi aslanın ağzından aldı demek daha doğru olur. Trump seçimi kaybetmeyeceğinden emindi çünkü kendi seçmeninden çok emindi, kamuoyu yoklamaları, oylarının düştüğünü gösterse bile aldırmıyordu, bir numara çeker seçimi alırdı. “Ben şimdi 5. Caddeye çıkıp birini silahla vurup öldürsem bile bana seçmenim oy verir,” demişti. Televizyoncular (galiba en başta da CNN programcıları) merak edip sokağa çıkarak sordukları zaman Trump seçmenleri de “Evet, veririz,” demişlerdi. Yani bu seçmeni partisinden koparmak o kadar olanaksızdı.
***
Öte yandan (aralarında 30-40 yıldır Cumhuriyetçi partinin kayıtlı üyesi olanlar da olmak üzere) birtakım insanlar Trump’ın kesinlikle başkanlıktan düşürülmesi gerektiğini düşünüyordu ve bunu düşünenlerin hepsinin, bu umutsuzluğa karşın, kolları sıvayıp ne yapabileceklerse yaptıklarına tanık oldum. Akademisyenler, uzmanlar, yazarlar, medya çalışanları, ünlü Holywood yıldızları (örneğin, Robert de Niro, Brad Pitt) müzikçiler, sporcular, komedyenler. Herkes, herkes bir şey yaptı. Yine örneğin Michael Moore hemen bir oyun yazdı ve New York’ta Broadway’de sahneledi (kendisi Michigan’lı). Niçin Michigan’da değil de New York’ta oynuyorsun diyenlere, seçimde oyunu değiştirebilecek ve benim değiştirtebileceğim seçmen New York’ta çünkü dedi.
Seçim oldu bitti ama ben hala tek tük de olsa seçim haberlerini izlemeye devam ediyorum. Örneğin Georgia, bilmem kaç yıldır Cumhuriyetçilerin kazandığı bir eyaletti, hatta Trump oraya gidip seçim konuşması yapmayı bile gereksiz görmüştü ama Georgia’da seçimi demokratlar kazandı. Bu nasıl oldu? Bugün izlediğim bir videoda, Georgia’da seçmenin oyunu etkilemiş olan genç bir komedyenin kendisi (gülerek) öyküsünü anlatıyordu. Neler yaptığını, nasıl sokaklara döküldüğünü, oyunlar sahnelediğini anlattı. Hala çalışmaya devam ediyor çünkü Georgia’da 5 Ocak’ta iki senato üyesi için seçim yapılacak, “o seçimi kesinlikle demokratlar kazanmalı,” diyor.
***
Bütün bu insanların Biden’a bayılmadıklarını da biliyorum. Hele Amerika’nın “şirketler ülkesi” haline gelmesine, Ameriklılar’ın yalnızca o şirketlerin çıkarları için çalışmasına, yaşamasına ve hatta o çıkarları korumak uğruna çeşitli ülkelere ölüme gönderilmesine şiddetle karşı çıkanların Biden’ı nasıl kıyasıya eleştirdiklerini gördüm. Yine, Michael Moore da Biden’ı eleştirenlerden biriydi, Demokratların Biden’ı aday göstermesinin çok yanlış olacağını söylüyordu, Biden seçmende heyecan yaratamazdı Ancak Biden’ın adaylığı kesinleşince bütün itirazlarını rafa kaldırdı ve çalıştı.
***
E, pekiyi bu anlattığım kıssadan çıkacak hisse nedir derseniz, hissesi bence çok açık. Birincisi, seçmenin davranışını etkilemek için herkes ne yapabilecekse onu yapmalıdır, yalnızca siyasal partilerin mucize yaratmasını beklemekle olmuyor (örneğin, CHP’yi eleştirmek bir şey yapmak demek değildir).
İkincisi, gençlerin işsiz kalmasını kendine dert etmeyen, onlara gerekli bilgi ve becerileri kazandırmak gibi bir sorumluluğu bulunduğunu düşünmeyen, onları dindar ve kindar olarak yetişmeyi bir eğitim politikası olarak açıklayan, özgürce konuşmalarına asla izin vermeyen, konuşanları apar topar hapse tıkan bir iktidarın elinde telef olduğunu görüyorsanız, başka her şeyden önce gençlere karşı büyük bir sorumluluğunuz olduğunu düşünmelisiniz, onları bu iktidarın elinden kurtarmalısınız. .
Seçimden sonraki kamuoyu yoklaması, Biden’a oy veren Amerikan seçmeninin yarıdan fazlasının Biden’ı beğendiği için oy vermediğini, Trump’ın iktidarına son vermek için verdiğini gösteriyor. Bu ne güzel bilinç böyle, diyorum! İnsanların kararsız olduğunu duydukça.
Ne kararsızlığı bu?