Aşkın gücü...
Yarın Norveç’in ulusal günü. Yüzlerce yıl Danimarka ve İsveç’in himayesinde ve gölgesinde kalmış olan Norveç, 1905’te İsveç’ten “boşanarak” kazandığı bağımsızlığını coşkuyla kutluyor.
Osman İkiz / İsveç (Stockholm)Aslında 1500’lerde Danimarka himayesinde olan Norveç, Napolyon Savaşları’ndan sonra 1814’te bağımsızlığa yelteniyor ama savaş galibi İsveç buna izin vermiyor. Norveçliler buna rağmen 1814’ten bu yana, nasıl olsa bir gün bağımsız oluruz umuduyla kutlamalara başlıyorlar. Hayalleri de 91 yıl sonra gerçek oluyor. Norveçlilere sorarsanız yarın bağımsızlığın 207. yılı kutlanacak. İsveç’in 1814-1905 arasında ağabey rolü oynadığı birlik dönemi Norveçli için pek dikkate alınmıyor. Aslında hepsinin kökeni aynı olsa da Norveçliler de Danimarkalılar da İsveçlilere gıcıktır. Fırsat bulunca fıkralarla dokundurmayı da ihmal etmezler.
“İsveçli tavandaki lambayı nasıl değiştirir?”... “Sandalyeye çıkar, lambayı tutar, sonra kendi etrafında dönmeye başlar. Lamba yuvasından çıkınca yenisini takıp bu kez ters yönde dönmeye başlar...”
Tabii, İsveçliler de aynı fıkraları Norveçliler için anlatır. Karşılıklı da anlatırlar, sonra da gülerler. Bizim Karadeniz fıkralarını dilimize doladığımız gibi. Fıkralardan dolayı kavga çıkmaz, kimse kimseyi öldürmez. Fıkralar değil ama bazı yaşanmış olaylar belleklere kazınıyor ve yıllar sonra ihanet belgesi gibi ortaya seriliveriyor.
PRENSES MÄRTHA, İSVEÇ’TE İSTENMİYOR
Bilindiği gibi Hitler orduları 1940’ta Danimarka’yı ve Norveç’i istila etti. Danimarka’nın istila haberi gelince, Norveç kraliyet ailesi ve hükümet teslim olmak yerine Hitler’in askerleri gelmeden Oslo dışına çıkmaya, gerekirse direnmeye karar verdi. Veliaht Prens Olav’ın karısı Märtha, İsveç Kralı Gustaf IV. Adolf’un kardeşinin kızı olduğundan üç çocuğuyla Stockholm’e gitmesinin daha akıllıca olacağını düşündü. Kral ve prens de bunu doğru buldu. Prensesin ve çocukların tarafsız İsveç’te güvende olacağı düşünüldü. Ne var ki Norveç’teki hesap İsveç’e uymadı. İsveç Kralı, Norveç Prensesi’nin mülteci gibi misafir edilmesine Hitler’in sessiz kalmayacağını öne sürerek yeğeninin Londra’ya gitmesini istedi. Amcasının bu tutumu Märtha için tam bir hayal kırıklığıydı ama yapabileceği bir şey yoktu. Märtha, Londra’ya gidemedi ama Amerika’nın İsveç’teki kadın büyükelçisinin yardımıyla ABD’ye gitti.
Bunlar Norveç ve İsveç televizyonlarında bu yıl gösterilen “Atlantic Crossing” adlı sekiz bölümlük Norveç yapımı dizide anlatılıyor. Film, prensesin çok yakın ilişki kurduğu ABD Başkanı Franklin Roosevelt’i Avrupa’yı kurtarmak için savaşa katılmaya ikna çabaları ekseninde gelişiyor ama iki sahnede Nazi sempatizanlığını açık ederek İsveç Kralı’na fena halde dokunduruyor.
MÄRTHA - ROOSEVELT DOSTLUĞU
1939’daki ABD gezileri sırasında Norveç prens ve prensesini ağırlamış olan Roosevelt, bir yıl sonra ülkesine sığınan Prenses Märtha’yı çok sıcak karşılıyor. Önce başkanlık konutunda ağırlıyor, daha sonra yakın bir yerde yerleşmesine yardımcı oluyor. Roosevelt’in aşırı ilgisi, Prenses Märtha’nın kayıtsız kalmaması etrafın dikkatini çekmesine, bazı imalı uyarılar yapılmasına rağmen ikili ilişkilerini kesintisiz sürdürüyor. Dedikodular o kadar ayyuka çıkıyor ki Chicago Tribune gazetesi ikili arasında aşk ilişkisi olduğu yolunda yayınlar yapıyor. Haberler Londra’da duyulunca prens huzursuz oluyor; Roosevelt ile görüşmemesi için karısına telefonlar ediyor ama Märtha, ABD’nin savaşa girmesi için başkanı etkileme çabalarını kesmiyor. Roosevelt de ilgi ve şefkati Prense Märtha’da bulduğundan ondan uzak kalamıyor ve Pearl Harbour baskınını haber alınca, soluğu Märtha’nın yanında alıp bu duygusal anı onunla paylaşıyor. Sonunda aşkın gücü kazanıyor, Roosevelt ABD’nin savaşa katılmasına ikna oluyor. Alman denizaltılarını avlaması için de Norveç’e bir gemi hediye ediyor.
ABD’nin savaşa girmesi için Roosevelt’i ikna etmeye uğraşanı Churchill diye bilirdik. “Atlantic Crossing”de Churchill’in çabalarından hiç söz edilmiyor. Buna şaşırmayalım. Ne de olsa Norveçliler, prenseslerinin ne kadar fedakârca uğraştığını, Roosevelt ile aşk yaşadığını bile sansürlemeden anlatıyor. Bazı Norveçli tarihçiler ise aşk dedikodularının Roosevelt muhaliflerinin karalama kampanyası olduğu görüşünde; ama aynı tarihçiler ABD’de beş yıl kalan prensesin 285 gününü Roosevelt ile geçirdiğini de yazıyor. Märtha acaba Roosevelt’e 285 gün “Binbir Gece Masalları” gibi İskandinav hikâyeleri mi anlattı?
osman.ikiz@gmail.com