Aşıya muhtacız
Üretım altyapısı tamamen ortadan kaldırıldı.
Sertaç EşVirüs salgını, ekonomik ve sağlık alanına yaklaşımlardaki yanlışları, eksikleri ülkelerin yüzüne vurmayı sürdürüyor. Dünya salgına teslim olmuş durumda, ülkemizde de bir mücadele devam ediyor. Bağışıklık için aşı araştırmaları bilinen merkezlerde yoğunlaştı. Ancak bu konuda Türkiye’nin kısa sürede yapabileceği hiçbir şey yok. Konuya ilişkin bir dönem Türkiye’nin olası biyolojik saldırıya karşı koyma planlarını yapmış bilim adamlarına aşı konusunu sorduk. Verdikleri bilgiler, üzgünüz ama moral içermiyor. Genç Türkiye Cumhuriyet’nin 1928 yılında kurduğu ve süreçte tıbbiyeli Refik Saydam’ın adının verildiği Hıfzısıhha Enstitüsü bulaşıcı hastalıklar konusunda toplumu korumuş ve ciddi atılımlar gerçekleştirmiş. Ülkedeki yaygın salgınlarla başarılı bir şekilde mücadele eden, aşı-serum üreten, İkinci Dünya Savaşı’nda çiçek aşısı ihraç eden kuruma özellikle sağ iktidarların sempatiyle yaklaşamadığı bir gerçek. Hıfzıssıhha’nın uluslararası ilaç devleriyle mücadelesi her dönemde sürmüş. “Pahalıya niye üretiyoruz, ucuza dışarıdan alalım” mantığıyla kurum şeytanlaştırılmış. 2004’te Aşı Üretim Enstitüsü, 2011’de kurumun kendisi kapatılmış. Salgın, insan sağlığının gelir kapısı haline dönüştürülmesinin yanlışlığını herkese anlattı. Dünyanın önde gelen ülkeleri, doktorlarına cerrahi maske bulamıyor. Sosyal devlet anlayışından “hınç” alınamayacağını artık bizim de anlamamız gerekiyor. Enfeksiyon uzmanımız, “Artık tetanoz aşısını bile üretemiyoruz, ki üretimi en kolay aşıdır” diye Türkiye’nin durumunu özetliyor. Uzmanlarımızdan dinlediklerimiz, aşı üretim altyapımızın olmadığını, teknoloji açığının inanılmaz boyutlarda olduğunu ortaya koyuyor. Bir salgın anında başka ülkelerdeki firmalara muhtaç olmanın ürküntüsünü ilk kez bu kadar yakından hissediyoruz. Saydam’ın, “Devlet idaresi A’dan Z’ye bozuktur, düzeltmek ister” şeklindeki sözü sanırız halen geçerli.
FETÖ İZİ
Uzmanlarımız yakın dönemden de örnekler veriyor. Kanamalı Kırım Kongo (KKK) hastalığına aşı üretilmesi için Sağlık Bakanlığı’nda yapılan çalışmalara ciddi kaynaklar aktarılmış. Çalışmalardan bir sonuç çıkmamış. Bakanlığın depolarında yerli üretim tek bir doz dahi KKK aşısı bulunmuyor. FETÖ kadroları bu çalışmaları da ranta çevirmiş. Enfeksiyon uzmanları, FETÖ’nün bilimsel kadrolara verdiği zararları belirlemekten bile uzak bir noktada olduğumuza dikkat çekiyor ve ekliyorlar: “Salgını fırsat bilen bazı FETÖ’cüler devlet kadrolarına dönüp, aklanmak istiyor. Aman dikkat.” Hıfzıssıhha yok edildi, anlaşılan yeniden kuracağız.
VURDUMDUYMAZLIK ÖRNEĞİ
Salgın nedeniyle “teması kesin” uyarıları her kanaldan yükseliyor. Ancak Ankara’da bir “bilimsel kurumda” yaşanan örnek, vurdumduymazlığı ortaya koyuyor. Adını vermeyeceğiz, bu bilim kurumunda yurt dışından gelen bir çalışan kendisini yalıtmıyor. Virüs bu çalışandan kat görevlisine bulaşıyor. Şimdi virüsün tüm kata, kuruma yayılıp yayılmadığı hatta hangi boyuta ulaştığı tespit edilmeye çalışılıyor. Lütfen, teması keselim...