Asistan Prof. Emrah Altındiş: ‘ABD ve Avrupa’nın yıkımı paralı sağlık sistemleri’
Koronavirüs salgınının dünyanın süper gücü olarak nitelendirilen ABD’nin yanı sıra İngiltere, İtalya ve İspanya’da büyük yıkıma neden olması sağlık sistemlerinin de sorgulanmasına yol açtı. Boston College Biyoloji bölümünden Asistan Profesör ve Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Emrah Altındiş, "ABD ve Avrupa’nın yıkımı paralı sağlık sistemleri" dedi.
Sibel BahçetepeKoronavirüs salgınının dünyanın süper gücü olarak nitelendirilen ABD’nin yanı sıra İngiltere, İtalya ve İspanya’da büyük yıkıma neden olması sağlık sistemlerinin de sorgulanmasına yol açtı. Boston College Biyoloji bölümünden Asistan Profesör ve Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Emrah Altındiş, 328 milyon nüfusu olan ABD’de 37 milyon insanın sigortası olmadığını, buna ek olarak 41 milyon insanın ise kapsamı oldukça kısıtlı sağlık sigortalarının olduğunu anımsatarak “500 bin insan sokaklarda yaşıyor, 13 milyon göçmen işçinin hiçbir dokümanı yok, hastaneye gitmeye korkuyorlar. 2,5 milyon kişi cezaevlerinde ve 40 milyon insan yoksulluk sınırı altında. Ortada doğrudan ekonomik, politik tercihlerle bağlantılı çok ağır bir yapısal sorun var, dolayısıyla yaşanan yıkım şaşırtıcı değil” dedi. Sağlığın her insan için temel bir hak olduğunu ve tüm dünyada ücretsiz olması gerektiğini kaydeden Altındiş, “Bunlar toplumun bu talepleri güçlü şekilde benimsemesi ve savunmasıyla olur” diye konuştu.
Koronavirüs salgını sonrası ülkelerin sağlık sistemlerinde nasıl bir değişim olacağı, kamusal sağlık sistemine yatırımların artıp artmayacağı ve ülkelerin salgından ders çıkarıp çıkarmayacağı gibi konuları Dr. Altındiş ile konuştuk.
“SON 40 YILDIR SAĞLIK PARASI OLANA”
Dünyada son 40 yıldır “sağlık bir insan hakkı mıdır, yoksa insanların para ödeyerek sahip olabilecekleri bir ayrıcalık mıdır?” yönünde bir tartışmanın yürüdüğünü söyleyen Altındiş “Ne yazık ki son 40 yıldır dünyada sosyal devletlerin çözülmesiyle ve bütün hakların alınır satılır meta, hizmet gibi görünmesi nedeniyle sağlıkta sadece parası olanların sahip olabileceği bir ayrıcalık olarak görülmeye başlandı. ABD’de varolan bu model IMF ve Dünya Bankası’nın da bu politikaları dayatması ile tüm dünyada yayıldı ve hem özel hastaneler, hem de özel sigorta uygulamaları arttı. Bu artışı Türkiye’de de son 20 yılda gözlemledik ve bugün görev başında olan Sağlık Bakanı da bu tür bir özel hastane zincirinin patronu. Bu dönüşümün bir sonucu olarak insanların sağlık hizmetine kavuşması pek çok ülkede dönüşerek tamamen maddi durumlarına göre belirlenmeye başladı” dedi.
Bugün ABD’de koronavirüs pandemisindeki başarısızlığının da bu tercihin bir sonucu olduğunu anlatan Altındiş, ayrıca hem ABD hem dünyada ilaç şirketlerinin de sağlık politikalarının belirlenmesinde çok büyük bir etkisinin olduğunu anlattı.
“KÂR ÜZERİNE KURULU SİSTEM”
ABD’de yapısal sorunların da olduğunu söyleyen Altındiş, şöyle devam etti:
“ABD’de sigortanız olması için ya bir işte çalışıyor olmanız gerekiyor ya da ayda 300 dolar ile bin dolar arasında bir sigorta paketi satın alıp her ay ödemeniz gerekiyor. ABD dünyada sağlığa en çok para harcayan ülke olmasına rağmen, hizmetler yetersiz ve yılda 68 bin kişi sağlık sistemine erişemediği ya da pahalılığından ötürü gitmediği için tedavi alabilse kurtarılabilecekken hayatını kaybediyor. Bununla birlikte her yıl on binlerce kanser ya da benzer ağır tedavi gören hastaların aileleri iflas ediyorlar. Fakat şunu da belirtmeli, Trump bu süreçte berbat bir yönetim sergiledi ve bilim insanlarının uyarısına karşın salgını başta hiç önemsemedi. Dahası şubat ve martın ilk haftalarında ‘Hiçbir bir vaka yok biz halledeceğiz’ dedi, ne bir fon sağladı, ne ciddi yaklaşım sergiledi. En sonunda ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Fauci, Trump’ın önüne rakamlar koydu. ‘Önlem alırsak 200 bin ABD’liyi; önlem anlamzak 2.2 milyon ABD’liyi önümüzdeki 1-2 yılda kaybedeceğiz’ dedi. ABD’de Türkiye tersine federal bir yapı olduğu için o esnada zetan pek çok eyalet Trump’ı beklemeden karantina ilan etti ama genel bir yönetim boşluğu olduğu için iş işten geçmişti. Testi negatif çıkan Covid-19 hastalarını içermeyen resmi verilere göre dünyada en çok 7. vakaya sahip Türkiye’de salgının en ağır sürdüğü ülkeler arasında. Dolayısıyla Türkiye özelinde sağlık çalışanları fedakar mücadeleleri ile bir başarı sağladılar ancak siyasi iktidar baştan kontrol edebileceği bir salgının 7 haftada bir vakadan 120 bin vakaya çıkmasına yol açarak sınıfta kaldı. Tekrar dünyaya dönecek olursak şuan yaşadığımız ölümler bizim dünyada kurduğumuz sağlık sistemleri ile doğrudan alakalı. ”
“SALGINLAR BİLİNMESİNE KARŞIN ÖNLEM ALINMADI”
Pandeminin dünyada sağlık sistemlerinde bir değişiklik yaratıp yaratılmayacağına dair sorumuza ise Altındiş, “Ne yazık ki bu olayın yaşanması milyarlarca doların döndüğü büyük bir kar alanı olarak görülen sağlık sistemlerinin toplumcu bir şekilde değişmesine yol açmaz. Sağlık, yaşam hakkı en önemli insan hakkı olduğu için bunu bir insan hakkı olarak da tartışmak ve bütün devletlerden sağlık sistemlerinini kamulaştırmasını ve sağlık sistemini bütün insanların rahatlıkla ulaşabileceği buna ulaşırken de hiçbir ücret ödemeden yararlanabileceği bir vatandaşlık hakkı haline getirmemiz gerekiyor.Eğer son 20 yıldır özel hastanelerin bu kadar artmasına yol açan zihniyet Türkiye’yi yönetmeye devam eder ya da yerine de sağlığı kar amaçlı gören bir zihniyet gelirse TTB yıllardır eleştirdiği hastayı müşteri olarak gören politikaların da devam edeceğini tahmin ediyorum” yanıtını verdi. Dünyada bilim insanları uzun yıllardır bir koronavirüs ve grip pandemisi tehlikesine dikkat çektiklerini ve buna göre de planlamalar yapılmasını talep ettiklerini kaydeden Altındiş, bugün yaşadığımız pandeminin önlemler önceden alınsaydı bu aşamaya gelmeden çoktan durdurulabileceğini söyledi.
“KAMU ÜNİVERSİTE HASTANALERİNİN DEĞERİ BİR KEZ DAHA ANLAŞILDI”
Türkiye’de üniversite hastanelerinin ne kadar önemli bir işlevi olduğunun salgın sürecinde bir kez daha ortaya çıktığını söyleyen Altındiş “Düşük bütçelere ve finansal sorunlara karşın bugün pandemi mücadelesinin lokomatifi durumda üniversite hastaneleri. Ve bunu çok büyük maddi sıkıntılar ve borçlar altında imkansıtzlıklara rağmen yapıyorlar. Çok parlatılan özel hastaneler değil kamunun onlarca yıllık tecrübesine sahip birikimli hekim ve hocalarımız, Anadolu’nun dört bir yanında kamu hastaneleri mücadelenin en önünde yer alıyorlar. İnsanlık sağlığın, eğitimin, barınma hakkının, beslenme hakkının bir vatandaşlık hakkı olduğu bir dünyayı hak ediyor. Umarım pandemi sonrası bir farkındalılık oluşsun ve insanlık böyle bir dünyaya ihtiyacımız olduğunu artık anlasın” dedi.