Arthur C. Danto'dan Andy Warhol biyografisi
Arthur C. Danto, kiminin bir bozguncu kiminin ise bir dâhi olarak adlandırdığı Andy Warhol’un biyografisini kaleme alırken onun estetik anlayışını da inceliyor. Danto’ya göre akademik sanat felsefesinin açıklamada yetersiz kaldığı işleriyle Warhol, söz konusu disiplinin kendisini güncellemesini sağlamıştı.
Ali Bulunmaz / Cumhuriyet Kitap Eki
Hemen herkesin, bırakın on beş dakikayı, on beş saniyeliğine bile ünlü olmayı; görünmeyi ve beğenilmeyi istediği bir zamanda yaşarken Andy Warhol’den tekrar söz edilmeye başlanması hayli önemli.
Döneminde “bozguncu” diye nitelenen, tavırları ve ortaya koyduğu işler, başlangıçta çok fazla anlaşılmayan Warhol, daha sonra bazı sanat çevreleri tarafından devrimci olarak adlandırılmıştı.
Yaşadığı gibi üreten, hakkında epey yazılıp çizilen Warhol, “Herkes bir gün on beş dakikalığına ünlü olacak” sözünü aşıp hâlâ en çok konuşulan isimlerin başında geliyor. Bunda ürettiği sanatın ya da kullandığı malzemelerin yanı sıra yaşamının ve hayatına ilişkin kaleme alınan metinlerin payı büyük elbette. Bunların en bilinenlerinden biri Arthur Coleman Danto’nun yazdığı biyografi. Kitaba geçmeden evvel, Danto’nun sanat tarihindeki konumundan kısaca bahsetmem gerek.
Sanat eleştirmeni ve filozof Danto, yeni bir sanatın doğduğunu söylediği 1960’lardan itibaren, tüm kısıtlamaların hızla üstesinden gelindiği ve temsili olanın öne geçirildiği dönemde, gündelik hayatta kullanılan her şeyin “aykırı sanatın” nesnesine dönüştürüldüğüne dair bir tez ortaya atmıştı.
Pop-Art’ı kast ederek öne sürdüğü bu tezle Danto, sanat ile gerçeğin birbirinden ayrılmadığı bir faza geçildiğini vurguluyor, o güne kadarki “doğru” ve “yanlış”ların sınırını bulanıklaştırdığını söylediği Andy Warhol’la beraber geleneksel sanat anlatısının son bulduğunu da ekliyordu.
“Beni bir sanat felsefecisine dönüştürdü” dediği Warhol’la ilgili araştırmalar yapan Danto’nun Brillo Kutusu isimli kitabı 2016’da dilimize çevrilmişti. Şimdi ise Warhol biyografisi Türkçede.
TİCARİ RESSAM VE İKON
Danto, Warhol’a ilişkin yeni bir biyografi yazma amacıyla hareket etmediğini ve onun hayatının dönemeçlerini kronolojik olarak verdiğini belirtiyor en başta. Peki, Danto’nun kaleme aldığı biyografinin diğerlerinden farkı ne? Bunun yanıtını onun formasyonunda aramak gerek; bir estetik uzmanı olarak birbiri içine geçen hayatı ve eserlerine baktığı Warhol’un, entelektüel diye kabul edilmeden önce ikon hâline geldiğinin altını çizip onu “felsefi bir sorun” şeklinde niteleyerek “felsefi açıdan çok öğretici olmadığını” da not ediyor.
“Estetik karmaşa” yaratan Warhol’un en önemli özelliği, zamanının ilerisinde konumlanmasıydı. İşleri, hem servetiydi hem de sanat dünyasının kabullerini yıkan bir kimliğe sahipti. Üstelik bunlar, Warhol’un öncesi (ticari ressam) ile sonrası (sanat kulüplerine üye bir ikon) arasındaki farkı anlatması bakımından da önemli. Danto’nun sanat felsefesi bağlamında Warhol’u oturttuğu nokta işte bu: Sıradan bir resimden, herkesin dokunabildiği ve tabuları yıkan bir ikonun meydana getirdiği sanat eserine doğru bir evrim; Danto’nun deyişiyle “uyduruk bir sanat ürünüyle yüksek sanat ürünü arasındaki farkı çok önemli hâle getiriş...” “Hayatın ikonik bir imajını yaratan” Warhol, bütün o kurumsal ve ağır havayı dağıtırken kim olduğunu soranlara, “benim yüzüme veya eserimin yüzeyine bakın, hepsi orada” yanıtını veriyor.
Danto’nun dikkat çektiği bir başka konu, Warhol’un neyse onun resmini yaparak sezgileri harekete geçirip ucuz ve kolay mutluluk vaatlerine sanatsal bir hava verdiği: “Eksikliklerin ve umutların sergilendiği reklamları resmeden” Warhol, en alttaki imajları yüksek sanat hâline getirirken yumuşatılmış bir felsefi yorumla kitlelerin karşısına çıkmıştı: “İmajları herkes anlıyordu çünkü yansıttıkları dünya herkesindi.”
Gündelik hayatta kullanılan nesneleri çekici kılan enerjik, küstah ve saygısız Pop-Art, Warhol öncülüğünde resmiyet kazanıyordu böylece. İşin içine, farklı renklerde ve tekrarlara dayanan “Warhol estetiği” de girince Pop-Art’ın kimliği biraz daha netleşmişti: Campbell’in Çorba Konservesi Kutuları, Marilyn Monroe portreleri, Brillo Kutusu, Coca-Cola şişeleri, Heinz Domates Ketçabı, Kellog Mısır Gevreği vd. bu estetiğin hazır nesneleri ya da işleriydi; Warhol Fabrikası durmaksızın çalışıp yineliyordu.
HERKESE VE HER KESEYE UYGUN SANAT
Danto, hep aynı şeylerin istendiği sıradan Amerikan yaşamını yücelten Warhol’un, herkesin bildiğini nasıl sanata dönüştürdüğünü anlatırken Warhol Estetiği’nin temel prensiplerinden biri daha ortaya çıkıyor böylece: “Düzeltilmemiş ama mekanik şekilde üretilmişlik...” Sergilerini ve kataloglarını da bu ilkeye göre oluşturan Warhol, uyum ve tanınırlıkla bir tür sanat marketi kuruyor.
Danto, Warhol Estetiği’ni çözümlerken elbette sanatçının kronolojisine de yer veriyor; yokluk içindeki ilkgençlik yılları ve yükselişini onun sanatından ayır(a)mıyor. Çünkü hem dünyaya bakış açısını hem de hayatın içinden çekip çıkardıklarını estetize ederken kendisini de hızla bir ikona dönüştürüyor Warhol.
Dış dünyanın kesintisiz kaydı için ortadan kaybolan Warhol, mekanik bir sanat üretimi gerçekleştirirken Danto’ya göre bu “büyüleyici” bir durumdu; işleri ya da televizyon programlarında (“Andy Warhol’un On Beş Dakikası”nda) form aynıydı. Üstelik Warhol’un ürettiği sanat, herkese ve her keseye uygunluğuyla da çığır açarken zehirsizleştirdiği imajlarla dünyaya yayıldı. Örneğin, Soğuk Savaş sürerken insanların karşısına, ABD’nin komünizmle ilgili endişeye kapılmaması gerektiğini sezdiren işlerle çıktı.
Danto’nun ifadesiyle felsefi düşüncesini ürettiklerine zerk eden Warhol, akademik sanat felsefesinin açıklamada yetersiz kaldığı işleriyle söz konusu disiplinin kendisini güncellemesini sağlamıştı.
Kiminin bir bozguncu kiminin ise bir dâhi olarak adlandırdığı, 1987’de huzur içinde ölen Warhol için Danto’nun son yorumu, iki çanak imajıyla bağlantılı ve bu onun sanatsal kimliğini özetliyor: İlki boş, diğeri sıcak-lezzetli-doyurucu günlük çorbamızla dolu olan birer kase...
Andy Warhol / Arthur C. Danto / Çeviren: Süha Sertabiboğlu / Ayrıntı Yayınları / 144 s.