Arşivler sözde açık

Erdoğan, 24 Nisan öncesi askeri arşivleri de açacaklarını açıkladı, ancak askeri arşivlerin yanı sıra Dışişleri Bakanlığı ile Osmanlı İmparatorluğu döneminin Dahiliye Nezareti’nin arşivleri de kapalı.

Duygu Güvenç / Cumhuriyet

1915’in 100’ncü yılından en hafif zararla kurtulmayı planlayan Dışişleri Bakanlığı’nın hesapları tutmadı. Ermenilerin soykırım tezinin “doğal sınırlara eriştiği” teziyle başlatılan karşı kampanyaya karşın, soykırım tanıyan ülkelerin sayısı 25’e ulaştı. Türkiye, 2 ülkeden büyükelçisini istişare için çağırırken, daha önceden tanıdıkları gerekçesiyle Sofya ve Moskova’dan ise Büyükelçilerini çağırmadı. Ankara’nın karşı kampanyasıyla birlikte arşivlerin açılması yeniden gündeme taşınırken, akademisyenler son durumu anlattı.

Türkiye’nin arşivlerinin bir kısmı Başbakanlık bünyesinde bulunurken, askeri arşivleri Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Arşivi (ATASE) bünyesinde yer alıyor. Türkiye’nin açtığını ve açmaya hazır olduğunu söylediği askeri arşivler ise sözde açık. ATASE’nin eski müdürlerinden Ahmet Tetik bile o arşivlere giremiyor. Tetik, Genelkurmay Başkanlığı’nın ATASE arşivlerine erişim için yaptığı başvuruya “uygun bulunmadı’ yanıtını verdiğini belirtti.

Fransa’ya giderim

Tetik, ATASE bünyesinde, İstiklal Savaşı’na ait düzenli bir tasnif bulunduğunu fakat Birinci Dünya arşivlerinde iyi bir tasnif yapılmadığını belirterek, “Tasnifleme 40-50 yıl önceye ait. Bu da rastgele bir tasnifleme. Çalışan personel sayısı az ve yeni tasniflemeye yetişmeleri mümkün değil” dedi.

Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Ayhan Aktar ise Başbakanlık arşivlerinin açık olduğunu ancak ATASE’de araştırma yapmak için herkese izin verilmediğini belirterek, “Ben böyle bir muameleye tabii tutulacağıma gider Fransız, İngiliz arşivlerinde çalışırım. Her arşiv seçilerek açıklanır ama arşiv dediğin şey eninde sonunda açık verir” dedi.

Ermenistan’da yok

Aktar, Başbakanlık arşivlerinin iyi durumda olduğunu belirtirken, Dışişleri Bakanlığı’nın 2015 yılında hâlâ arşivlerini açmamış olmasını da eleştirdi: “Sözde açılacak, Yunanlıların bile arşivi yıllardır açık. Allahtan bazı emekli büyükelçiler çalışıyor da biz de doğru dürüst şeyler okuyabiliyoruz” dedi.

Aktar, Osmanlı’nın İçişleri Bakanlığı olan Dahiliye Nezaretine ait arşivlerin açık olmadığını bu çerçevede polis teşkilatının da arşivlerinin açılmadığını vurgularken, “Asıl önemlisi bu arşivlerdir. Ama sakladıkları herşeyin karşılığı diğer arşivlerde var. Açılan yeni arşivlerde de kendi akademisyenlerini çalıştırıyorlar” dedi. Aktar, kadastro arşivlerinin kişisel veriler içerdiği için açıklanamayacağını belirtti. Ermenistan’ın kendi arşivi olmadığına işaret eden Aktar, “Taşnak arşivleri evet kapalı ama o bir parti, sen devletsin” diyerek Türkiye’nin tutumunu eleştirdi.

Geri dönüş aydınlanır

Yardıcı Doçent Prof. Fuat Dündar da Dışişleri arşivlerinin açılması gerektiğine işaret ederek, “1919’dan açmaya başlasalar bile tehcir sonrasında Türkiye’deki Ermenilerin nasıl yerleştirileceğini öğrenmemiz için önemli. 1919-1923 arasında, Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce Ermenilere ne olduğu açısından önemli. Bu arşivyer açılırsa, Ermenilerin 1919-1922 arasındaki geri dönüşü de aydınlanabilir” dedi.

Dündar, Başbakanlık arşivlerinin iyi durumda olduğunu ancak ATASE’nin ise problemli olduğunu belirterek, “Ermenilerin tehcir sonrasında nasıl yerleştirildiğini bilmiyoruz ve askeri arşivler bu açıdan da önemli. Bunu Başbakanlık arşivlerinde bulamazsınız”

10 ülke daha ‘soykırım’ı tanıdı

24 Nisan 2015’e, soykırım tezinin “doğal sınırlarına ulaştığı” teziyle yaklaşan ve Çanakkale Savaşı’nın 100’ncü yılını bugün anarak misilleme yapan Türkiye’nin kaybı büyük oldu.

Soykırımı 100’ncü yılında tanıyan ve tanıdığını tekrar deklare edenlere 10 ülke daha eklendi.

2015’te “soykırım” diyen ülkeler; Vatikan, Arjantin, Avusturya, Bulgaristan, Şili, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Hollanda, Rusya ve Suriye. Ankara, Almanya Cumhurbaşkanı Gauck’un açıklamasına karşın parlamentonun benzer bir karar almasını önlemek için çalışmalarını sürdürüyor.

İlk kararların ardından Büyükelçileri istişare için Ankara’ya çağıran Dışişleri ise Moskova ve Sofya’nın kararlarının ardından Büyükelçileri bakanlığa çağırmakla ve açıklama yapmakla yetindi.