Arjantin domino etkisi yaratabilir
CHP’li Oran, temel makroekonomik göstergelere bakıldığında Türkiye’nin Arjantin’den daha sıkıntılı bir tablo ortaya koyduğuna işaret etti. Buna göre Arjantin’de yüzde 28 olan toplam dış borcun milli gelire oranı Türkiye’de yüzde 47’ye ulaşıyor.
Cumhuriyet/Ekonomi ServisiVadesi gelen dış borcunu ödeyemediği için Standard and Poor’s tarafından iflası ilan edilen Arjantin’in durumu, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişen ekonomiler için yeni bir krizin habercisi niteliğinde. ABD Merkez Bankası’nın geçen yıl para musluklarını kısmasının ardından siyasette ortaya çıkan çalkantıların da etkisiyle ülke riski en fazla artan ekonomilerden biri olan Türkiye; Hindistan, Endonezya, Brezilya ve Güney Afrika ile birlikte en kırılgan 5 ülke arasında sayılırken, sıralamada Arjantin bu “kırılgan 5’li”den sonra geliyordu.
CHP milletvekili Umut Oran, makroekonomik göstergelerden yola çıkarak Türkiye-Arjantin karşılaştırması yaptı. Oran şunlara dikkat çekti:
* Türkiye’nin borçluluk düzeyi de cari açığı da Arjantin’in kat kat üzerinde bulunuyor. Arjantin’de yüzde 28 olan toplam dış borcun milli gelire oranı Türkiye’de yüzde 47’ye ulaşıyor.
* Geçen yıl Arjantin’de milli gelirin sadece yüzde 0.9’u düzeyinde bulunan cari açık, Türkiye’de yüzde 8’e yaklaştı.
* Arjantin, büyümesinin yüzde 55’ini özel tüketimle sağlarken bu oran Türkiye’de yüzde 70-75 aralığında seyrediyor. Bu da ulusal tasarruflara yansıyor. Arjantin’de yüzde 22’lerde bulunan tasarrufların milli gelire oranı Türkiye’de yüzde 13 dolayında kalıyor.
* Enflasyonda ve faizde de Arjantin’le benzer durumda olan Türkiye’nin bu ülkeye göre belki de tek avantajı, uluslararası rezervleri. Arjantin’de 30 milyar doları bulmayan rezervler Türkiye’de 110 milyar doların üzerinde bulunuyor.
Saadet zinciri her an kopabilir
Gözlerin gelişen ülkelere çevrildiği yeni süreçte kırılgan ekonomilerin başında gelen Türkiye’de dış sermaye girişindeki kıtlaşma döviz pahalılığını da beraberinde getirecek.
Umut Oran, Türkiye’nin Arjantin’den gelen iflas haberine kayıtsız kalmaması gerektiğini vurgulayarak “Özellikle 2008 sonrasında dünyada yaşanan likidite bolluğunda hovardaca borçlanan gelişen ülkeler, şimdi Fed’in likiditeyi kısması ile sıkıntılı bir döneme girdi. Bu ülkelerin başında gelen Türkiye için de saadet zinciri her an kopabilir” dedi. Oran şöyle devam etti:
* Şimdi, tehlike çanlarının çaldığı bu ülkelere yönelik yatırım iştahı gerileyecek, küresel kreditörler ülke tahvillerine daha ihtiyatlı yaklaşacak, risk puanları yükselecek bu ülkelerin borçlanma imkânları zorlaşacak. Bu sürecin en hafif maliyeti bile gelişen ülkelerin borçlanma maliyetlerinde aşırı yükselme olacak.
* Kırılgan ekonomilerin başında gelen Türkiye’de bankalar ve gösterge faizi üzerinde baskı oluşacak. İyimser senaryoda Türkiye dış borçlarını çevirmeye devam etse bile faizleri daha da yükseltmek zorunda kalacak, dış sermaye girişindeki kıtlaşma nedeniyle döviz daha da pahalanacaktır.
* Bu da maalesef ekonomide yavaşlama, piyasalarda daralma, reel sektörde ve bankacılık kesimi üzerinde sıkıntıların artması, şirketlerin mali yapılarının bozulması, iflaslar ve işsizlikte patlama demektir.