Arınç'tan 30 Ağustos yorumu
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 30 Ağustosta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ''Başkomutan'' sıfatıyla tebrikleri kabulüne ilişkin, ''Bu kez anayasamızın da öngördüğü şekliyle 'Başkomutan' sıfatıyla sayın cumhurbaşkanımız tebrikleri kabul buyurdular. Bunun altında herhangi bir maksat aramaya gerek yok'' dedi.
cumhuriyet.com.trBülent Arınç, basın mensuplarının ''Efendim dün 'yarın bomba açıklamalarım olacak' demiştiniz. Bir açıklamanız olacak mı?'' sorusuna, ''Cami avlusunda bomba açıklama olur mu?'' diyerek esprili yanıt verdi.
Namazın ardından cami çıkışı avluda bekleyen vatandaşlarla sohbet eden ve hatıra fotoğrafı çektiren Arınç, gazetecilerin bulunduğu bölüme izdiham nedeniyle güçlükle ulaşabildi.
Bülent Arınç, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda tebriklerin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edildiğinin anımsatılması üzerine, şunları söyledi:
''30 Ağustos Zafer Bayramınız kutlu olsun. 30 Ağustos zaferler ayıdır Türk tarihinde. 26 Ağustos böyledir, 30 Ağustos böyledir. Malazgirt Meydan Muharebesi böyledir. Çok şükür ülkemizin bağımsızlığa kavuşması, milli mücadelenin zaferle sonuçlanması ağustos ayının sonunda oldu. Ordumuza şükran borcumuz var ve bu bağımsızlık savaşını bir fiil yürüten meclisimize, milletimize şükran borcumuz var. Bu 30 Ağustos törenlerine ben de Ankara'dayken katılmıştım. Gayet coşkulu, görkemli oldu. Her yıl 30 Ağustos'larımız da hep böyle olacak. 30 Ağustos, bildiğiniz gibi sabah ki kutlamalar, geçmişte Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları tarafından kabul edilirdi. Bu kez anayasamızın da ön gördüğü şekliyle 'Başkomutan' sıfatıyla sayın cumhurbaşkanımız tebrikleri kabul buyurdular. Bu çok güzel bir gelişme. Bunun altında herhangi bir maksat aramaya gerek yok. Sayın Bahçeli'nin de gönlü ferah olsun. Anayasamız bunu söylüyor ve sivil-asker ilişkilerinde de böyle olması gerektiğini silahlı kuvvetlerimizin komuta kademesi de biliyor.
Dolayısıyla bu yıl tebrikleri kabul töreninde belki bir ilk yaşanmış ve bu da dikkat çekmiş olabilir, ancak bu anayasamızın da demokratik ülkelerdeki sivil-asker ilişkilerinin bir gelişmesi olarak görülmelidir. Bundan askerimiz de, sivilimiz de memnundur. Umarım ki bu tür gelişmeler Türkiye'de demokrasinin daha çok güçlenmesine ve halk iradesinin elbette daha iyi yansımasına sebebiyet verecektir. Olan her şeyi ben Türkiye'de belki bir ilk olmakla birlikte, çok başarılı görüyorum ve gelecek için çok daha iyi gelişmelere yol açacağını düşünüyorum.''
E-muhtıra, demokrasiye doğrudan müdahale
Bir gazetecinin, ''27 Nisanda Genelkurmay Başkanlığının sitesine konulan e-muhtıra, kaldırıldı. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?'' sorusu üzerine Bülent Arınç, ''Bu konuda en çok soru sorduğunuz ve cevabını aldığınız kişi benim. Geçmişteki arşivlere bakarsanız 27 Nisan gece yarısı internete konan bildiri, muhtıra veya yazı, adını başka türlü de koyanlar olabilir, bunun demokrasiye doğrudan bir müdahale olduğunu, parlamentonun iradesine doğrudan ve haksız bir müdahale olduğunu söylemiştim'' dedi.
''Bunu yapanlar kendilerini savunmuş olabilir'' diyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye'deki hem kamuoyumuz, hem siyasi çevreler bu bildirinin yanlış olduğunu, muhtıra olarak anlaşılırsa bunun TBMM'ye ve onunla birlikte millet iradesine bir müdahale olacağını söylemişlerdir. Bunlardan birisi de benim. 27 Nisan akşamı konan yazının ne kadar yanlış olduğunu, bunu muhafaza etmenin de o yanlışa iştirak etmekle aynı, eşit değerde olduğunu söyleyenlerden biri de benim. 7 günde bir güncellenecek olan internet sitesindeki gelişmelerin ve özellikle bu bildiri veya muhtıranın kaldırılmış olmasının yine çok olumlu olduğunu düşünüyorum. Ben de sayın Başbakan gibi bu inceliği fark eden ve bu gelişmeyi sağlayanlara çok teşekkür ederim.''
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Libya'daki gelişmelere değinirken, bu ülkede rejimin devrilmiş durumda olduğunu söyledi. Şu anda Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'a da vekalet ettiğini belirten Arınç, dün askeri bir uçakla Libya'dan 40 civarında yaralının Türkiye'ye getirildiğini kaydetti.
Arınç, Türkiye'ye gelen Libyalılar'ın sayısının refakatçileriyle birlikte 80 civarında olduğunu ve taburcu olduktan sonra yeniden ülkelerine döneceklerini belirterek, şu bilgileri verdi:
''Biz insanı amaçlı Libya'daki gelişmelere müdahalede bulunan tek ülkeyiz. Hem NATO çerçevesinde, hem Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde görevini yapan bir Türkiye var. Libya'da rejim devrilmiş durumda. Sadece Muammer Kaddafi'nin, eşi ve çocuklarıyla birlikte nerede olduğu meçhulüyle karşı karşıyayız. Artık evine, yatak odasına, havuzlarına ve karargahına girildiğine göre Kaddafi'nin iktidarından söz etmek mümkün değil. Ben Libya'da halk iradesine dayalı bir demokratik dönüşümün süratle gerçekleşmesini diliyorum. Bizim Libya ile dost ve kardeş bir ülke olarak bundan sonraki ilişkilerimiz çok daha güçlü olarak devam edecek.''