Arınç: Bana 'kozmetik oda'yı soruyorlar
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gazetecilerin kozmik oda ile ilgili sorusu üzerine "Sen 'kozmik oda' diyorsun, yolda birisi bana 'kozmetik odada ne var ne yok' diye bahsetti. Demek ki bunlar bizim literatürümüze yeni giriyor" dedi.
cumhuriyet.com.trYeni yıl tatili ile birleşen hafta sonu tatili için eşi Münevver Arınç'la beraber Afyonkarahisar'a gelen Bülent Arınç gazetecilerin gündemle ilgili sorularını yanıtladı.
Arınç, gazetecilerin kozmik oda ile ilgili sorusu üzerine "Sen 'kozmik oda' diyorsun, yolda birisi bana 'kozmetik odada ne var ne yok' diye bahsetti. Demek ki bunlar bizim literatürümüze yeni giriyor" dedi.
Arınç, bir gazetecinin, ''2009 yılı siyasi açıdan biraz sıkıntılı geçti'' demesi üzerine, ''2010 yılı inşallah ülkemize milletimize insanımıza mutluluklar getirsin. Sağlıklı, afiyetlerle dolu bir yıl geçirelim'' karşılığını verdi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bütün milletimizin de yeni yılını kutluyorum. Tabii yeni yıla giriş umutlarla oluyor. Dileriz ki ülkemizde huzur, sağlık, mutluluk, refah düzeyi yüksek bir 2010 yılı geçirelim. Bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızın 4-C'lilerle ilgili müjdesi vardı. Salı günü de Sayın Başbakanımız emeklilerle ilgili yapılan çalışmalarımızı bir müjde olarak inşallah ilan edecek.
Umarım ki, 2010 yılı içerisinde yine tüm sosyal kesimlere yönelik iyileştirme çalışmalarımız devam edecek. Siyasi, sosyal, ekonomik açıdan iyi bir yıl geçirelim diye ümit ediyoruz. 2009'un güldüğümüz anları oldu, üzüldüğümüz günleri oldu. Olayları hep beraber yaşadık. Ama bir 365 gün böyle geçiyor. Geçmişe bakarsak üzüntülü, sevinçli günlerimiz hep olmuştur. 2010 yılında da hep sevinçli günlerimiz olsun. Ben şahsen çok ümitliyim. Demokrasimiz, milletimiz, ekonomimiz için, Türkiye'nin çok daha güçlü, büyük bir devlet olması için çok güzel bir yıl yaşayacağımızı ümit ediyorum.''
'Yargıya intikal etmiş bir konu üzerinde çok daha seçiçi olmalıyız'
Arınç, Afyonkarahisar'da kaldığı otelde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, ''Size yapılacak suikastın ihbarının ABD'den geldiği ve bu iddiayla ile ilgili başlayan soruşturmada yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna Arınç, ''Her gün ekranlarda bu haber her gün gazetelerde bu haberler olunca hem bir bilgi kirliliği meydana geliyor hemde kafaları karıştıracak bir takım olaylar meydana geliyor'' yanıtını verdi.
Kendi ismi etrafında 10-15 gün kadar önce başlayan ve şu anda adli yargıda olan bir inceleme başladığını, bir hakimin belli yerlerde inceleme ve araştırma yaptığını hatırlatan Arınç, şöyle konuştu: ''Savcılık konuyla ilgisi olduğu iddia edilen kişilerin sorgulamasını yapıp hakime sevk ediyor. Bunlar serbest bırakılıyor ama tahkikatın devam ettiği söyleniyor. Ben de sizler gibi olayın mağduru olarak gösterilsem dahi yine sizler gibi hadiseyi dışardan izliyorum. Ben Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna, hakimlerimizin savcılarımızın ve kolluk kuvvetlerimizin yasalar çerçevesinde kendilerine düşen görevi en güzel şekilde yerine getireceğine inanıyorum. Tabii bu arada medyamıza düşen önemli bir görev var. Siyasetçilere düşen önemli görevler olduğu gibi medyada bilgi kirliliğine yol açabilecek sadece ortada konuşulan dedikoduları veya buna yönelik yeni senaryoları gündeme getirmekle görevini yaptığını zannetmesin, doğru bilgilendirmeye çalışsın bu konuda resmi mercilerin yaptığı açıklamalara daha çok dikkat etmemiz gerekir. Yoksa herkes yeni senaryolar konuşabilir, yeni dedikodular üretebilir. Bunların hepsi mümkün ama yargıya intikal etmiş bir konu üzerinde çok daha seçici olmalıyız. Kanunlara çok daha fazla dikkat etmeliyiz. Ben şahsen müsterihim, böyle bir olay vesilesiyle yargı süreci çok iyi işlerse umarım Türkiye için çok hayırlı sonuçlara ulaşırız.''
Genelkurmay Başkanlığının dün yaptığı açıklamayı nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Arınç, şunları söyledi: ''Arkadaşlar sizde herhalde konuları çoğu zaman birbirine karıştırıyorsunuz. Her kafadan bir ses çıkınca buna benzer haberlerin de gerçeklik derecesi iyice azalmış olur. Yani arabadan kaç kişi çıktı? Gazetelere bakarsanız 2 kişi değil. Birisinde 5 kişi, birisinde 4 kişi. Yaptıkları işler ne değil, ne değildir bunlar çok önemli şeyler değil. Yani hakimin kendi isteğiyle, kendisini takip ettiği öne sürülen 2 araçta durdurularak ve arama yaparak bir sonuç ortaya çıkarılmaya çalışılıyorsa bu araştırmaya yapanlar neticeyi de açıklarlar. Yani orada ortaya çıkan kişilerin sivil kıyafetle oldukları ama asker kişiler oldukları söyleniyor. Bu haberleri biraz ayıklamamız lazım. Yani hepsinde müşterek olan konu şudur ki, sivil arabalarda asker kişiler var ama sivil kıyafetliler. Yaptıkları işlerde kendi yine askeri kurumları içerisinde sivil işlerle görevlendirildikleri anlaşılıyor. Yani birisinin teknisyen, birisinin sebze alımı için dışarı çıkmış bir kişi olması ne kadar önemlidir. Onu bu araştırmayı yapanlar bilirler. Biz bunlarla daha çok meşgul olmayalım. Ama gazetelerimiz maalesef 32 kısım tekmili birden adeta sonu belli olmayan biz dizi şekline getirirlerse bu konuyu çok daha dedikodu, çok daha yalan, yanlış haberlerle bu işler birbirine karışmış olur. Bırakalım savcıyı, hakimi kendi soruşturmalarını yapsınlar. Bunlara ilişkin yargıyı başka yönlere yönlendirecek ve etki altına alabilecek sözlerden ve davranışlardan kaçınmış olalım. Türkiye'de son yıllarda bu ve buna benzer o kadar çok olay yaşandı ki artık hangisinin toplumda paranoya getirdiğini doğru seçmek mümkün olmuyor. Bunları bir açıdan Türkiye'nin yaşadığı bu son olaylar eğer bir hukuk devleti içerisinde bir yargı süreci ile sonuca sağlanırsa bundan demokrasimiz açısından da hukuk devleti olmanın gerekleri bakımından da sanıyorum çok daha iyi sonuçlar elde edilebilir. En azından sizinde benim gibi bu olayın yargı süreci ile sonuca ulaşmasını beklemeniz lazım. Bu arada kim daha çok az konuşursa kim daha az yargı sürecini etkilerse ülke adına çok daha hayırlı işler yapmış olur.''