Arap isyanlarından Arap saçına
İslam karşıtı filme karşı protestolar Müslüman ülkelerde hızla yayılırken Türkiye'nin bu kritik dönemde bölge politikalarını iyi yönetmesi gerekiyor.
cumhuriyet.com.trİslam karşıtı filmin Müslüman dünyasını ayağa kaldırmasının üzerinden altı gün geçti. ABD’nin Libya büyükelçisi Chris Stevens ve iki Amerikalı diplomatın öldürülmesi kızgın kalabalıklara yetmedi ve protestolar pek çok Arap ülkesine yayıldı.
Mısır, Libya, Yemen’den sonra Afganistan, Pakistan ve Endonezya’da köktendinci gruplar ABD güçlerine ve konsolosluklarına saldırmayı sürdürüyor. Amerikan hükümetinin filmi kınayan açıklamalar yapması da durumu yatıştırmaya yetmedi. İslam dünyasında yerleşmiş Amerikan karşıtlığı dini fanatiklikle birleşince patlayıcı bir sonuç çıktı ortaya.
Bir porno film yapımcısının ortaya çıkardığı “Müslümanların Masumiyeti” isimli film izlemeye değmeyecek kadar kötü bir yapım. Bu filmi yapanların ve bunu destekleyenlerin fanatik Müslümanları kışkırtmayı hedefledikleri son derece açık. Filme ABD’de destek veren Hristiyan gruplara baktığınızda Müslüman ülkelerde sağı solu yakan ve yıkan kalabalıklardan kafa yapısı olarak çok da farklı olmadıkları görülebilir.
Filme karşı protestolar bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Ancak zora giren Arap devrimlerinin geleceğidir. Bölgede bariz bir varlık göstermek istemeyen ABD elinin giderek bağlandığı hissine kapılıyor olmalı. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un Büyükelçi Stevens öldürüldükten sonra “Biz onlara özgürlük getirdik bu olay nasıl olabildi” yönündeki sözleri ABD’nin bölgede kendisiyle ilgili algı konusunda ne büyük bir yanılsama içinde olduğunun en güzel işareti.
Afganistan ve Irak savaşlarının ardından Arap isyanlarıyla bölgeyi kendi çıkarlarına göre şekillendirmek istediği düşünülen ABD’nin yakın zamanda Müslüman halklar tarafından sevilemeyeceği ortada.
ABD Başkanı Barack Obama’nın “Müslümanlarla Yakınlaşma” politikası ise bırakın meyve vermeyi ters tepmeye başladı. İslam dünyasında halkların daha fazla etnik, dini ve mezhepsel ayrışmalar yaşadığı bir dönemde dışarıdan bir gücün dayatmaları özgürlük değil ancak karmaşa getirebilir.
Batıda ve Türkiye’deki kimi çevreler gibi Arap dünyasını aşağılayarak Arap halklarının demokrasiye layık olmadığını savunmak barış, refah ve eşitlik isteyen büyük kitlelere haksızlık olur. Sonuçta kızgınlıklarını öldürerek gösteren kesimler cahil ve geri bırakılmış gruplar.
İstikrarlı bir bölge hem Türkiye’nin hem de dünya ekonomisinin gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Ancak Arap isyanlarının Arap saçına döndüğü bu dönemde kovana parmak sokmanın her iki tarafta da büyük acılara neden olacağı açık.
Özetle başkanlık seçimlerine hazırlanan ABD bu son olayların da etkisiyle en azından bir süre için elini bölgeden çekebilir. Ancak çıkarlarını başka ülkelerin kanalıyla elde etmeye çalışacağını tahmin etmek yanlış değil. Gözümüzün önünde yaşanan tarih Türkiye’ye büyük sorumluluklar yüklüyor ancak bu sorumlulukların en başında yetenek ve gücünün sınırlarını bilmek var.