Apollon Tapınağı'nda dans ayini
Bedenle zihnin ortak dili dans. Duyguları ayaklandıran bir müzik ve ona göre şekillenen bedenlerin buluşması. Bilinçli ama bir o kadar doğaçlama... Aşk, tutku, hüzün ve isyan... Dünya Çiftler Dans Şampiyonları, Side 11. Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali'nde Apollon Tapınağı'nda bir dans ayininde buluştu. Sascha-Natascha Karabey, Sergej-Katerina Diemke, Motsi Mabuse-Evgenij Vosniuk ve Vincenzo Fesi-Katja Hrastar, gösterileriyle izleyicileri büyüledi.
cumhuriyet.com.trDans, bedenle zihnin yeni bir dile kavuşması demek, belki de hareketin mimarlığı... Manifestosunun ilk maddesi elbette tutku. Bütün duyguları ayaklandıran bir müzik ve ona göre şekillenen bedenlerin ayini. Bilinçli ama bir o kadar doğaçlama... Dansın türü ne olursa olsun büyüsü işte burada saklı. Aşk, tutku, hüzün ve isyan... Salsa, Cha Cha, Merengue ve Bachata… Hatta flamenko, oryantal ve hiphop, mayası hepsinin aynı. Sanırım dans duyguların ete, kemiğe bürünmüş hali. İşte bu bürünüş ve metamorfozu geçtiğimiz hafta Side'de yaşama fırsatı bulduk. Side 11. Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali'nde; Dünya Çiftler Dans Şampiyonları Apollon Tapınağı’nda bir dans ayininde buluştu. Latin danslarında, dünya çapında birçok şampiyonluğa sahip Sascha – Natascha Karabey, Sergej – Katerina Diemke, Motsi Mabuse – Evgenij Vosniuk ve Vincenzo Fesi – Katja Hrastar çiftleri iki saatlik bir dans serüveni yaşattı. Şanslıydık ki bu serüveni izledik, hatta provalarda onlarla konuşma fırsatı da bulabildik.
Dans, bedenle ve ruhla yaşanır
Sergej – Katerina Diemke çifti üç Alman Şampiyonluğu’nun ve Malezya Açık Latin Birinciliği’nin yanı sıra birçok uluslararası turnuva birinciliğine ve dünya şampiyonası finalistliklerine sahip. Sahnede çok hızlı ve dengeliler. Peri masalından sahneler sergiliyor gibiler. Onların ayaklarını takip etmek bile maharet istiyor. İkisi de çok küçük yaşlarda dansa başlamış ve kaderlerini dans çizmiş. Ülke ülke gezerken tanışan Diemke çiftinin dansla başlayan aşkları şimdi dansla devam eden bir evlilikle sürüyor. Ama insan “sahnede enfes bir şekilde süzülen bu çifti evde temizlik yaparken ya da pazar günü gazetelerini yayılmış okurlarken” hayal edince bir anda buruluyor. Tabii ben bunu onlarla paylaşmıyorum ve şimdi söz onlarda; “Dans, bedenle ve ruhla yaşanır. 'Yapılır' demiyoruz 'yaşanıyor' diyoruz bakın. Bu yüzden ikili danslarda ciddi bir duygusal bağ olmak zorunda. Bu aşk olur, kardeşlik olur, sıkı bir dostluk olur... Bizi iyi bir ekip yapan ise aşkımız”. Diemke çifti birbirlerini solo olarak da seyretmeyi çok seviyor. Bundan hem zevk alıyorlar hem de dansın çok iyi gözlem gerektirdiğini düşünüyorlar. Bu yalnızca dansı gözlemlemek de değil hani, çünkü onlar hayatın, sokağın ve soluk alan her şeyin bir ahengi olduğuna inanıyorlar.
Sergej, “Dans, sizle büyüyor. Öğreniyor, unutuyor ve hatırlıyor. Küçük bir çocuk dürüstlüğünde, olgun birinin disiplininde ve tutkulu bir aşkın kalbinde o. Ama bizim için en önemlisi iyi bir dans gecesi sonra huzur içinde uyumanın verdiği rahatlık” diyor.
Sascha – Natascha Karabey iki kardeş. Çocukluklarında bir oyun gibi başlayan dans, şimdi onların hayatı. 1999 yılından bu yana 2005 London Royal Albert Hall Uluslararası Açık Şampiyonası, Bournemouth Açık Şampiyonası üçüncülükleri, 2005 IDSF (Uluslararası Dans Sporu Federasyonu) Dünya Şampiyonaları ikinciliği gibi birçok başarıları var. Soyisimleri Karabey, çünkü babaları İstanbullu bir Türk. Ama İngiltere'de yaşıyorlar. Dansa da ailelerinin Londra'daki dans stüdyosunda başladıklarını anlatıyorlar. Aralarındaki yaş farkı dört. Sahnede büyümeleri ve kardeş olmaları aralarındaki güçlü bedensel iletişimi açıklıyor. Karabey kardeşler “Biz kavga etmez, dans ederdik. Böyle büyüdük, kızdığımızda hırsımızı danstan aldık, hüznü onunla hafiflettik, mutluluğumuzu onunla paylaştık. O yüzden bu günlere gelebildik. Dansta en önemli şey ise izleyiciyi içinize alabilmek, müziği yaşamak, karşındakine geçirebilmek. Hissederseniz kazanırsınız. İyi bir dans iyi bir gecedir bizim için” diyor.
Konuşmadan ritmi öğrendik
Vincenzo Fesi ve Katja Hrastar 2002 yılında Boogie Woogie Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonaları’nda başarı elde ederken, 2002’den bu yana 11 İtalya Şampiyonluğu'na imza attı. Bu ikili de dansa doğmuş. Yürümeden dansı, konuşmadan ritmi öğrenmişler. Danslarının finalindeki alkış onlar için her şey demek. Onlarda Akdeniz'in getirdiği sıcaklık ve teatral bir içtenlik var. Dansta bedenin sınırlarını zorlamakta düşünsel altyapının da payının farkındalar. Çok estetik değil ama aksamaz bir ayak aritmetiği kendilerine hayran bırakıyor.
Peki ya dans düşünerek mi, bedenle mi yapılır? Tutku ve yetenek bu ilk şartı. Tabii çok çalışma da bunlara ek. Ama gerisini ne ile dolduruyor dansçılar? Cevapları ortak, dansın düşünerek değil, öncelikle bedenle yapıldığını kabul ediyorlar ama işin arka planında güçlü bir bilgi yapılanması gerektiğini de söylüyorlar. Vincenzo ise dansı “dans üç dakikalık bir evlilik gibidir” diye özetliyor, “hem ben yalnız dans etmekten korkuyorum!”
Heyecanınız yüzünüzden okunmalı
Motsi Mabuse ve Evgenij Vosniuk benim için gecenin yıldızıydı. Sürat, estetik ve sempati... Bunlara atılganlık, cesaret ve yaratıcılığı da ekleyin. Sanırım bedenin sınırlarını zorlamak, bedeni gerçekten bilmek ve tanımakla ilgili. Bu yüzden de dansı yalnızca hareket ve beden disiplini olarak görmek doğru değil. İşte Motsi Mabuse ve Evgenij Vosniuk çifti tüm bunları danslarında buluştururken aldıkları keyfi yüzlerinden okumak izleyiciye de yetti. İlk anda konuşmak için en mesafeli gibi görünen bu çift, meğerse tüm enerjilerini sahneye saklıyorlarmış. Zira gösteri sonrası bayram şekeri toplayan çocuklar gibi mutlu ve rahatlardı. Motsi Mabuse ve Evgenij Vosniuk kendilerini “Dans kendimizi ifade etme biçimimiz. Eğlenirken, şakalaşırken, hüzünlendiğimizde, âşık olduğumuzda bedenimizin dili… Kızarsanız dansınız sert olur, keyfiniz yerindeyse daha hızlısınızdır. En önemlisi bu işten aldığınız heyecan yüzünüzden belli olmalı” diye özetliyor.
Bir söyleşimizde, yönetmen Carlos Saura’nın vazgeçilmez dansçısı, koreograf Patrick Para “Dans geçmişle ilgili bir özlem, hasret, hatta unutulamayan her şey. Bu yüzden ben onu zaman yolculuğu olarak da görüyorum. Dans kalpten gelir, acıdır, yitirme, kaybetmedir. Trajedinin çekiciliği çoğu zaman onun ruhudur” diyordu.
Peki ya iyi dans edebilmenin sırrı ne? Genelde cevap tutku. Disiplin de çok önemli.
Bedenleri enstrümanları ne de olsa. Ona iyi bakmak için çok çalışmak, spor yapmak, disiplinli olmak ve fedakârlık gerekli. Onlar tüm bunları iyi bildiği için buradalar. Hem onlar rakip değil birer yoldaş. Belki de o yüzden danslarıyla çok şeyi anlatıyorlar.