Antrenmanda spor ayakkabı, sokakta topuklu

Türkiye Body Fitness Şampiyonu Hazal Mert, 27 Mart'ta Antalya'da yapılacak 2013 Türkiye Şampiyonası için geri sayıyor. Türkiye'de kadınların bu spora çekilmesinin özellikle gerekli olduğunu söylüyor. Çünkü bu kadın bedeniyle ilgili tabuların yıkılması için de önemli bir adım. Bedeniyle barışmamış bu toplumun hükümetin de baskısıyla iyice içine kapandığının farkında.

cumhuriyet.com.tr

Neredeyse beş yaşından bu yana profesyonel sporcu Mert; “her gün ayna karşısında bedenimdeki değişimi izliyorum, en yakın arkadaşım aynalar” diyor. Güçlü bir fiziği var. Ona yaklaşmaya kadınlar da çekiniyor, erkeklerde. Kadınlar kendilerini kötü hissettiği için, erkekler ise onu kontrol edemeyecekleri için ondan kaçıyor. Ama o bunları umursamıyor çünkü her anlamda kendini çok iyi disipline etmiş. Sporcuların yalnız olduğunu anlatıyor. İşte Hazal Mert’in hikâyesi...

- Spora yatkın bir aileden geliyorum. babam futbolcuydu ikinci ligde. Ben ise 20 Ocak 1989’da doğdum. Beş yaşından itibaren de atletizm, badminton ve futbol başta olmak üzere pek çok sporu profesyonel olarak yaptım. Yurtiçinde ve yurtdışında Türkiye’yi temsil ettim. Sözün özü babam en iyi antrenörümdü. Daha sonra Muğla Üniversitesi’nde beden eğitimi öğretmeniliği okudum.
 

- İstanbul’da şansınızı denemeye ne zaman karar verdiniz?

- Sürekli çalışıyordum, hiç bırakmadım. Bir dönemde fiziksel görüntüme çok önem verdim. Kadınsılığımla, dişiliğimi koruyordum. Sonra Ankara’ya taşınıp özel dersler vermeye başladım, eğitim de aldım. Ankara’da bir yıl yaşadım. Bir yere kadar gelebildim çünkü her şey İstanbul’daydı. Risk almayı seviyordum, gözümü karartıp İstanbul’a geldim. Bir yıldır İstanbul’dayım. Kendimi ispatlamam ve tanıtmam gerekiyordu. Farkımı göstermem gerekliydi, çok çalıştım. Sonra ilk Türkiye şampiyonluğumu 2012’de aldım. Onun tadını alınca Türkiye’yi üç kez yurtdışında temsil ettim. Şimdi de 27 Mart’ta Antalya’da yapılacak Türkiye şampiyonası için hazırlanıyorum.
 

- Yani unvanınızı korumanız gerekli!

- Geçen yıl gençlerde yarışıyordum, şimdi sıkletim atladı. Daha yoğun rekabetin olduğu bir sınav vereceğim. Podyum anlık bir şey, tansiyon, şeker düşmesi ile bile dört beş sıra gerileyebiliyorsunuz.
 

- “Fiziksel görüntüme önem veriyordum” dediniz, sonra bedeninizle ilişkiniz nasıl gelişti?

- Ben her gün ayna karşısında bedenimdeki değişimi izliyordum. En yakın arkadaşınız her zaman ayna oluyor zaten. Kadınsılığım ve dişiliğim hep önce geliyor. Antrenmanda spor ayakkabı, sokakta topuklu. Elbette bu kaslar, beni daha erkeksi yapıyor. Spor motivasyon ve disiplin demek, hırs gerekli. Bazı şeyleri de ikinci plana atmanız gerekebiliyor.
 

- İlişkilerinizi nasıl etkiliyor bu durum?

Bana yaklaşmaya elbette korkuyorlar. Kimse yok hayatımda, kolay da olmuyor. Yanımda kadınlar da rahatsız, kız arkadaşlarım da benden kaçıyor. Bir de yaz mevsimi arkadaşlarım için büyük kâbus demek. Sahilde yanıma ne erkek ne de kadın yanaşıyor. Erkeklerin bana yaklaşmama sebeplerinin başında farklı bir korku yatıyor. Kadınını kontrol edememe korkusu bu. Beden de bunun başlangıcı zaten. Bir kadının baklavalı erkek hayali var ama bir erkeğin öyle kadın hayali yok!
 

- Kardeşiniz var mı peki, o nasıl bakıyor?

- Erkek kardeşim var. Hani derler ya kavga olursa “abimi çağırırım!” derler. O da “ablamı çağırırım” diyor.
 

- Nasıl bir beslenme programınız var?

- Bedenimin hem kaslı hem de kadınsı olması gerekiyor. Şimdi yarışmaya da çok az kaldı. Yağ ve şeker yok hayatımda. Günde en fazla bir elma ile ihtiyacımı gideriyorum. Daha çok protein ağırlıklı besleniyorum. Karbonhidrat oranım düşük. Sebze ve salata ile yaşıyorum. Şu an Evren Temel ile çalışmalarımı sürdürüyorum. Neticede bedenim benim emeğim.
 

- Canınız özel bir şeyler yemek hiç mi istemiyor, özenmiyor musunuz?

- Bazen çok istiyor! Düşünsenize paranız var ama iradeniz onu engelliyor. Bir çözümüm var benim; büyük marketlerde çok uzun dolaşıp, abur cubur ne varsa hepsini koklayıp orada çok zaman geçirip, alışveriş sepetime atıp sonra hiçbirini almadan çıkıyorum. Bazen de arkadaşlarıma yemeği çok istediğim yemekleri ısmarlayıp, onları seyrediyorum. Böylece nefsimi körelttim. Her şey beyinde bitiyor.
 

- Modellik var mı kafanızda?

- Bu pahalı bir spor, önce sağlık tabii. Sorumluluklarımız da var elbette. Yurtdışında işler farklı işliyor. Yarışmalar iki yılda bir yapılıyor, sporcular kalan dönemde modellik yapıyor. Türkiye’de kadınların bu spora çekilmesi gerekli. Ben de işi modelliğe götürmek istiyorum. Sorun tabular; bu sporu küçümsüyorlar. Erkek zaten bedeniyle barışmamış, kadın bedeninden utanıyor ve korkuyor. Hakemlerimizde bile böyle düşünenler çok. Podyumda bikinilerimizle gezerken bakışlarından anlıyorsunuz ne düşündüklerini. Kadın sporcu olmak zor, özellikle de bedeninizi kullanıyorsanız. Bu hükümet döneminde bu iyice ayyuka çıktı. Ama diyorum ya bedenim benim malzemem, emeğim!
 

- En büyük hedefiniz ne peki?

- Eskiden beri çok koyu bir Arnold Schwarzenegger hayranıyım. Onun elinden kadınlar için verilen, özel bir kategori olan Arnold Schwarzenegger ödülünü almak en büyük hayalim.
 

alidenizuslu@gmail.com