Antalya, ‘Toprak’ filmini neden görmedi?
Aslında çok basit. Kendi toprağına ihanet edenler, bakkalları bırakıp ama marketlerde “her şey” var diyerek gittiler.
Emel SeçenKendi toprağına ihanet edenler, iki somyalı evleri, havuzlu ve güvenliği var diyerek sitelere gittiler. Kendi toprağına ihanet edenler, 80 darbesi sonrası liberalizm rüzgârlarını meltem sananlar. Ne zaman ki kapına kadar gelen ve sözde seni zengin ve toplumda yarışa sokacak “üstenci” kostümü giydirecek bankaların kartları market önlerinde satıldı, o gün, o kartların cebinde olmayan paranı harcatan modern tefeciler olduğu canından can çıkarak anlaşıldı.
Siyasilerin seçimler boyunca bir kutu şeker, bir paket çay, kahve ile başlayan aldatışları bugün geldiğimiz noktanın temel taşları. Sonra boğulduk. Toprağa kaçtık! Kaç kuşak sonra toparlanabilir bilmiyorum ama hazır pandemi süresince kendi öz kimliğimize dönebilme, ruhumuzu, yaşamı ve başkasını anlayabilme fırsatını bulabildiğimizi düşündüm. 57. Antalya Film Festivali yaklaşırken aklıma bunlar geldi. Günlerdir jüri üyeleri takdim ediliyor. Asıl emekçiler yok. Dünyayı dolaştı, ödüller aldı ama Sevgi Hirschhauser’ın Toprak filmi, kendi toprağında yer bulamadı ne yazık ki. Neden? Setlerde küçük yaşlardan itibaren emekçi olarak çalıştığı için mi? Antalya’da doğduğu için mi?
Kendi memleketinin sorununu, kendi toprağında anlattığı için mi? Yoksa Türk Sinema tarihimizde Fikret Otyam ile başlayan ilk TOPRAK filminin yeni jenerasyonu olduğu için mi? Ya da vefalı olup, Altın Portakal alması için ciddi emek veren Behlül Dal’ı andığı için mi? Sanırım nitelikli olmanın cezası. Aklı başında bir genç kadının sadece kendine değil ekibine, ülkesine kazandırdığı ödül, birilerine mi dokundu? Kime, niye, neden dokundu? Her şeyi Antalya’da geçen, Antalyalı yönetmen olan bu sanatçımızın işi, madem yarışma filmleri arasına giremedi de neden prömiyeri için yer verilmiyor?