Antalya... En sessiz seçim

Türkiye’nin turizm ve tarım ihracatı gelirleriyle birinci gelen bölgesi her iki alanda yaşanan sorunlarla büyük bir darbe yemiş.

Şükran Soner

Çok seçim görmüş, Antalya’yada seçimler için birçok kez yolu düşmüş olunca, bu seçimlerin şu ana kadarki sessizliği, sakinliğini yadsımamaya olanak yok. Sokaklarda kulak tırmalayan yüksek sesli dönüp duran araçlı kampanya turları bile, seçmende aksi etki yarattığının anlaşılmasıyla olsa anlamlı ölçülerde az. Görüntü kirliliğinde başrolde bayraklı, parti armalı süslemeler yarışı da hızını kesmiş. Dahası yerel ölçekli parti toplantıları, sokak mitingleri görünmez boyutlarda azaltılınca, seçim dönemlerinin alışkanlığı sokaklar, seçmen kalabalıkları da diplerde...

AKP kamu kaynaklarının da kullanılması ile birlikte çok paralı bir seçim kampanyasında bütün diğer partileri katlayan ölçeklerde. Özel televizyonlar, yerel basında, bölgesel yayınlarda hem reklam hem de özünde paralı saatlerin, sayfaların çoğunu satın alınca, diğer partilere kalan alanlar seçim ofisleri, kahve söyleşileri, meslek örgütleri, ev ziyaretleri önceliğine, kapı kapı söyleşilere broşür dağıtmaya dönüşmüş. Antalyalı seçmenin eski seçimlerin kalabalıklarını, etkinliklerini bekleyen bir hali de yok. Dahası “ben oyumu nasıl kullanacağımı bilirim” dercesine bilgiç bir duruşla çok konuşmaya hevesli gözükmüyorlar. Doğrusu seçim sonuçlarının gönüllerindekine uyup uymayacağı konusunda sizden görüş alma eğilimleri daha belirgin.

Seçim çalışmalarının içindekileri ya da toplumsal örgütlenmelerde deneyimlileri dinlediğinizde bir önceki genel seçim, ucundan yerel, cumhurbaşkanlığı seçimlerinden yola çıkılarak yapılan gözlemlerden, benim girişte altını çizdiğim bir büyük sesizlikte, çok bilinmeyenli, etkenli oylar değişimlerinden, büyük sürprizlere gebe bir sonuç çıkıyor... Türkiye’nin turizm ve tarım ihracatı gelirleriyle yarattığı değerlerde birinci gelen bölge, her iki alanda yaşanan ağır sorunlar, doğrusu krizlerin darbelerini yemiş. Turizimdeki kayıpların ilk görünen sonucu 300 bin işsiz. Tarım üreticisinin giderek derinleşen, hiç çözüm üretilmemiş bildik sorunlarına doğal felaketler katkı yapmış. Özeti seçmenlerin çoğunluğu çok anlamlı geriye gidişler, yoksullaşma, yoksunlaşmanın, borcun sıkışıklığında, çaresiz bir seçim sürecine girmiş bulunuyorlar.

AKP’nin iktidar yıpranmışlığının çok ilerisinde olumsuz tarım ve turizm politikaları ile genel siyasal gidişin ötesinde bir oy kaybetmesi doğal görünüyor.

 

CHP puan toplamış

CHP genel merkez ölçeğinde ekonomiye, üretici sorunlarına, çalışan ve emeklilere yönelik yaklaşımları ve önseçimle puan toplamış. Ancak yerel ölçekte heyecan yaratacak, sürpriz yapacak projeler, lokomotif kadrolar eksikliğinden söz ediliyor. En ciddi yoksunluk ise seçim kampanyasının parasal gücünde. Doğal olarak sonuç almaya yönelik, kapı kapı, ev ev en çok da en az oy aldıkları bölgelerde, Kepez’de, Alanya’da çok yoğun kampanyayı, hem de kadın ağırlıklı olarak seçmişler. MHP’nin ne parasal ne de kampanya ölçeğinde Antalya’ya asılmadığı yine de geçen dönemlerin oylarını, bölgenin toplumsal kimliği gereği kaybetmeyeceği varsayılıyor. Bilindiği üzere 6 AKP, 5 CHP, 3 MHP olan geçen seçimin milletvekili bölüşümünde nasıl bir değişimin olacağı üzerinde öngörüler, bence seçim kampanyalarının yapısı da gereği kendine yontmalarla hiç birbirini tutmuyor.

Güçlü bağımsız aday Hasan Subaşı, kendisine çok bağlı sayılan seçmenlerini koruyabilir, zor olan seçilmeyi başarabilirse, AKP’ye bir kayıp bile verdirebilir, aslında CHP ve MHP’den de oy alırmış. HDP’nin popüler adayı Saruhan Oluç’la en az bir şansı olabileceği vurgulanırken, Antalya özelinde AKP başta CHP’den oy alması bekleniyor. HDP’nin kampanyası Antalya özelinde hem bütçe hem de kadro çalışması olarak zayıflığını, çok renkli, yumuşak yaklaşımlarla kapatma eğilimli. Bireysel, sempatik ilişkilerle her yere girme, medyatik olma çabalarında başarılı sayılıyolar...

Bu seçim taramasına ben de tersten başladım. Havalanına yakınlığı nedeniyle ilk Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nın kapısını çaldım. İtiraf ediyorum, uzun yıllar gazetemizin Antalya temsilciliğini yapan Bülent Ecevit’in gazeteciliğin işsizlik krizinde orada iş bulmuş olmasının katkısı da var. Yakınmıyorum, çünkü ATS’nin alışılmışlığın dışına çıkılarak bu seçimlere yönelik bir kitapçığı, “Seçim Bildirgesi” ile yüz yüze geldim. İlk partili ziyaretçileri HDP milletvekili adayları ile Antalya yöneticilerine “Türkiye ve Antalya Ekonomisi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı sunum raporu, kitapçığını Oda Yönetim Kurulu Başkanı Davut Çetin’in eliyle tek tek verişine tanıklık ettim.

Antalya milletvekillerinin partilerine bakılmaksızın çalışmaları, çabalarını denetleyeceklerini, ortak sorumluluk bekleyeceklerini anlatıyordu. Alışılmış işveren örgütlerinin İktidarlara seslenişlerinin ilersinde, ekonomide yapısal reformlar için geniş bir siyasal uzlaşma zorunluluğunun altı çizilmiş. Sivil toplum örgütlenmelerinin güçlendirilmesi, etkin adalet güvenlik sistemleri, kadının toplumsal gelişimdeki yerinin önemi, yeni sanayi politikaları, yeşil ekonomiye geçiş önceliklerine dikkat çekilmiş.

Partilerin “yerel” kampanyalarının içeriğinde, kampanyalar sorumlularının ortak sayılabilecek özetlemeleriyle yetineceğiz... “Gidilen ilçenin, köyün, yaşam ilgi alanlarına odaklı, partinin, liderliğin sözlerine bağlı kalınarak, kafalardaki sorulara yanıtlar verilerek...”