Antalya bıçak sırtı: Adaya değil ittifaka oy

Antalya’da adaylar neredeyse uyumuyor, çok yoğun programları var. Kente AKP adayı Türel’in afişleri hâkim. CHP adayı Muhittin Böcek’in seviliyor olması şansını artırıyor, hayat hikâyesi tam filmlik. Minibüs şoförlüğü sonrası dışarıdan okuyarak yüksek lisans yapmış...

Yazgülü Aldoğan

Antalya’da seçim, yerel seçim olmaktan çıkmış, ittifaklar arasında tercih yapmaya dönüşmüş. Bunda ekonomik krizin kentin tarımla geçinen kesimini vurması kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “terörist” suçlaması da rol oynuyor. Bu da Millet İttifakı’nın şansını artırıyor. Sadece adaya kalsa AKP adayı Menderes Türel daha şanslı. Anketlerde adaylar başabaş, hatta CHP adayı Muhittin Böcek önde görünüyor. Sonuç bıçak sırtı.

Adaylar çok yoğun

Saat gece yarısını çoktan geçmiş. Ortalığı temizleyen otel personelinin şaşkın bakışları arasında kapıdan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel giriyor. Ben de heyecanla kendisini bekliyorum. Amacım, bir yarım saat kahve içip sohbet etmek ve fotoğraf çektirmek. Zaten projelerini ve seçimin gidişini biliyorum. Gecenin bu saatinde İstanbul’dan gelen ve uçağı rötar yaptığı için ancak buluşabildiğimiz başkanı yormamak lazım. Geçmiş yıllardan kalan dostluğumuzla ikimiz de Antalya’da kaldığım üç gün içinde buluşabilmek için çok uğraştık. Ama ne var ki bu şehirde kampanya yürütmek gerçekten çok zor. AKP’nin kırsal bölgeleri kent merkezlerine dahil ederek seçim şansını arttırmaya yönelik ve merkeziyetçi sistemi Bütünşehir yasası 2014’de yürürlüğe girdiğinden beri Antalya BB’nin sorumlu olduğu alan Kaş’tan Gazipaşa’ya 640 km sahili, çoğu bir şehir büyüklüğünde 19 ilçesi, 911 mahallesi, 2.5 milyon nüfusuyla devasa bir alan. Birine gidip diğerine gitmezsen olmaz. Üstelik seçim ortada, büyük çekişme var. Kent bundan önceki seçimlerde bir CHP, bir AKP’ye gidip gelmiş. AKP Genel Başkanı Erdoğan, büyükşehirleri kaptırmamak için her yolu deneyerek mücadele ediyor. Antalyalı iki bakanın biri gidiyor, biri geliyor. Hatta Bilal Erdoğan bile geliyor! Buna başkan adaylarının çağrıldıkları televizyon programları için İstanbul’a gitmelerini de ekleyince uyku uyumadıklarını söyleyebilirim. Menderes Türel’in Antalya’da ikinci dönem Belediye Başkanlığı. Arada bir dönem CHP’li Mustafa Akaydın’a yenildi. O dönem de AKP milletvekili olarak görev yaptı. Tıpkı belediyeyi Menderes Türel’e geri veren Mustafa Akaydın’ın şimdi CHP milletvekili olması gibi. Bütün şehir Menderes Türel’in afişleriyle dolu, projelerini ezberledim. Öğrencilere burs, kadınlara mikro kredi, sulama suyuna elektrik bedava gibi projelerin ekonomik sıkıntıdan kaynaklandığını söylemeye gerek var mı? “Bu sulama suyu projesinden 50 bin çiftçi yararlanacak” diyor. Ama rakibi Muhittin Böcek’in damacanayla içme suyu projesini kıyasıya eleştiriyor. “Ben evimde musluk suyu içiyorum. Damacana suyunu 600 liraya satmış olacak!” diye kızıyor.

Böcek’in ekibinden İYİ Partili yani eski MHP’li bir seçmen öbür grubu protesto ediyor, ama bozkurt işaretiyle.

Kruvaziyer ve yat limanı

“Keşke bu seçime beka meselesi diye kutuplaşma karıştırılmasaydı, projeleriniz daha çok konuşulurdu, şimdi seçmen ittifaklara göre oy vermeyecek mi?” diye soruyorum. Seçmenin yüzde 49’unun projeye bakarak oy vereceğini gösteren bir araştırmayı gösteriyor. İki aday arasında en büyük tartışma Menderes Türel’in Lara Bölgesi’ne yapmayı planladığı kruvaziyer limanı. Burası Antalyalının denize girdiği yer. Liman yapılırsa halka kapanacak. Üstelik limanın arkasındaki araziye de 5 yıldızlı, bin yataklı bir otel projesi var. Burasının imara açılacak, halka kapanacak olması demek. Hatta bunun için limanın bahane edildiği söyleniyor. Suriye krizi çıktığından beri kruvaziyer şirketleri Türkiye’yi rotalarından çıkardı. İstanbul’a hiç gemi gelmedi, Antalya’ya da gele gele 3 gemi gelmiş! Bunun için Lara gibi dünyanın en güzel kumsalı ve falezler limana feda edilir mi? Antalya’da 5 yıldızlı 395 tesis ve yarım milyon yatak var. Bin yataklı otel şart mı? Ya bu otelin Tamince’ye ihale edilecek olması söylentisi doğru mu? İşte bu sorularım Menderes Başkanı sinirlendiriyor. Bütün ihalelerini şeffaf ve canlı yayınla yaptığını, hiç haram yemediğini anlatıyor. Bunun üzerine kruvaziyer limanının da Limak- Nihat Özdemir’e verileceği söylentisini soramıyorum. Ama 200 milyona mal olan, içinde 33 büfe, 1500 metrekarelik 41 restoran bulunan Konyaaltı Yaşam Parkı’nın Hülya Koçyiğit’in damadı Alkoçlar’a 250 bin lira yıllık kirayla çok ucuza ihale edildiği dedikodusunun şehirde çok konuşulduğunu soruyorum.

“Keşke ihaleyi daha çok para veren başkası alsaydı, başkası girmedi. Ama şimdi hiç olmazsa belediye hiç masraf etmiyor” diye yanıtlıyor.

 

Açık denize yat limanı

Menderes Türel’in iddialı projeleri olan Lara’ya kruvaziyer ve Konyaaltı’na yat limanı projelerine Antalya’nın eski belediye başkanlarından şimdi İyi Parti’nin milletvekili olan Hasan Subaşı da karşı. Açık denizde büyük yat limanına ihtiyaç olmadığını, Lara ve Konyaaltı’nın halkın denizden istifade ettiği tek alan olarak kapatılmamasını gerektiğini söylüyor. Antalya’nın 640 km uzunluğunda kıyı şeridinden sadece 10 km’si halkın denizi; onu korumak gerekiyor. İki adayın da sunduğu proje güneş tarlaları ve güneş enerjisinin bedava verilmesi. Bu ve bunun gibi bir iki proje çakışıyor ve adaylar birbirini proje hırsızlığıyla suçluyor!

Yazarımız Aldoğan, Muhittin Böcek’in seçim programına katıldı.

Film hikayesi gibi

Millet İttifakının adayı Muhittin Böcek, 20 yıldır Konyaaltı Belediye Başkanı. Siyasete ANAP’ta başlamış, hayata da en alttan. Menderes Türel gibi piyano çalmasını bilen iş insanı değil, Yörük çocuğu, minibüs şoförlüğü derken filmlere konu olabilecek bir aşk hikâyesiyle zengin bir ailenin kızıyla evleniyor. Kendini yetiştiriyor, dışarıdan okuyarak yüksek lisans bile yapıyor. İlçesinde çok sevilen, başarılı bir belediye başkanı. İddia o ki bu seçim için adaylık sözü kendisine iki yıl önce verilmiş. Büyükşehire talip olan Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal da yine Muratpaşa ile yetinmek durumunda kalmış. Muratpaşa benim Antalya’da en sevdiğim, en gelişmiş, doğasıyla en keyifli yeri. Zaten altyapıyı bitirdi bile. Çok da güzel sosyal projeler yaptı, parkları, yürüyüş parkurlarıyla cennet gibi. İşi daha kolay, halk da seviyor, bir kahve içtik, konuşamadık, gelip giden, sarılıp öpenden. Böcek, halkla temas etmeyi seviyor. Kampanyasını Gülfem Sanver yürütüyor. Hangi cadde, hangi mahallede geçişkenlikler olabilir, sandık sandık inceleyip saptamış, oralarda dolaşılıyor. Kepez’de bir cadde gezisine ben de katıldım. Kepez Belediyesi, AKP’li. Böcek gezdiği sürece, otobüsleri gidip gelip gürültü kirliliği yapıyor. Böcek’in yanında İyi Partililer de var. Onlar eski MHP’li malum. İçlerinden biri AKP’lilere kızdığı için kendini yola atıp otobüsleri protesto ediyor, ama bozkurt işareti yaparak! Oysa onlar şimdi bozkurtlarla işbirliği içinde, siyasetin cilvesi! Böcek’in projelerini İnşaat Mühendisleri Odası’ndan öğretim görevlisi Cem Oğuz’un başında olduğu büyük bir ekip hazırlamış, Çılgın projeler yerine Antalya’nın sorunlarını çözecek, halka dokunacak çözümler üretilmiş. İstihdam yaratacak ve hayatı ucuzlatacak projelerin içinde en çok Halk Mama’yı beğendim. Mama çok pahalı. Antalya’da meyva bol. Bu meyvalardan mama yapıp ucuza satmak iyi fikir. Halk Süt ve Korkuteli’nde Halk Yem de öyle. Tüm ilçelerde ekonomik kreş, öğrencilere tarım ve turizmde istihdam sağlayacak ek zamanlı projeleri de ilgi görecektir.

Ulusal Yarışma geri gelecek

Muhittin Böcek, bu yıl 56.’sı yapılacak Altın Portakal Film Festivali’ne Ulusal Yarışmayı geri getirerek ve gala gecesini stadyumda halka açarak popülerleştiriyor. Benim daha çok hoşuma giden projesi ise Şirince’deki Matematik Köyü’nden esinlenen Bilim Koyu ile Uluslararası Antalya Çağdaş Sanat Bienali. Antalya, 12 ay turist çekebilecek bir doğaya, iklime sahip. Neden bir Barselona, Venedik olmasın?

Kadınlar yine azınlıkta kaldı!

Antalya’nın bu çalışmamda keşfettiğim bir kurumu, Kent Konseyi oldu. Türkiye’de ilk kez Antalya’da kurulan ve belediyelerden ve devletten bağımsız kimliğini koruyan tek kurum olan Konsey’in kentin yerel ve merkezi yöneticilerin dışında sivil toplum örgütlerinden oluşan çok ilginç bir yapısı var. Hepsi gönüllü çalışıyor ve başkanı seçimle geliyor. Başkan Semanur Kurt, seçim öncesi, çalışma gruplarının adaylara sunulmak üzere hazırladığı öncelikler çalışmalarını anlattı. Elbette çevre ve doğal kaynakların korunması ve altyapı sorunları konusunda ısrarcılar.

Turizm kenti Antalya’da her şey dahil sistemin yeniden değerlendirilmesini, kent merkezi, tarihi mekânlar ve ören yerlerinin cazibe merkezi haline gelmesini istiyorlar. Gerçekten de Antalyalı turisti görmüyor bile! Turist, havaalanı, otel arasında geliyor ve gidiyor. Antalya caddelerinde ise kiralık ve satılık tabelaları giderek daha çok göze çarpıyor, ekonomik kriz bu zengin kentte bile hissediliyor. Çünkü kentin yaşayan insanları, emekliler, ücretlilerden oluşuyor. Tarımda yaşanan kriz ise büyük bir tehlikeyi beraberinde getiriyor, tarım arazilerinin imara açılması konusunda büyük bir baskı var. Çifçiler böylece arazilerini satıp çalışmadan kira geliriyle yaşayacak. Oysa geçmişte bu yolla büyük paralar batırılmış, hepsi sonra beş parasız kalmış, sattıkları evlere uzaktan bakmış.

Kentin sanayi ve iş dünyasının temsilcileriyle de bir akşam beraber olduk. Başkanı oldukları kurumların adına konuşmak istemediler ama çok değerli görüşlerini paylaştılar. Bekir Özsoy ve arkadaşları, her iki adayı da artıları eksileriyle değerlendirirken Millet İttifakı’nı projelerin geç açıklanması ve tanıtım konusunda yetersiz buluyorlar. Konuştuğum hemen herkesin ortak eleştirisi, kadın adayların azlığı. Olanların da seçilemeyecek yerlerden aday gösterilmiş olması. Neredeyse tamamı CHP’li olan Muratpaşa Belediyesi’ne Cumhur İttifakı’nın adayının Meclis kürsüsünde CHP’li Şafak Pavey’e saldıran AKP’li kadın milletvekili Gökçen Özdoğan Enç olması da başka bir ilginç detay olsa gerek! Son bir söz ise sürpriz ilçelerden. 1958 yılında ilçe olmuş ama CHP’den hiç belediye başkanı çıkarmamış.

YARIN:

KOCAELİ - ŞÜKRAN SONER
DENİZLİ - M. KEMAL ERDEMOL