Anneye ikinci darbe: Savcılığı anlamak çok güç
Pamir’in annesine istenen 6 yıl hapis cezasına kadın örgütleri tepki gösterdi.
Özlem Güvemliİstanbul’da Zekeriyaköy’de kaybolduktan sonra komşu evin havuzunda ölü bulunan 3.5 yaşındaki Pamir Dikdik’in hayatını kaybetmesine ilişkin hazırlanan iddianamede “korumaya muhtaç olan oğlu için gerekli dikkat ve özeni göstermediği” gerekçesiyle tüm sorumluluğun annenin üzerine yıkılması kadın örgütlerinin tepkisine neden oldu.
Feminist avukat Hülya Gülbahar, kadına annelik nedeniyle cinsiyetçi bir rol yüklendiğini ancak yasada buna olanak sağlayan bir düzenleme bulunmadığını vurguladı. Gülbahar “Türkiye’deki hukuk mevzuatında ‘kadın 24 saat çocuğun bakımından güvenliğinden sorumludur’ diye düzenleme yok. Savcılığın anneye yönelik cezalandırma istemini nereye dayandırdığını hukuken anlamak çok güç” dedi.
Yasal zemini yok
Anne Süverce Dikdik hakkında “Taksirle ölüme sebebiyet verme” suçundan 6 yıla kadar hapis istemi ile hazırlanan iddianame onay için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunuldu. İddianame kabul edilirse 3.5 yaşındaki çocuğunu kaybeden anne ikinci bir darbe daha alacak. Baba hakkında takipsizlik kararı verilirken anneye hapis istemi ile dava açılmasının yasal bir zemini de bulunmuyor.
Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ) sözcüsü avukat Hülya Gülbahar, anayasanın 41. maddesine göre ailenin eşler arasında eşitlik ilkesine dayandığını belirterek Medeni Yasa’da 2002’de yapılan değişiklikle de aile reisliği ibaresinin kaldırıldığını, ev işi-çocuk bakımı gibi işlerin eşler tarafından eşit yapılmasını öngören düzenlemelerin getirildiğini vurguladı. Uluslararası sözleşmelerin doğrudan aile içi eşitlik ilkesine dayalı olduğunu ifade eden Gülbahar “Bir ihmal ya da öngörüsüzlük varsa bunun hukuki bir yaptırımı olacaksa eşlerin birlikte sorumlu tutulması gerekir” diye konuştu.
Karabulut örneği var
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Türkiye Temsilcisi Gülsüm Kav da savcının talebinin modern hukuktan uzak olduğunu vurgulayarak “Geleneksel argumanlar bu şekilde sürekli yeniden üretiliyor” dedi.
Hukukta uygulamada yapılan anne-baba ayrımını Münevver Karabulut cinayetini örnek göstererek anlatan Kav, şunları söyledi: “Cem Garipoğlu’nun babasına oğluna yardım yataklık yapmasına ve o sürecin içinde daha aktif olmasına karşın ‘babalık içgüdüsü’ kavramı kullanılarak ceza indirimi yapılmıştı. Anne de yardım yataklık yapmıştı ama baba kadar aktif olmadığı halde daha ağır ceza almış, hiçbir indirim uygulanmamıştı. Hukukta annelik-babalık diye bir ayrım yok oysa.”