Ankara'ya çok para taşıdım
Meclis Komisyonu’na bilgi veren Sarraf’ın kuryesi Sadık, havaalanı polisinin para dolu çantayı sorgusuz sualsiz iade ettiğini açıkladı.
Emine Kaplan/CumhuriyetAlt Komisyon’un İstanbul’da tanık olarak çağırdığı Rıza Sarraf ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler’in yanı sıra Sarraf’ın kuryesi Murat Öziş, Sarraf’ın ortağı Abdullah Happani ile Rüçhan Bayar, Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Sarraf’ın kuryesi Muhammed Sadık, işadamı Ali Ağaoğlu, eski Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Aydınlar, Sarraf’ın uçağındaki hostes Zeynep Körükçü, komisyona şu bilgileri verdi:
Muhammed Sadık: (28 Ağustos 2013 tarihinde Vakko’dan pantolon ya da kravat alarak Sarıyer’deki Hill Park Sitesi’ne teslim ettiği iddiası) Rıza Sarraf benim patronum olur. Ben her gün birçok yere görevli olarak gider gelirim. Müşterilere para getirip götürme işini yaparım. Bana şuraya şu adrese gidilecek şu para verilecek veya şu paket verilecek ya da şu emanet verilecek derler, ben de alır götürürüm. Götürdüğüm emanetleri bazen kendim alırım, bazen de içinde ne olduğunu görürüm, bazen de görmem, bilemem. Bahsedilen adrese yanılmıyorsam Ramazan Bayramı münasebetiyle gittim. Bayram olduğu için yanılmıyorsam bayram çikolatası götürmüştüm. İstinye’deki siteye girdiğim zaman güvenlik görevlileri ile karşılaştım. Şu numaraya gideceğim diye bir numara belirttim. Hatta bir de kadın ismi vardı. Güvenlik görevlileri o kadına haber verdiler. Bahsedilen kadın çıktı geldi. Paketi ona verdim. Verdiğim paket bir poşetti ama naylon mu karton mu şu anda hatırlamıyorum. Bayram olduğu için çikolata olacağını tahmin ediyorum. İçini açıp bakmadım. Paketi oraya kimin söylediğini hatırlamıyorum. Ancak ya Abdullah Bey (Happani) ya da Rıza Bey söyler.
(30 Ağustos 2013 tarihinde Murat Öziş ile birlikte Ankara’ya sırt çantası ile 2 milyon dolar, 2 milyon Avro ve 1.5 milyon Türk lirası götürerek Ankara Royal 10. katta Kaan Çağlayan’a teslim ettiği iddiası) Bahsedilen tarihlerde hatırladığım kadarıyla Ankara’ya bir para götürmemiz söylendi. Murat ile beraber yola çıktık. Havaalanında x-ray cihazından geçtikten sonra çantaları açtılar. Zaten biz içinde para olduğunu ve paranın da miktarını söyledik. Polisler çantayı kapatıp bize teslim etti.
‘Elden istiyorlar’
Uçağa binip Ankara’ya vardık. Ancak bu bahsettiğimiz parayı kime verdiğimizi hatırlamıyorum. Esasında bakan veya bakan oğlu olarak bilinen birisine biz para götürmedik. Ben bakanın oğlunu tanımadığım halde polisler bana emniyetin koridorunda bir resim gösterdiler ve bu adama para götürdüm diyerek imza atmamı istediler. Hatta bunun için zorladılar. Ama ben imza atmadım. 3 tane resim gösterdiler, 3 resmi de tanımıyorum.
Ben Ankara’ya çok defa para götürdüm. Hatta çok az olmakla birlikte oradan altın getirdiğimiz de olmuştur. Yabancı paraları yani dolar ve Avroyu çoğu zaman elden getirip götürüyorduk. Zira bankalar istenildiği zaman yabancı parayı zamanında temin etmiyorlar. Para transferi 5-6 gün sürüyor. O yüzden müşteriler elden istiyorlar. Bu şekilde turistlere dahi elden para gönderiyoruz. Hatta öğrencilere de para veriyoruz. Çünkü İran’a ambargo konulduğu için bankalar aracılığıyla İran’dan gelen turistlere ve öğrencilere para çıkaramıyorlar. Para transferi yasak, onun için biz elden veriyoruz.
'Belge'de ayrı düştüler
Sadık, Ankara’ya götürdüğü para dolu çantanın sorgusuz sualsiz polislerce geri verildiğini belirtirken Sarraf ise, savcılık ifadesinde “O paralar mutlaka yaptığımız bir ticaret ile ilgili olarak götürülmüştür. Çalışanlar belgeleri görevlilere göstererek havaalanından geçmişlerdir” dedi.