Anayasal değişikliğin yüksek yargı boyutu

Yüksek yargıda 2010 yılında, özellikle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısının değiştirilmesine ilişkin Anayasal düzenleme, Yargıtay, Danıştay, HSYK ve siyaset arasında günlük tartışmalar yaşandı.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, akşam saatlerinde bu gelişmeleri değerlendirmek üzere ilgili bakanlarla bir araya geldi.

Bu toplantının bitiminde bu kez kameraların karşısına Adalet Bakanı Sadullah Ergin çıktı. Ergin, saat 21.00'de basın toplantısı düzenleyerek, HSYK'nın Erzincan özel yetkili Cumhuriyet Savcılarının yetkilerini kaldırma kararıyla, ''Yetki gaspı yapmak suretiyle yargı sistemini kaosa sürükleyecek bir tutum sergilediğini'' belirtti, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun açıklamasının ''ihsası rey'' olduğunu, Danıştay Başkanı Mustafa Birden'in açıklamasının da ''yanlışlara katkı'' sağladığını söyledi. Bakan Ergin, ''Yargı reformunun acilen hayata geçirilmesi zorunluluğu bir kez daha ortaya çıkmıştır'' dedi.

Bunun ardından 22 Mart'ta AKP'nin anayasa değişikliği teklifi taslağı, Cemil Çiçek, Sadullah Ergin ve Bekir Bozdağ tarafından muhalefet partilerine verildi. Taslak metin içinde özellikle HSYK'nın yapısının değiştirilmesine ilişkin maddeler yeni tartışmalara yol açtı.

Yargıtay ve Danıştay Başkanlar Kurulu, gelişmeleri değerlendirmek üzere toplandı. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun, Anayasa değişiklik paketindeki yargıya ilişkin düzenlemeleri değerlendirmek üzere yaptığı toplantının ardından, ''Yapılmak istenen yargıyı kuşatmanın da ötesinde ele geçirmekle eş anlamlıdır'' açıklaması yapıldı.

Danıştay Başkanı Mustafa Birden de Danıştay Başkanlar Kurulu toplantısının ardından ''Bu kadar yargının bağımsızlığını her an tehlikeye düşürecek veya taraflı bir yargı oluşmasına neden olabilecek görüntülerden kaçınmamız lazım. HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin siyasi iktidarın beklentilerine cevap verecek bir yapıya dönüştürülmesi yargı reformu olarak kabul edilemez'' dedi.

Bu süreçte, 9 Nisan'da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'dan, ''Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ye siyasetin egemen olduğu kişilerin getirilmesini kolaylaştıran, bu kurumların siyasallaşmasını sağlayan bir düzenleme olacaktır'' eleştirisi geldi. ''Türkiye'deki tüm savcılar davalarını kendileri açar, bu nedenle bir dava açılmasının bir kişinin iki dudağı arasında olması sözü yerinde değildir'' diyen Yalçınkaya, ayrıca ''Laiklik anayasal bir ilkedir, Anayasa Mahkemesince bu ilke korunmalıdır'' ifadesini kullandı.

Yüksek yargıdan eleştirilere rağmen...

Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yeniden yapılandırılması, 12 Eylül dönemi yöneticilerine yargı yolunu kapatan Geçici 15. maddenin kaldırılması, Yüksek Askeri Şura kararlarına yargı yolunu açılması gibi düzenlemeleri içeren 5982 sayılı ''Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'' 13 Mayıs'ta Resmi Gazete'de yayımlandı.

Yüksek Seçim Kurulu, 8 Mart'a yürürlüğe giren ''Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'' gereğince Anayasa değişikliklerinin halk oylamasına sunulma süresi 120 günden 60 güne indirilmesi düzenlemesinin bu halk oylamasında uygulanamayacağına karar verdi. Bu hesaba göre, Anayasa değişikliğine ilişkin yapılacak halk oylaması tarihi 12 Eylül 2010 olarak belirlendi.
CHP, Kanun Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonraki gün Anayasa değişikliğinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.

Kararını 7 Temmuz'da veren Yüksek Mahkeme, ''Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun''un Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ya üye seçimiyle ilgili bazı ifadeleri iptal etti.
 

Halk "evet" dedi

Anayasa değişikliği konusunda CHP ve MHP ''hayır'' kampanyası yürüttü, BDP'nin yaklaşımı ise ''boykot'' şeklindeydi. Anayasa değişikliği 12 Eylül'de halkoyuna sunuldu ve yüzde 57.88 ''Evet'' oyuyla kabul edildi. ''Hayır'' oylarının oranı ise yüzde 42.12'de kaldı. Kılıçdaroğlu, İstanbul'daki ''sandık seçmen listesinde kaydının'' bulunmaması nedeniyle oy kullanamadı.

Bu sürecin ardından Anayasa değişikliğiyle yapısı değiştirilen HSYK'nın mevcut Başkanvekili Kadir Özbek, 11 Ekim 2010'da, Kurul'un 17 Ağustos 2010 tarihinden beri fiilen çalıştırılmadığını savunarak, kendisiyle birlikte Suna Türkoğlu, Musa Tekin, Orhan Cem Erbük, Fatma Anıl Genç, Hatice Ceyda Kerman ve Ayşe Albayrak Doğan'ın görevlerinden ayrıldığını açıkladı.
 

İlk uygulama TBMM'den

Anayasa değişikliğinin ardından, 6 Ekim'de TBMM Genel Kurulunda, Sayıştay kontenjanına düşen Anayasa Mahkemesi üyeliği için seçim yapıldı. İlk turda sonuç alınamadı; 2. turda en yüksek oyu alan aday dışındaki iki kişiye 1'er oy çıkınca tartışma yaşandı. Yeniden yapılan 2. tur oylamada Anayasa Mahkemesi üyeliğine Hicabi Dursun seçildi. Böylece, Anayasa değişikliğinin ardından ilk uygulama TBMM'de hayata geçirildi. Genel Kurul, 13 Ekim'de de baro başkanlarının avukatlar arasından gösterdiği adaylardan Celal Mümtaz Akıncı'yı Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçti.

Anayasa değişikliği uyarınca, HSYK üyeliği için de 17 Ekim'de birinci sınıf hakim ve savcılar arasından, 19 Ekim'de de Türkiye Adalet Akademisi ile Danıştay kontenjanı için seçim yapıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 22 Ekim'de yaptığı atamalarla HSYK'nın yeni üye yapısı tamamlandı.

HSYK'nin yeni yapısı çerçevesinde Kurul'un yeni üyelerinin seçimi de yapıldı. Birinci sınıf hakim ve savcılar arasından HSYK üyeliği için yapılan seçimde ''Adalet Bakanlığının hazırladığı listenin kazandığı'' savunuldu. HSYK yeni yapısıyla yaptığı toplantıda, tutuklanmasının ardından Yargıtay'da yargılanan ve beraat eden Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'i Adana Cumhuriyet Savcılığına atadı.