Anayasa Mahkemesi’nden ‘masumiyet karinesi’ kararı

Anayasa Mahkemesi (AYM), suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmayan kişinin, yargılama konu eylemleri işlediği ve suçlu olduğu inancının göreve iade davasında gerekçe olarak gösterilmesinin masumiyet karinesinin ihlali olduğuna karar verdi.

CHA


S.A, imam olarak görev yaptığı sırada hakkında yapılan bir ihbar üzerine görevine son verildi ve aynı zamanda ‘Hizbullah terör örgütünün sair efradı olmak’ suçundan aleyhinde kamu davası açıldı.

S.A’nın görevine son verilmesi işlemine karşı açtığı dava Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi tarafından reddedildi ve Danıştay 12. Dairesi tarafından onandı.

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, S.A hakkında açılan davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verdi. Görevine dönmek isteyen S.A, Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvurdu ancak başvurusu reddedildi.

S.A’nın Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aldığı karara ilişkin Ankara 4. İdare Mahkemesi’ne yaptığı başvuru da reddedildi. Danıştay 12. Dairesi, Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin verdiği kararı onadı. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri süren S.A, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.

AYM’nın gerekçeli kararında şu ifadeler yer aldı:

Zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilen ceza davasına ilişkin iddiası karşılanırken kullanılan ‘suçun varlığının ortadan kalkmadığı’ ifadesiyle başvurucunun ceza davasına konu suçu işlediği izlenimi verişmiştir. Başvuruya konu kararın gerekçesinde yer aşan söz konusu ifade ile mahkeme kararıyla sabit olmayan ve zamanaşımı nedeniyle hakkında açılan ceza davası ortadan kaldırılan başvurucunun suçlu olduğu inancının yansıtıldığı görülmektedir.

İlk derece mahkemesi göreve yeniden atama işleminin hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşırken başvurucunun durumunu ceza yargılamasından ayrı olarak değerlendirdikten sonra başvurucunun yargılandığı fiili işlediği kabulünü kararına ek gerekçe yapmıştır. Gerekçede kullanılan ‘suçun varlığının ortadan kalkmadığı’ ifadesinin başvurucunun masumiyet karinesine saygı ilkesi ile bağdaştığı söylenemez.

Suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmayan başvurucunun yargılama konu eylemleri işlediği ve suçlu olduğu inancının karara yansıtıldığı anlaşıldığından başvurucunun anayasanın 38. Maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”

Başvurucunun anayasanın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar veren AYM, yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin Ankara 4. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmetti.