Anason kokulu şarkılar...
Yazarın “kişisel bir müzik ansiklopedisi” olarak tanımladığı kitap, 10 bin baskısıyla raflardaki yerini aldı.
Orhun AtmışBir rakı sofrasında “Kimseye Etmem Şikâyet” dinlerken şarkının arkasındaki hikâyeyi hiç düşündünüz mü? Kimin, neden yazdığını... Cemal Safi’nin yazdığı, Zekai Tunca’nın besteledği “Seni Görmem İmkânsız Rüyalarım Olmasa” şarkısını da hiç duymamış olan yoktur. Peki ya şarkının çıkış noktası? İşte müzik yazarı Murat Meriç, “Hayat Dudaklarda Mey” isimli son kitabında “çilingir sofraları”nda aşina olunan şarkıların bilinmeyen hikâyelerini anlatıyor. Kitap, Anason İşleri etiketiyle ekim ayında okuyucuyla buluştu. Sadece alaturka değil, halk müziği, rock, arabesk, pop türlerinde toplam 213 şarkı ve türkü var. Okurken insanı heyecanlandıran, hayrete düşüren, anason kokusunu duyumsatan ve doğal olarak “çilingir sofrası”nda olmayı hayal ettiren 2 ciltlik dolu dolu bir kitap. Murat Meriç’le “Hayat Dudaklarda Mey”i ve müzik tarihini konuştuk. Şarkıların hikâyelerini araştırırken beklemediği ve ilginç bilgilerle karşılaşmış yazar. “En başta ‘Alaturka’ bölümü çok şaşırttı beni. Oradaki şarkıların bir kısmının hikâyesini biliyordum ama bir kısmını bilmiyor, merak ediyordum. Listemde olmayan, ama hikâyesini öğrendiğim için listeye giren şarkılar var. Mesela ‘Kimseye Etmem Şikayet’. İnanılmaz bir hikâye: Bugün hâlâ tartışılan konuların o dönemde bir şarkıya güfte olması ilginç. ‘Biz Çamlıca’nın Üç Gülüyüz’ şarkısındaki üç gülün hikâyesi de öyle; biz onları eğlenceli, ‘hoppa’ insanlar olarak biliyoruz belki. Ama aslında Kurtuluş Savaşı sırasında askerlere yardım eden insanlarmış. Beni en çok şaşırtan hikâyelerden birisi ‘Seni Görmem İmkânsız, Rüyalarım Olmasa’. Cemal Safi’nin çocukluğundan gelen bir hikâyeymiş ve öldürülen bir ceylanın gözleri üzerinden yazmış o şarkıyı. Benim aklıma bambaşka bir şey gelirdi bu şarkıyı dinlerken...”
Kitapta bahsedilen dönemler ve türler arasında da en çok 1960’ları sevdiğini dile getiriyor Meriç. Nedenini de şöyle anlatıyor: “Çünkü alaturkanın da, popun da bir şekilde yolunu bulmaya çalıştığı bir dönem. Başka türlü bir şey var. Erkin Koray’ın ‘Uzayda bir elektrik hasıl oldu’ dediği numara. Çünkü dünyanın her yerinde birçok şey ortaya çıkıyor ve Türkiye’de de yankısını buluyor. Sonrasında olan her şey 60’larda yapılanların üzerine kuruluyor. Pop da öyle, arabesk de, alaturkanın değişimi de öyle. Yaşamayı isteyebileceğim tek dönem o olabilirdi.”
AKP DÖNEMİNİ EN İYİ ANLATAN ŞARKI
Peki, geriye dönüp baksak AKP dönemini en iyi hangi şarkı özetlerdi? Adamlar’dan “Utanmazsam Unutmam” şarkısının adını veriyor Meriç. Şöyle devam ediyor: “O kadar iyi anlatıyor ki bu dönemi (Ömrümüzün en güzel yıllarına / Patlayanın ne evinde bir ayna var / Ne içinde bir yürek / Gençliği haybeye yenmiş / Yorgun ve yalnız nesil / Birbirini buldukça düşmedi, düşmeyecek). En sonunda da laf vicdana geliyor. Onun yanına koyacağım bir başka şarkı, Yüzyüzeyken Konuşuruz’un ‘Canavar’ı. Çünkü o anda Türkiye’de ne varsa onu koyuyor ortaya ve Sur’dan Suruç’tan bahsediyor.”
Kitapta ayrıca 51 tane illüstrasyon var. Her biri doğrudan kitap için yapılmış çizimler. Meriç, “Bu kitap onlarsız olsaydı eksik olacaktı” diyor.
YÜREK... EL GİBİ... KALBİMİ KIRA KIRA...
213 şarkı içerisinden en sevdiği 5 şarkı da şunlar: “Tülay German’ın ‘Doğrul Koçum Doğrul’unu kesinlikle alırım. Duman’ın ‘Yürek’i. TOP 5’e mutlaka girer. Sezen Aksu’nun ‘El Gibi’si. Şükran Ay’ın sesinden olmak koşuluyla ve ‘Vesikalı Yarim’ filmi dolayısıyla ‘Kalbimi Kıra Kıra’ dördüncü şarkı olarak girsin. Beşinci şarkı da ‘Gündüzüm Seninle, Gecem Seninle’ bence.”
‘BATI MÜZİĞİNİ OSMANLI GETİRDİ’
Kitap aslında Osmanlı’da padişahların Batı müziğine olan hayranlığı ve ilgisiyle başlıyor. Meriç: “Batı müziği sanıldığı gibi Cumhuriyet ile girmedi bu ülkeye. Bunun başını 2. Mahmut, 3. Selim’in Batılılaşma hareketlerinin bir devamı olarak çekti. Daha da geride Kanuni Sultan Süleyman’ın opera getirtip sarayda izlediğini biliyoruz. Vals, Abdülmecid döneminde giriyor ülkeye. Batı klasik müziği tamamen saraydan gelen bir gelenek. Saray, Batı müziğini çok seviyordu. Hiç öyle alaturka falan dinlenmiyordu.”