"Ananızı da alın sandığa gidin"

Niğde'de yurttaşlara seslenen Deniz Baykal konuşmasında işsizlik rakamları ve Deniz Feneri e.V yolsuzluğu üzerinde durdu. Baykal, yurttaşların 29 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerde mutlaka oy kullanmasını isteyerek, ''Çoluğunuzu, çocuğunuzu, eşinizi, babanızı ve bilhassa da ananızı alın ve sandığa öyle gidin'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal partisince Niğde Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, meydanda toplanan yurttaşlara, ''Nasılsınız? Halinizden memnun musunuz? Borçlarınızı ödeyebiliyor musunuz? Çiftçinin hali nice?'' diye sordu.
Yurttaşların, ''Halimiz kötü'' demesi üzerine Baykal, Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ı kast ederek, ''Sanma ki Türkiye sahipsiz, sanma ki Niğde sahipsiz'' dedi.

Deniz Baykal, Niğde'de patates ve elma üretiminin yaygın olduğunu hatırlatarak, ''Çiftçi olarak patates ve elma sizlerin yüzünü güldürmüyorsa, bunun sonucu nedir? Çiftçi borcunu ödeyemez hale gelmiştir. Fabrikalar çalışamaz hale gelmiş, işçi çıkarmaları yaşanmaktadır'' dedi.
 

''Bu şartlar altında tarım kalkınır mı?"

Türk ekonomisinin iyiye gitmediğini, her kesimden halkın sıkıntı yaşadığını kaydeden Baykal, ''Bu şartlar altında tarım kalkınır mı? Tarım kalkınmazsa, Türkiye kalkınır mı?'' diye sordu.

Tarımda girdi maliyetlerinin çok arttığını, buna karşılık çiftçinin ürününü değerinden satamadığını belirten Deniz Baykal, şöyle konuştu: ''Çiftçinin tarlasını sulamak için kullandığı su ve elektrik zamlı. Çiftçi bunun altından kalkamıyor. Elektrik borcunu ödeyemeyen çiftçiye haciz geliyor. Sanayide kullanılan elektrik, tarla sulamada kullanılan elektrikten daha ucuz. Yani Hükümet, sanayiciyi elektrik parasını az alarak destekliyor. Çiftçiye bu destek yok. Çiftçinin borcu 158 milyon TL olmuş. Çiftçi haciz belasından kan ağlıyor, kan.''
 

''Kredi kartı borcu, vatandaşı boğuyor"

Başbakan Erdoğan'ın ''Kredi kartı borçluları samimi ve dürüst değil'' dediğini anımsatan Baykal, ''Halk ıstırap içinde kıvranıyor. Kredi kartını ihtiyacı için kullanmış, ama ödeyecek gücü yok. Sen bu insanlara nasıl dürüst değiller, samimi değiller dersin. Bu insanlar senin ülkenin insanları'' dedi.

Esnafın, çiftçinin, bordrolu çalışan işçi ve memurun hazırdaki birikimlerini harcadığını, buna rağmen takatinin kalmadığını öne süren CHP lideri Baykal, şöyle devam etti:
''Gençler üniversitelerde okuyor, mezun oluyor, ama iş bulamıyor. Bu gençler, baba evinde oturuyor ve babasının, anasının eline bakıyor. Bir baba, okula giden çocuğuna 2 lira veremiyor. İnsanlar borç yükü altında eziliyor. Türkiye'de icra daireleri hızla büyüyor. Buralarda biriken haciz dosyaları dağlar kadar olmuş. Türkiye'de on binlerce insan haciz kıskacında. Çocuğuna 2 lirayı veremeyen babanın ıstırabını bilir misin? Ama senin çocuklarını, eşin, dostun yurt dışında okutuyor. Oh ne ala.''
 

''İşsizlik patladı"

Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı işsizlik rakamlarına da değinen Baykal, ''Açıklanınca görüldü ki Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük rakamlarına ulaşılmış. Ama bu rakamlar da gerçeği yansıtmıyor. Vatandaşların yaşadığı gerçek işsizlik oranı, yüzde 20'dir. Yani işsizlik patladı'' diye konuştu.

Deniz Baykal, Türkiye'nin önüne 3 hedef koyduklarını, bunların, insan, iş ve aş olduğunu vurguladı. Devletten önce insanın geldiğini ve CHP olarak ''Önce İnsan'' dediklerini kaydeden Baykal, şunları söyledi: ''Devletten önce insan gelir. Her zaman ve her yerde önce insan. Türkiye'de herkes eşit. Hepimiz biriz, kardeşiz ve beraberiz. Yani bu Anadolu kültürüdür. İnsanımız senden buzdolabı, kanepe istemiyor. Başbakan'ın otobüsünden dağıtılan oyuncağı istemiyor. İş istiyor, iş.''
 

Emeğe saygı isteği

Mehmet Atay adlı vatandaşa bankanın gönderdiği ödeme tebligatını kalabalığa gösteren Baykal, ''Emeğe saygı gösteren devlet olunmalı. Bu çiftçi kardeşimiz bankaya borçlanmış, ama ürününü satamadığı için borcunu ödeyememiş. Banka da buna bir tebligat göndermiş. Tebligatta diyor ki senin asıl borcun eski parayla 878 milyon. Temerrüt faizi 38 milyar 628 milyon. Toplam borcun 43 milyar 959 milyon. Böyle şey olur mu? Böyle emeğe saygı gösteren devlet olur mu?'' dedi.
 

''Müflis tüccar eski defterleri karıştırır"

İflas eden bir tüccarın eski alacak defterlerini karıştırdığına vurgu yapan Deniz Baykal, ''Başbakan da şimdi o iflas etmiş, müflis durumdaki tüccar gibi eski defterleri karıştırıyor. Eskiden bunlar böyle yapmış, şöyle yapmış, diyor. Sen bırak kardeşim eskiyi, şimdiye bak, şimdiye'' diye konuştu.

AKP döneminde yolsuzlukların arttığını iddia eden Baykal, eskiden ferdi olarak görülen yolsuzluk olaylarının şimdi mevzuatla, kanunla yapıldığını belirtti.

CHP lideri Baykal, ''Dernekler kuruyorlar, vakıflar kuruyorlar. Bunlar aracılığıyla vatandaşın dinini istismar edip, para topluyorlar ve bu paraları kendi menfaatleri için kullanıyorlar. Bunlar haşa, Allah'ı da, Kur'an-ı Kerim'i de aldatmaya çalışıyorlar'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın, Nasrettin Hoca'nın eşekten düşmesi fıkrasını anlattığını anımsatan Baykal, ''Sen eşeği, semeri bırak, tarlaya gel, sandığa gel'' diye konuştu.
 

''Vezir olmuşsun ama adam olamamışsın"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son zamanlarda kendisini hedef alan sözler sarf ettiğini de belirten Baykal, konuşmasına şöyle devam etti: ''Başbakan, Deniz Baykal'la yatıyor, Deniz Baykal'la kalkıyor. Başka işi gücü yok. Bir baba, bir gün oğluna (Sen adam olmazsın) demiş. O çocuk da okumuş ve vezir olmuş. Bir gün adamlarını göndermiş ve yaka paça babasını huzuruna aldırmış. (Bak baba, sen adam olmazsın demiştin, ama ben vezir oldum) demiş. Babası da yıllar önceki sözüne dayanarak, (Ben sana vezir olamazsın, demedim ki adam olamazsın demiştim. Görüyorum ki hala adam olamamışsın) cevabını vermiş. Yani bazıları 40 fırın ekmek de yeseler, adam olamazlar.''
 

''Ananızı da alın sandığa öyle gelin"

Deniz Baykal, 29 Martta yapılacak yerel seçimlere herkesin katılmasını ve oy kullanmasını da istedi. Seçimlerde AKP hükümetine yurttaşlardan gereken cevabı alacağını ifade eden Baykal, ''Çoluğunuzu, çocuğunuzu, eşinizi, babanızı ve bilhassa da ananızı alıp sandığa öyle gidin'' dedi.

Yüksek Seçim Kurulu'nun aldığı bir kararla nüfus cüzdanında kimlik numarası yazılı olmayan vatandaşların oy kullanamayacaklarını da hatırlatan Baykal, sözlerine şöyle devam etti: ''Siz tedbirinizi alın ve nüfus cüzdanlarınıza TC numaranızı yazdırın. Ancak bizler, Yüksek Seçim Kuruluna müracaat edeceğiz ve bu saçma kararını geri çekmesini isteyeceğiz. Bir insan yıllarca o nüfus kağıdıyla yaşamış, işlemlerini yapmış. Şimdi niye TC numarası istiyorsunuz? Böyle saçmalık olur mu?''

Miting sonunda Baykal, partisinin Niğde'deki belediye başkan adaylarını kürsüye çağırarak, yurttaşlardan destek istedi.

Bu arada, CHP Niğde Gençlik Kolları üyesi bir grup genç, Baykal'a, üzerinde ''Bu da bizim gemimiz. Sermayesi alın terimiz'' yazılı bir gemi maketi hediye etti. Bir partili de annesini kucaklayarak, ''Sayın Baykal, anamı da aldım, geldim'' dedi. Baykal da ''Başım üstünde yeriniz var'' karşılığını verdi.

 

"Bizimki yatırım yapmadı yan geldi yattı"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Yatırım yapmadı, yan geldi yattı bizimki. İhracat yerine ithalat yaptı, borç yaptı, caka sattı. Şimdi rüşvet dağıtarak peşini toparlamaya çalışıyor'' dedi.

Baykal, partisinin Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinginde, Kırıkkale'nin, Türkiye'nin kalkınma mücadelesinde özel yeri olan kentlerden biri olduğunu söyledi. Ancak yanlış ekonomik politikalar nedeniyle Türkiye genelinde olduğu gibi Kırıkkale'de de vatandaşın boynunun büküldüğünü söyleyen Baykal, yurttaşlardan bu yanlış uygulamaların hesabını sormalarını istedi. AKP iktidarının, 85 yıllık Cumhuriyet hükümetlerinin hiçbirinin yapmadığı kadar harcama yaptığını savunan Baykal, buna karşın hükümetin Türkiye'nin zenginleştiği iddiasında bulunduğunu kaydetti. Baykal, ''Yalnız borç yapmadılar, elde avuçta ne varsa sattılar. Bunlar geldikleri gibi gidecekler. Oylarını keseceksin gidecek'' dedi. Yurttaşın, mutfak masrafını karşılamak, çocuğunu okutmak, ameliyat parası bulmak gibi nedenlerle borçlandığını ifade eden Baykal, ''Peki senin damadının şirketi niye borçlandı, iktidara destek veren televizyon, gazete almak için borçlandı'' diye konuştu. Türkiye'nin, Cumhuriyet tarihinin en büyük işsizlik oranıyla karşı karşıya olduğunu belirten Baykal, böyle bir ortamda ekonominin iyi yönetildiğinden söz edilemeyeceğini kaydetti.

 

''Çalışanlardan alınan vergiler de düşürülmeli''

Ekonomik krizi önlemeye yönelik 7 öneride bulunduklarını, hükümetin önce bu önlemleri dikkate almadığını söyleyen Baykal, ''Aradan 10 gün geçti bu çareleri uygulamaya başladı'' dedi. Ekonominin çarklarının dönmesi için KDV ve ÖTV'nin düşürülmesi gerektiğini söylediklerini, bunun uygulamaya konulmasının ardından piyasanın bir ölçüde canlandığını belirten Baykal, çalışanlardan alınan verginin de düşürülmesi gerektiğini dile getirdi. Yatırımlarla Türkiye'nin kaynaklarının harekete geçirilmesinin önemine işaret eden Baykal, ''Yatırım yapmadı, yan geldi yattı bizimki. İhracat yerine ithalat yaptı, borç yaptı, caka sattı. Şimdi rüşvet dağıtarak peşini toparlamaya çalışıyor'' diye konuştu.

Tunceli'de yurttaşlara dağıtılan yardımlara değinen Baykal, bunların yoksullukla mücadele kapsamında değerlendirilemeyeceğini söyledi. Baykal, ''Yoksulluk sadece böyle mi engelleniyor? Yoksulluk bunları dağıtınca bitiyor mu? Yoksulluk sadece Tunceli'de mi? Gel bakalım Kırıkkale'ye, Kırıkkale'nin yoksuluna da dağıt bunlardan'' diye konuştu. Meydandaki yurttaşlara, ''Siz buraya nasıl geldiniz, yevmiyeyle mi geldiniz, kumanya mı dağıttılar, Vali yazı mı yazdı (Deniz Baykal geliyormuş, işinizi, gücünüzü bırakıp gidin) diye, öyle mi geldiniz'' diye soran Baykal, memurların otobüslerle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açılış yapacağı yerlere götürüldüklerini ifade etti. Baykal, ''Başbakan (meydana gel) diyor. İşte geldim, işte meydan'' dedi.

Konuşmasında ''Deniz Feneri'' soruşturmasına da değinen Baykal, şunları kaydetti:
''Aklınız alıyor mu bu Deniz Feneri olayını. Şeytanın aklına gelir mi? Eski yolsuzluklar artık solda sıfır. Lafı bile edilmez. Eskiden yolsuzluk bireysel olaydı. Şimdi teşkilatla yapıyorlar. Eskiden kanuna karşı yolsuzluk yapılırdı. Şimdi mevzuatla yolsuzluk yapıyorlar. Şimdi yolsuzluk yapanlar, haşa Allah'ı, kitabı aldatmak için yolsuzluk yapıyor. İnsanların yardım olsun diye verdiği paralarla şirket, televizyon kanalı kuruyorlar.'' Almanya'da görülen dava dosyasının Türkiye'ye geliş süresini de eleştiren Baykal, ''Dosyayı kaplumbağanın sırtına koysalar çoktan gelmişti'' dedi. CHP'nin, dosyayı ilgili makamlardan önce Türkiye'ye getirdiğini söyleyen Baykal, ''Başbakan (kırtasiyede kırmızı kaplı dosya çok) diyor. Şu pişkinliğe bakın, sen dosyanın kırmızı kabını bırak da içindeki belgelere bak. Orada ne var ne? Şimdi de tercüme ediyorlar. Şuna desene (benim gönlüm yok, kıyamıyorum) desene. İşte Deniz Feneri budur. Şöyle bir kaldır, silkele, içinde teşkilatlı, dini, imanı tanımayan bir büyük yolsuzluk görürsün ve bunun üzerine gidemeyen bir iktidar görürsün.''

 

 

"Sen kendi hesabını ver bugünü konuş"

Deniz Baykal, ''Bir müflis tüccar gibi İsmet Paşa döneminde ne olmuş, CHP ne yapmış? Ya bırak sen CHP'yi... Bak millet sana iktidar vermiş. 7 yıldır iktidarsın. Sen kendi hesabını ver, bugünü konuş'' dedi. TÜPRAŞ'ın satışında usulsüzlükler yaşandığını söyleyen Baykal, şöyle konuştu: ''Başbakan'ın ve Maliye Bakanı'nın özel tanıdığı birileri, herkese duyurulmayan özel, gizli tutulan bir özel ihaleyle bunu alıyor. Suç mahkemeyle tespit edilmiş. Şimdi ben bunu söylüyorum, Başbakan ne Ofer'i tanıdığından, ne Ofer'den başka kimseye haber verilmeden bu ihalenin yapılmasından ne mahkemenin iptal kararından bahsediyor. 'Deniz Baykal bir Musevi, Yahudi işadamına Türkiye'de bir TÜPRAŞ satışı yapıldı diye kıyamet koparıyor'. Olur mu böyle şey. Museviler de insan. Onlar da hak sahibi. Sen niye Museviliğe karşı çıkıyorsun?' diyor. Biz orada kanunsuzluktan, hukuksuzluktan şikayet ediyoruz. Museviliğe yönelik olarak yapılsa da şikayet ederiz, Müslümana yönelik olarak yapılsa da... Yanlış, kanunsuzluk var, haksızlık var, mahkemeyle kanıtlanmış bir yolsuzluk var. Ondan şikayet ediyoruz. Bu her alanda böyle.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisinin sözlerine çok sinirlendiğini, ''olur olmaz şeyler söylediğini'' ifade eden Baykal, şunları söyledi: ''Ben senin arkandan konuşmak istemem. Sen benim arkamdan konuşuyorsun, yakışmaz. Gel, ikimiz çıkalım televizyona, 70 milyonun önünde adam gibi konuşalım. Sen soracağın varsa sor, cevap vereyim. Ben de sana ne soracaksam sorayım, sen de bir cevap ver. Şimdi dosyalar birikti, onun için gelmiyor. Hesap vermekten kaçan bir başbakan olur mu? Kendine güveniyorsan çık karşıma, söyle. Onun cevabının olmaması ne demek? Millet gerçekleri görmesin demek. Millet, gerçekleri görmesin diye dokunulmazlık zırhına saklanıyor. Demokrasilerde iktidarlar yanlış yapar da yanlış yapınca millet sandıkta hesap sorar. Şimdi sandık geliyor. Sandıkta bu hesabı millet sormazsa, bunlar çıkar derler ki 'Bunların hepsi bizim hakkımızmış'. Aman gereğini mutlaka yapın.''

Baykal, Başbakan Erdoğan'ın seçim gezileri sırasında çocuklara oyuncak dağıtmasını da eleştirerek, ''Oyuncak dağıtıyor, arkasından koşsunlar diye. Sen çocuklara oyuncak dağıtacağına babalarına iş ver, senin görevin budur'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın gezileri sırasında iktidarın politikalarını eleştiren kişilerin engellenmeye çalışıldığını belirten Baykal, bu tepkilerin yurttaşın yüreğinden geldiğini, hiçbir yönlendirme olmadığını, bunun için mutlaka dikkate alınması gerektiğini söyledi. Baykal, vatandaşı tehdit ederek tepkilerin önlenemeyeceğini ifade ederek, ''Sen kim oluyorsun? Seni oraya millet getirdi, yarın inşallah seni oradan millet indirecek. Sen ne hakla milleti tehdit ediyorsun?'' diye konuştu.
 

''Müflis tüccar''

Baykal, Başbakan Erdoğan'ın Cumhuriyetin ilk yılları ve İsmet İnönü dönemini eleştirdiğini anımsatarak, şöyle devam etti: ''İsmet Paşa'dan ne istiyorsun? Adam haysiyetli, dürüst adam. Bu memleketi düşmandan kurtarmışlar. Gelmişler, vatanı kurmuşlar. İsmet Paşa'ya bir insan niye dil uzatır? Efendim, 'Nüfus cüzdanının arkasında ekmek karnesi verildi diye damga varmış'. Ne zaman? 85 yıl önce. Yani anasının karnında yokken Başbakan, Türkiye devleti kurulurken, 2. Dünya Savaşı acıları yaşanırken, millet sıkıntı çekmiş, ıstırap çekmiş. Doğrudur. Tek parti dönemi doğrudur. Bu ortam içinde namuslu, dürüst çalışmışlar. Millet de acı çekmiş, onlar da. O günlerden çıkıp, bu günlere gelmişiz. 'Allah'a şükür, Allah razı olsun, nur içinde yatın' demek varken, dönüp dönüp bunlara sataşmak hangi ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Müflis tüccar vardır, iflas etmiştir, düşünür nereden gelecek, alacak var diye. Düşünür işin içinden çıkamaz. Sonra getirir eski defterleri, o defterlerden bir alacak var mı diye karıştırır ya. Bizimki de o hale düştü. Bir müflis tüccar gibi İsmet Paşa döneminde ne olmuş, CHP ne yapmış? Ya bırak sen CHP'yi... Bak millet sana iktidar vermiş. 7 yıldır iktidarsın. Sen kendi hesabını ver. Bugünü konuş. 'Deniz Baykal, İsmet İnönü' diyor. Gözü kesse bir adım daha gidecek, ama gidemiyor, 'Atatürk' diyemiyor. İsmet Paşa'da frene basıyor.'' Bu tablo karşısında yurttaşın gerekeni yapmasını isteyen Baykal, oyun namus olduğunu ifade ederek, ''Bu kürü gürültüye pabuç bırakmayın. Vicdanınız, beyniniz ne yaşıyor onu tartın. Gereğini yapın'' dedi. Yurttaşların 29 Mart'ta mutlaka sandık başına gitmelerini isteyen Baykal, ''Sandığa gidin, çoluğunuzu, çocuğunuzu, ananızı, babanızı yanınıza alın, cümbür cemaat sandığa gidin. Aman ananızı sakın unutmayın. Çünkü ananızı merak edenler var. Herkese güzel bir ders verin. Görsünler, el mi yaman bey mi yaman. 'O beni ırgalamaz, bu beni ırgalamaz'. 29 Mart'ta gösterin. Irgalar mı ırgalamaz mı?'' diye konuştu.

 

Notlar

CHP Genel Başkanı Baykal Kırıkkale mitingine gelmeden öncesinde platforma çıkan dört yaşındaki Eren Özkılıç, İstiklal Marşı'nın ilk iki kıtasını ezbere okudu. Mitingde, bazı kişilerin Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek'in posterlerini taşıdıkları dikkati çekti. Bir yurttaş da Baykal'ın konuşması sırasında 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün portresini taşıdı. Baykal, konuşmasının ardından partisinin belediye başkan adaylarını tanıttı.