American Ultra: Çağdaş bir 'kanlı sinema' örneği

“American Ultra”, bence kendi türünde bir kült film olmaya aday gösterilebilir şimdiden.

Sungu Çapan

Sevgilisi Phoebe (Kristen Stewart) havaalanında onu beklerken panik atak krizi geçirmekteki (eski CIA çalışanı olduğunu sonradan öğreneceğimiz) Mike’ın (Jesse Eisenberg) Hawai uçağını kaçırmalarıyla başlayan “American Ultra”, baştan belirtmek gerekirse çiğnene çiğnene sakız haline getirilmiş bir gençlik öyküsünü, filmin adı gibi gittikçe aşırı bir hal alan, şiddet-vahşet sosuyla anlatarak sözümona özgün kılınmış, dehşetengiz, akla ziyan ve mide bulandıran (hatta eskilerin deyişiyle tahammül fersa) bir ajan filmi.

24 saat açık küçük bir kent marketinde kasiyerlik yapan, CIA geçmişini unutmuş, sürekli ot içen ve aldığı evlilik alyansını sevgilisine bir türlü veremeyen Mike nedense ortadan kaldırılmak üzere bir örgüt yetkilisinin hedefinde.

 

Şiddet dolu sahneler

Bir başka kadın yetkilinin de kol kanat gerdiği Mike, boş vakitlerinde de kahramanı maymun olan fantastik bir çizgi roman taslağı çiziktiriyor ve havai fişeklerle filan gözükara saldırdığı CIA’cılara kök söktüren yenilmez bir savaşçıya dönüşüyor giderek.

Sarsak Mike’la onu hep kollayan, savunan, anaç sevgilisinin akıllara seza serüvenlerini, şiddetin dalağını yaran, görülmemiş bir kanlı finale bağlandığı, aşırılıkta sınır tanımayan, alabildiğine ölçüsüz ve yüzeysel bir şiddet-aksiyon bulamacı halindeki “American Ultra”, 1980’lerdeki kamera karşısında gerçek cinayetlerin işlendiği o kimi tiksinç, kanlı sinema (cinema gore) örneklerini anımsattı bana. Silahların habire ateşlendiği, kanların ortalığa saçıldığı, birbirinden kanlı, şiddet dolu, dehşet verici, cana kıyma sahnelerinin bol bol kullanıldığı filmde mantık, gerçeklik tasarısı filan hakgetire.

Giderek seyirciyi nerdeyse hipnotize eden, görülmemiş derecede aşırı bir şiddet gösterisine ya da beylik deyişle tam bir kan şölenine dönüşen filmi, reklam-video klip’lerden yetişip 3 yıl önceki ilk filmi “Project X”le dikkati çekmiş, 1977 Londra doğumlu, İran-Azeri kökenli İngiliz yönetmen Nima Nourizadeh imzalamış, filmin zırva denebilecek evlere şenlik, basmakalıp senaryosunuysa Max Landis yazmış.

 

Kült olmaya aday

“Bonnie’yle Clyde”ın CIA ajanı versiyonları da diyebileceğimiz Mike-Phoebe çiftini kanlar içinde oynayan gencecik J.Eisenberg-K.Stewart ikilisinin onca çabalamalarına karşın ancak türün iflah olmaz meraklısının soluğunu kesecek bu ifrat derecesindeki rahatsız edici şiddet şovu kimisine çok itici gelebilir. Bence “American Ultra”, kendi türünde bir kült film olmaya aday gösterilebilir şimdiden.