"Amacımız tamir etmek, tahrip etmek değil"
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, et fiyatlarının düşmesi konusunda, ''Et Balık Kurumu'na (EBK) bu safhada, bu regülasyon görevinin verilmesiyle sorunun mümkün mertebe sektöre zarar vermeyecek şekilde çözülmesinden yanayız'' dedi.
cumhuriyet.com.trBakan Eker, SETBİR Genel Kurulu'nun ardından SETBİR yöneticileriyle bir araya geldi.
Bugüne kadar, sektör paydaşlarıyla birlikte politikalar oluşturmaya önem verdiklerini ifade eden Eker, bundan sonra da çalışmalarının bu doğrultuda olacağını kaydetti.
Sektör temsilcileriyle 11 gün önce bir araya geldiklerini anlatan Eker, bu toplantıda Türkiye'de besi materyali konusunda ortaya çıkan durumu görüştüklerini belirtti.
Besi materyali yeterli
Türkiye'de besi materyalini Kurban Bayramı'ndan itibaren üç kez saydıklarını kaydeden Eker, Kurban Bayramı'nın hemen ertesinde bu sayının 1 milyon 700 bin, 15 Şubat 2010'da yapılan sayımda 2 milyon 60 bin, 17-18 Nisan 2010'da yapılan sayımda ise 2 milyon 170 bin civarında tespit edildiğini bildirdi. Eker, ''Bu ölçeğe vurulduğunda, Türkiye'nin kırmızı et talebini (2 besi dönemini baz alırsak) karşılaması açısından kötü bir rakam değil, iyi bir rakam. Ama fiyat hızla yükseliyor'' dedi.
Mehdi Eker, Türkiye'de 425 bin besici olduğunu, bu kişilerin hakkını hukukunu koruyacaklarını ancak 70 milyon tüketici bulunduğunu, tüketicilerin de en azından gelirleriyle mütenasip oranda bu gıdayı tüketmesi gerektiğini ifade etti.
Bakan Eker, ''Fiyat 30 liraya dayanıyorsa bir yanlışlık var, bunu düzeltmemiz gerekiyor'' dedi.
''Tek kesim standardı getirildi''
Bir dizi tedbir aldıklarını, bunlardan birinin EBK'nın kendisiyle ilgili olduğunu belirten Eker, ''tek kesim standardını'' getirdiklerini, ''EBK'nın da, Türkiye'nin her tarafında yağsız kesim yapacağını, tek standartta kesim yapılacağını'' belirtti.
Eker, Türkiye'nin 1986-1996 yılları arasında 1 milyon 430 bin besi hayvanı, yüz binlerce ton et, 276 bin baş damızlık gebe düve ithal ettiğini, ancak o şekilde bir ithalat politikasının Türkiye'de hayvancılığı geliştirmeye yaramadığını, olumlu bir katkısı olmadığını anlattı.
''Falanca ülkede 1-2 lira, bizim ülkemizde pahalı, oradan getirelim, burayı düzeltelim'' diye düşünülemeyeceğini, ülke kaynaklarını sürdürülebilir şekilde sonuna kadar kullanmak gerektiğini belirten Eker, ancak aşırı bir kar hırsıyla bunu speküle etmeye de kimsenin hakkı olmadığını ifade etti.
Eker, şöyle konuştu:
''EBK'ya bu safhada, bu regülasyon görevinin verilmesiyle sorunun mümkün mertebe sektöre zarar vermeyecek şekilde çözülmesinden yanayız. Böyle bir politika izliyoruz. Bu süreçte de sektör mensuplarıyla istişare halinde olacağız.
Amacımız tamir etmek, tahrip etmek değil. Üretmek, üretimi kolaylaştırmak, üretimi daha verimli, daha karlı hale getirmektir. Ama Türkiye büyük bir ülke geniş bir dünya ailesinin üyesi. Dolayısıyla bir takım ticari ilişkilerimiz, ekonomik ilişkilerimiz elbette olacak. Bunları da sürdüreceğiz. Nasıl biz başka ülkelere mal ihraç ediyorsak onlar da bize mal ihraç edebilmeli.''
Tarımda yapısal değişim ve dönüşüm
Tarım ve hayvancılık konusunda yaptıkları çalışmaları anlatan ve bu çalışmaların öneminin ilerde çok daha iyi anlaşılacağını belirten Eker, bu sürecin içinden geçildiği için bunun çok fazla hissedilmediğini ancak süreç tamamlandığında bu dönemde aslında önemli gelişmeler olduğunun görüleceğini söyledi.
Tarımda yapısal değişim ve dönüşümü çok daha iyi noktaya getirecek üç yeni kanun çalışması yürüttüklerini kaydeden Eker, ''Tarım ve Gıda Bakanlığı'nı kuruyoruz. Komisyonlardan geçti, Genel Kurulda ve üst sıralarda. Anayasa oylamalarından sonraki en öncelikli yasalarımızdan biri bu. Biri de yine gıdayla ilgili 'dörtlü paket' dediğimiz gıda, veterinerlik, bitki sağlığı, yem konularını konularını ihtiva eden kanun. AB ile müzakere başlıklarından birinin şartını oluşturuyor bu yasa'' diye konuştu.
Su Ürünleri Kanun Tasarısına da değinen Eker, Su Ürünleri ve Balıkçılık Genel Müdürlüğünü, Gıda Genel Müdürlüğünü, Hayvancılık Genel Müdürlüğünü, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünü, Kırsal Kalkınma Genel Müdürlüğünü kuracaklarını söyledi.
Bakan Eker, 100 çalışandan 25'inin çalıştığı bir sektör olan tarım sektörünün sorunsuz düşünülemeyeceğini, asıl olanın sorunsuzluk özlemi değil, bu sorunlarla nasıl mücadele edileceğini bilmek olduğunu belirtti.
''Tarım üvey evlat tarımın içerisinde de hayvancılık"
''Türkiye'de tarımın diğer sektörler içinde üvey evlat'' olduğunu, bunun tarihsel sebepleri bulunduğunu belirten Eker, tarımın içerisinde de hayvancılığın daha düşük düzeyde muameleye tabi tutulan bir alt sektör olduğunu kaydetti.
Toplam tarım desteklerinin yüzde 4'ünü hayvancılığın aldığını, bunun bile tek başına hayvancılığa nasıl bir ''şaşı bakışla bakıldığını'' göstermesi bakımından yeterli olduğunu kaydeden Eker, ''Biz bunu yüzde 22'ye çıkardık. Bu tek başına çok büyük bir gelişme'' dedi.
Eker, hayvancılığın ölçek ekonomisine daha çok yaklaşması, kültür ırkına dönüştürme faaliyetlerinin hızlandırılması, hayvancılıkta birim hayvandan elde edilen verimin artırılması için yem bitkilerinin üretiminin geliştirilmesi konuları üzerinde hassasiyetle durduklarını anlattı.
Hükümeti devraldıklarında 50 başın üzerinde hayvan barındıran işletme sayısının 4 bin 500 olduğunu, bu sayının bugün 18 bin 500'e yükseldiğini belirten Eker, yem bitkileri ekiliş alanı ve kültür ırkına dönüştürme faaliyetlerinin de arttığını sözlerine ekledi.