'Amacım inandığım bir hikayeyi istediğim gibi anlatabilmek'

Yakın bir zamanda vizyona girecek Memleket filminin yaratıcısı, usta yönetmen Murat Saraçoğlu ile Karagül'den filme kadar birçok konuyu Emir Ekşioğlu konuştu.

cumhuriyet.com.tr

Adını, dünyada sadece Halfeti’de yetişen karagülden alan dizi kuşkusuz cuma günleri birçok insanı Fox ekranlarına kilitliyor. Dizi ratinglerde o kadar rahat ki efsanevi ‘Dallas’ yeniden çekilse Karagül’ün yanına yaklaşamaz gibi geliyor. Bu başarıda tabii ki en büyük pay Murat Saraçoğlu’nun. Saraçoğlu aynı zamanda çok beğenilen beş filminin ve birçok dizisinin yanında yazarlıkta da kendini kanıtlamış biri. 1999 Yusuf Nabi Öykü Ödülü’nü alan ilk ve tek kitabı ‘Salacak – Harem’ hâlen benim kütüphanemde özel bölümde duruyor. Yakın zamanda vizyona girecek ‘Memleket’e gelince ise; yıllar sonra kült olarak adlandırılacak filmlerden olacağı kesin.

Memleket nasıl bir film?

Yarım kalmışlık, hepimize ait bir yetimlik duygusu ve günahların hataların göz ardı edildiği yaşamlar üzerine, zaman ve mekan döngüsü içinde un ufak olan insanın çaresizliği üzerine bir film.

Gişe bazında büyük bir başarı bekliyor musunuz?

Amacım inandığım bir hikayeyi istediğim gibi anlatabilmek. Başarı nedir tam emin değilim. Gişe kaygım bu film için asla yok. Derdimi anlatabilmiş miyim ona bakacağım. İlk senaryom ve bir açıdan da ilk filmim. Önemli olan kendimi istediğim gibi ifade edebilmek şu an.

Karagül olmasaydı Memleket için Halfeti'yi tercih eder miydiniz?

Etmezdim sanıyorum. Karagül bir çok kapı açtı bana. Memleket’in hikayesini Beyşehir gölü civarında düşünmüştüm. Dizi için bir mezarlık ararken ev karşımıza çıkınca Halfeti’de, bir anda kafamda şimşekler çaktı ve uzun süredir uğraştığım hikayeyi buraya adapte ederek çekmeye koyuldum.

Usta oyuncu Şerif Sezer'le yine bir aradasınız ayrıca Karagül'de büyük çıkış yakalayan Mesut Akusta'da filmin kadrosunda..

Evet, Şerif Abla ile üçüncü filmim oldu. Mesut’la ilk kez bu dizide çalışmaya başladım. Osman Sonant’la da Yangın Var’ı yapmıştık. Tanıdığım, sevdiğim insanlarla bir arada olmak, onların yüzlerini plastiğini ruhunu düşünerek yazmak hoşuma gidiyor. Koca Nene baştan beri Şerif Sezer’di mesela. Kıney karakteri de Osman Sonant. Başka kimseyi düşünmedim. Yazarken de onları hayal ederek yazdım.

Senaryosunu siz yazdığınız için Memleket'i diğer filmlerinizden ayrı tutuyorsunuzdur.

Evet, tutuyorum. Benim hayalim, benim cümlelerim, benim yönetmenliğim, benim yapım koşullarım. Başından beri hayal ettiğimiz şey buydu. Yapımcı mekanizmasıyla film çekmeye de alışkınım ve bazı filmler böyle bir organizasyonu mecbur kılıyor. Buna tümden karşı değilim. Ama kendi yazdıklarımı çekmek, kendi hayal dünyamı anlatmak asıl istediğimdi ve buna çabalıyorum.

Peki diğer filmleriniz arasında en özeli dediğiniz bir filminiz var mı?

Benim beş tane ana akım filmim var. Tabi ki hepsi için çok emek harcadım, kafa yordum. Ama sanıyorum Kars'ta çektiğim 'Deli Deli Olma' ve Diyarbakır'dan Trabzon'a kadar yolda çektiğimiz 'Yangın Var' benim için özel diyebilirim. Mesela çok beğenilmese de '72.Koğuş' tamamı dekorda geçen bir filmdi, çok büyük bir laboratuvar alandı. E tabi bütün filmlerimin benim için ayrı bir önemi var.

Memleket ve Karagül'den sonra başka bir proje var mı bu sezon?

Filmin montajı var daha, en önemli aşamaları yani yeni başlıyor. Her gün de Karagül çekiyorum. Daha ne olsun? Bunların dışında ancak uyuma imkanı var sanırım. Ama elbet heybede bir sürü şey biriktiriyoruz. Zamanla umarım yeni denemeler olacak.

Bu sezon birçok yeni diziler var. Karagül yine en çok izlenen dizi olur mu sizce?

İlk bölümlerimiz yayınlandı ve Total'de birinci AB'de ikinci olduk. Bu çizgiyi korumamız gerekiyor. Çok ilgili ve sadık bir izleyicimiz var. Çok radikal şeylerle onları hayal kırıklığına uğratmazsak ,izlenmeye devam ederiz sanıyorum

Karagül'de Özcan Deniz ayrılığı yaşanması dizinin ratinglerine olumsuz yansır mı?

Bence hayır. Zaten 50 bölüm yoktu aramızda. Bundan sonra da olmaması çok önemli değil. Ama önemli olan onun oynadığı karakterin ölümünün ardından hikayenin doğru şekillenmesi. Umarım verimli bir sezon olur.

Bu sezon son kez mi izleyeceğiz Karagül'ü?

Böyle bir angajman yok aslında. Bu yıl da bir önceki yıl gibi yüksek tempoda, yüksek ratingli giderse bizim bir sezonumuz daha olabilir açıkcası. Bu sezonu verimli geçirmeyi planlıyoruz yani bu son yılımız değil.

Dizi Halfeti'de hayat İstanbul'da.. En ufak bir boşlukta geliyor musunuz İstanbul'a?

Oyuncular sık sık gidiyor ama ben her hafta gelemiyorum açıkcası. Sabah kalk uçağa bin ki çoğu zaman günübirlik gidip gelmeniz gerekiyor. Zor oluyor gidip gelmek ama yirmi günde bir, ayda bir geliyorum tabi.

"120 dakika dizi olmaz"

Dizi süreleri çok tartışılıyor, siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Dizi sürelerinden kesinlikle memnun değilim. Hepimiz insani koşullarda çalışmak istiyoruz, biz de iyi şeyler yapmak istiyoruz sonuçta. Ben her hafta 120 dakika bir dizi çekerek herhangi bir Avrupalı ya da Amerikalı yapımın benzerini yapamam. Burada bir sıkıntı var. Ben bu işe başladığımda 60 dakika yayın veriyorduk kanallara. Net bir gerçek; 120 dakika dizi olmaz. Bunun bir şekilde çözülmesi lazım. Parayla ilgili olan bir şey de değil insani olan bir şey.

Gelecekte çözülür mü sizce bu süre sıkıntısı?

Çok yakın vadede çözülmez sanırım. Bütün sektörün bir araya gelip 'çekmiyoruz' demeleri lazım. Ama bütün sektörün. Öyle bir yönetmenle, bir yapımcıyla olacak bir şey değil bu. Kurtlar Vadisi, Karagül falan yayınlanmayacak bir ay o zaman olabilir. Sokağa çıkıp boykot edilmesi lazım. En azından bütün sektör birlik olmalı.

Çok genç yaşta yönetmen koltuğuna oturdunuz..

Birçok genç yönetmen arkadaş gibi ya da yönetmen adayı gibi kendi yazdığım senaryolarla kendi filmimi çekerim diye bir hayal kuruyordum. Ama üniversiteyi bitirdikten sonra -para kazanmak için de aynı zamanda- sektöre girdim ve yapmadığım iş kalmadı asistanlık zamanımda. Sonra da sektör genişleyince elbette ki yetişmiş eleman arandı ve biz oradaydık tabi. Yönetmenliğe geçişim böyle oldu. Yönetmenliğe geçince daha hızlı ilerliyorsunuz doğal olarak bunun sonucunda da filmler falan derken bugüne geldim.

Yönetmen olarak Murat Saraçoğlu nasıl biridir?

İnsanın kendini anlatması zor. Yönetmen olarak ben sette kendi setine hakim ve ne yapmasını bilen biri olarak bulunurum. Temel prensibim şudur; ben bir karar vereyim, doğru da olsa yanlış da olsa kararı ben vereyim. Bunu ekibe anlattığınız zaman herkes size inanır. Bir yönetmene inanmak sette önemli bir şeydir. Onun dışında keyifli biriyimdir heralde müzik çalarım, espri yaparım falan. Yeri geldiğinde bağırıp çağırırım da ama.

Teknik direktörlerle yönetmenleri ben çok benzetiyorum birçok konuda. TD'ler takımdan, yönetmenler setten sorumlu falan.

Evet kaderleri de benzer yönetmenlerle teknik direktörlerin. Atalarımızın bir lafı vardır; başta gidenin başı kesilir diye. Takım ikinci olur teknik direktör başarısız denir, şampiyon olunur futbolcular sayesinde olur denilir. Dizilerde de durum benzer, rating düşükse ilk yönetmen değişikliği konuşulur. Dolayısıyla ben de benzediğimizi kabul ediyorum.

Yönettiğiniz bir filmde yahut dizide oğlunuz Poyraz'ın rol almasını ister misiniz? Böyle bir hayaliniz var mı ya da?

Hayal olarak yok ama olsa hoşuma gider sanırım. Ama bir şeyi sırf olsun diye onun önüne koymak istemem. Poyraz belgesel çekmek istiyor, o kafada şu an yani. Ben ona bir imkan verebiliyorsam veririm o istediğini yapar. Daha dokuz yaşında ve eğitimi var çok hayal dünyasından ibaret hareket etmemek gerekiyor sanki.


.