Altın Sarısı...
cumhuriyet.com.trEge’nin bazı il, ilçe ve köylerini dolaşmak için İzmir’den çıktım yola. Manisa Salihli’yi geçtikten sonra, sağlı sollu yeşil yaprakların arasından parıldayan altın sarısı üzüm, iştah kabartıyor. Ama bu güzel görüntünün aksine o altın sarısı üzümleri toplayıp kasalara yerleştiren amelelerin gözlerindeki ışık sönük...
Üzüm işinde çalışarak geçimini sağlayan Fadime Aşçıoğlu, “2008 yılında 20 liraya çalışmıştım, bu yıl da aynı. Halbuki günlük yevmiyemizin en az 25 lira olmasını bekliyorduk. Evimizde kullandığımız elektrik, su ve mutfak masraflarımız yüzde yüz arttı. Ramazan da geldi, şimdi bu fiyatlar iki kat daha artar. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz” diye dert yanıyor...
Denizli Sarayköy’e doğru bağların arasından ilerliyorum. Yol kenarındaki küçük çardağın altında üzüm satan İrfan Amca’ya üzümün tadının nasıl olduğunu soruyorum. Biraz ekşi olduğunu söylüyor. Üzümün kilosu turfanda olduğu için 5 TL. “Amca biraz pahalı değil mi” diye sorduğumda, “Oğlum bir hafta sonra 1.5 liraya alıcı bulamayız” diyor.
“Amca bağlarda üzüm nasıl?” diyerek sohbeti sürdürüyorum. “Sorma!” deyip ekliyor, “Her yıl başımıza bir şeyler geliyor. Geçen yıl üzüm para etmedi. Bu yıl da biraz soğuk etkiledi, diğer yandan üzüm külleme (rüzgâr kaynaklı hastalık) buldu, yaptığımız masraflarımızı zor alabileceğiz. Durumumuz hiç iç açıcı değil.”
Sarayköy’de bir yakınımın yanında kaldım. Sabaha karşı saat 03.00 suları. Amele taşıyan dizel araçların marşları birer birer basılıyor. Yaşları 16 ile 60 arasında değişen kadınlı erkekli 33 kişi, 15 kişilik araca, canları pahasına doluşuyor ve bağların yolunu tutuyor.
Günlük kazançları 20 TL, üst üste tütün balyası gibi yol alıyorlar. Bir kaza olursa halimiz ne olur diye düşünmeden. Çünkü onların tek amacı ekmek paralarını kazanabilmek.
Bu insanların hiçbir sağlık güvencesi yok. Karınlarını doyurabilmek için 37 dereceyi bulan sıcağın altında elleri yüzleri simsiyah, kavrulmuş, alınlarının terini üzümün altın sarısına katıyorlar...
Bugünün başbakanı ve bakanları dış güçlerden aldığı talimatla tutturmuş bir Kürt açılımı onunla yatıp onunla kalkıyor. Üreticiye, esnafa, işçiye, dula, memura, yetime “Senin halin nedir” diye soran, emeklilerin temsili cenaze tabut taşıma eylemini gören yok...