Alman usulü polis devleti
AKP'nin planlı 'dinleme, izleme ve bilgisayara erişim yetkisi' içerecek.
Cumhuriyet Ankara BürosuBaşbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Kobani eylemlerinin ardından gündeme getirilen toplumsal olaylarda polisin yetkisini artıracak düzenleme konusunda, yasalarda yapılacak dar kapsamlı değişiklikler yerine Almanya örneğini esas alacak kapsamlı bir reform çalışması yapılacağını söyledi. Almanya’da polisin gözaltına alma ve gözaltındakileri korunaklı bir yere götürme konusunda geniş yetkileri olduğunu anımsatan Arınç, “Biz mademki AB müktesebatına uyum kapsamında pek çok yasal düzenlemeyi yaptık, niçin kolluk kuvvetlerimizin daha güçlü olması bakımından yeni bir iç güvenlik reformu çıkarmış olmayalım?” dedi.
Bakanlar Kurulu, Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında Başbakanlık Merkez Bina’da toplandı. Toplantının sonlarına doğru MGK Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu da Başbakanlık’a geldi. Hacımüftüoğlu, kurul toplantısının ardından Davutoğlu ile görüştü. Görüşmenin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ay sonunda yapılacak MGK toplantısından cemaate yönelik yeni adımların atılacağını açıklamasından sonra yapılması dikkat çekti.
1954 gözaltı, 275 tutuklama Toplantının bitimine dakikalar kala kameraların karşısına geçen Arınç, toplantının en önemli gündem maddelerinden birinin, Kobani eylemleri olduğuna işaret ederken İçişleri Bakanı Efkan Ala ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın hem yaşanan olaylar hem de güvenlik güçlerinin karşılaştığı sorunlar hakkında bir sunum yaptıklarını söyledi. Eylemlere ilişkin Emniyet’in hazırladığı rapordan rakamlar aktaran Arınç, bu çerçevede 38 ilde toplam 1419 olayın meydana geldiğini, olaylarda 308 polisin yanı sıra 415 yurttaşın yaralandığını belirtti.
Arınç, toplam 1954 kişinin gözaltına alındığını, bunlardan 275’inin ise tutuklandığı bilgisini verdi.
‘ABD’de hapşırsanız kafanıza sıkarlar’
Başta polis olmak üzere tüm güvenlik güçlerinin toplumsal olaylarda elinin güçlendirilmesine yönelik çalışmanın geçmişten bu yana sürdüğünü ifade eden Arınç, çalışmanın bir süre daha devam edeceğini aktardı. Güvenlik güçlerinin yetkilerinin başta TCY olmak üzere çeşitli yasalarla düzenlendiğini anımsatan Arınç, “Bunların birbirleriyle koordinasyonu ve kullanımı sırasında çıkan engeller ele alındı, sonunda sadece bu kanunlarda değişikliğin yeterli olmayacağı, kapsamlı bir iç güvenlik reformunun hazırlanması ihtiyacı ortaya çıktı” dedi. Arınç bu çerçevede, AB ülkelerindeki, özellikle de Almanya’daki uygulamaların inceleneceğini ifade etti. Arınç, yapılacak yasal düzenlemenin ayrıntılarına ilişkin bir soru üzerine, şöyle konuştu: “Kanunlarla ilgili çalışmalar yapılıyor ama, bunu sadece kanunlarla ilgili veya kanunlardaki bazı ibarelerin değiştirilmesi olarak değil, altını çizerek söylüyorum; iç güvenlik kapsamında yeni bir reform düşünüyoruz. Yani öyle bir organizasyon olmalı ki, bu tür olaylar anında bastırılabilmeli. Teknik olarak ve istihbarat açısından hiçbir eksiğimiz kalmamalı ve aralarındaki uyumu sağlayacak yeni bir mekanizmayı gündeme getirebilmeliyiz. (...) Bugün polisin kullandığı yetkilerin bir kısmı AB üyesi ülkelerin hiçbirinde, olumsuz anlamda söylüyorum mevcut değil. ABD’yi örnek verelim; ABD’de polis her şeydir. Araba kullanırken arabanızı durdururlarsa, elinizi direksiyondan ayırmamanız size ikaz edilir. Hapşırmak istediniz, cebinizden bir şey almak istediniz... Kafanıza kurşunu yersiniz. Polisin bu kadar yetkisi vardır. Biz AB üyesi ülkelerin mevzuatlarına baktığımız zaman; mesela Almanya örneğinde, polisin gözaltına alma hakkı var, korunaklı bir yere götürme hakkı var vesaire. Biz mademki AB müktesebatına uyum kapsamında pek çok yasal düzenlemeyi yaptık, niçin kolluk kuvvetlerimizin daha güçlü olması bakımından yeni bir iç güvenlik reformu çıkarmış olmayalım? Bunların hepsini dikkate alıyoruz ama bu çalışmada şüphesiz özgürlükler, demokrasi ve hukuk esas olacaktır.”
TELEFON DİNLEME, BİLGİSAYARA ERİŞME, EV GÖZETLEME VE ARAMA
5 bin 500 kişilik Alman Federal Polis Teşkilatı’na (BKA) geniş yetkiler tanıyan yasa tasarısı 2008’de gündeme gelmesinin ardından yaklaşık 2 yıl süren sert tartışmalar sonucu Federal Meclis tarafından onaylanarak 2010’da yürürlüğe girdi. Yasa ile daha önce sınırlı kovuşturma yetkilerine sahip olan ve eyalet polis birimleriyle işbirliği yapmak zorunda kalan BKA yeni yetkilerle donatıldı. BKA, uluslararası radikal dinci gruplarla mücadele kapsamında “önleyici” soruşturmalar yapabiliyor, önlemler alabiliyor. Ağır suçlar söz konusu olduğunda ve soruşturma sırasında somut bir tehlike sezilmesi halinde emniyet teşkilatı görevlileri, hâkimin izni alınmak koşuluyla kişisel bilgisayarlara giriş yapabiliyor. Acil durumlarda, BKA Başkanı hâkimin izni olmaksızın müdahale etme yetkisine de sahip oluyor. Devletin birliği ve güvenliğinin tehlikeye düştüğü durumlarda, BKA, terör zanlılarını gizli olarak dinleme faaliyetleri sürdürebiliyor, evleri gözetleyebiliyor. Bilgisayar sahiplerinin bilgisi olmadan sisteme girip verilere el koyabiliyor. Ayrıca kimi durumlarda şüpheli görülen evlerde ev sahibinin izni alınmadan arama yapabiliyor, telefon ve cep telefonlarını dinleyebiliyor, önleyici gözaltı yapabiliyor. Hatta şüphelinin birinci ve ikinci derece yakınlarının evi bile gözetlenebiliyor. Böylece denetim görevi gören Federal Savcılık’ın ötesine geçen yetkilerle donatıldılar. İnsan hakları örgütleri, yasayı, özel hayatın mahremiyeti de dahil bireysel özgürlükleri zedeleyeceği gerekçesiyle sert bir dille eleştirirken, muhalefet de Almanya’nın FBI’sının yaratıldığı eleştirilerini getirdi. Hukuk devleti ilkesinin çiğnendiği vurgulandı.