"Allianoi içime sinmiyor"
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, "ucube" tartışmasında karşı karşıya geldiği Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın özürünü kabul ettiğini söyledi. Günay, Allianoi'yle ilgili olarak "İçime sindiremiyorum, Bir tek taşın ziyan olmasını istemem" dedi.
cumhuriyet.com.trKültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Diyarbakır'da tarihi İçkale'deki incelemelerinin ardından NTV'nin canlı yayınına katıldı.
''Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın özrünün kabul olup olmadığı'' sorusunu yanıtlayan Günay, daha önce de o sözlerin kastını, amacını aşan bir ifade tarzı olduğunu zannettiği yönünde açıklama yaptığını, ancak düzeltmede gecikme olduğunu yadırgadığını söylediğini hatırlatarak, ''Düzeltmede gecikme olmasını yadırgadığımı söylemiştim. Belki bir hatırlatmaya ihtiyaç vardı. Uzun uzun belirtti ne yapmak istediğini ve benimle ilgili düşüncelerini. Biz arkadaşız. Aynı kabine içinde çalışıyoruz, daha erken olsaydı daha çok memnun olabilirdim. Ama yine de bu açıklamaya çok teşekkür ederim. Bir arkadaşınız 'Böyle demek istemedim. Niyetim, düşüncem sizinle ilgili şudur' derse arkadaşlık hukuku bunu kabul etmeyi gerektirir herhalde. Nezaketin, zerafetin gereği budur'' dedi.
''Geçmişte yargılandığı bir davada Arınç'ı neden savunmak istediği'' yönündeki bir soru üzerine de Günay, şöyle dedi:
''Ortak tanıdıklarımız vardı. Ben eski ceza kanunumuzdaki 141, 142 ve 163. maddelerin düşünce ve inanç özgürlüğünü kısıtlayan maddelere karşı olduğumu yaşamım boyunca bir hukukçu olarak savunageldim. 12 Eylül sonrası zaten hepimiz bu tür haksız suçlamalarla karşı karşıyaydık. Bir dolu arkadaşımız bu tür düşünce özgürlüğü ile ilgili maddeden yargılanıyordu. Ortak arkadaşlarımız vardı. Sayın Arınç'ı doğrudan tanımıyordum. Ama ortak arkadaşlarımız vardı. Bu konuda benden savunma yapıp yapmayacağım sorulduğunda kabul ettim. Çünkü özgürlük ve demokrasi mücadelesi sadece sizin kendi düşünceleriniz için değil; sizin düşüncelerinize aykırı olsa bile başkalarının hak ve özgürlüğünü savunmak anlamını taşır, içerir. Bunun somut bir vesilesiydi benim için. Bu savunma görevimi yaptım. Sayın Arınç mahkeme tarafından mahkum edildi, ama Yargıtay bozdu kararını. Bu iyi bir sonuca geldi. Bu da çok eski ve köklü bir arkadaşlığın oluşmasına vesile oldu. Teşekkür ederim. Ben şimdiye kadar bu konuda medya önünde açıklama yapmamıştım. Bu vesileyle söylemiş oldum. Hukukumuzun çok eskiye dayandığı da ortaya çıkmış oldu. Bazen bir sevimsiz olayın bir başka iyiliğe vesile olduğu görülüyor. Bu da onlardan biri.''
Başbakan Erdoğan'ın heykelle ilgili söylediklerine ilişkin soru üzerine Günay, ''Biz bunları konuştuk. Köklü bir bakış ayrılığı ve köklü bir tartışma konusu olmadığı konusunda bir mutabakatımız oldu elbette'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın sanat vesilesiyle sanatçılarla, sanat eserleriyle ilgili bir tartışmanın tarafı olmasını çok arzu etmediğini kaydeden Günay, bu fikrini de kendisine söylediğini, ancak arada bir kopukluk olduğunu söyledi.
Günay, şöyle konuştu:
''Çünkü Sayın Başbakan yurt dışına gitti. Ben de gittim. Birbirinden bağımsız açıklamalarımız oldu. Aslında Başbakan itirazlarını benim de belirtiğim bazı hukuki gerekçelere dayandırıyor. 2006 yılında izin verilmiş, ama 2008 ve 2009'da durdurma kararı verilmiş. Bunu gözden kaçırmamak lazım. Burada itiraz edilmiş bir karar süreci var. İşin bu tarafı gündemden çıktı. Sadece bir sözcük üzerinde tartışma odaklanmaya çalışıldı. Ama özünde bir sit alanı üzerine yapılmaya çalışılan başka bir anıt düzenlemesi var. İşin temeli hukuken budur. Bundan sonra izleyecek olduğu zemin budur. Bu hukuki zeminin çerçevesi konusunda herhangi bir görüş ayrılığımız yok.''
''İstifa etme düşüncesine kapılıp kapılmadığı'' sorusu üzerine de Günay, Kültür ve Turizm Bakanı olarak görevini yaptığını belirterek, ''Ben işlerimi yapmadığımı ve bu görevin altından kalkamadığımı düşündüğüm zaman ancak böyle bir soru gündeme gelebilir. Hani bir söz var, hep kürsülerde söylüyoruz; 'Ben gelmedim kavga için, benim işim sevgi için, hakkın evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim' diye. Bu kürsüde, dilde kalmasın. Bu içselleştirilsin ve hayata yayılsın. Bakan olarak bunu yapmaya çalışıyorum'' dedi.
''Allianoi'nin su altında kalmasına nasıl karar veriliyor'' sorusuna da Günay, Allianoi ile ilgili 1994 yılında protokol yapıldığı, kararın eskiye dayandığı yanıtını verdi.
Günay, Allianoi konusu hakkında şunları söyledi:
"Allianoi'yle ilgili projeyi ne biz yaptık, ne de bugün gelinen noktanın sorumlusu biziz. Allianoi'yi kurtar diyenler 90'lı yıllarda DSİ'yle protokol imzalamış. Anadolu'da bilinen bilinmeyen çok sayıda ılıca kalıntımız var. Allianoi bugün önüme gelse su altında bırakmamak isterim ancak şu an yapmak su tutmaktı.
Bunlar eski projeler. Hasankeyf 70'lerden gelen bir proje. Allianoi'de de 90'lı yıllarda proje 94'te protokol yapılmış. Baraj gövdesi ben aldığımda bitmişti. Bunlar geçmiş yıllardaki tarih koruma bilinci olmayan dönemlerin kalıntıları.
Arkadaşların basına yansıyan açıklamaları var. Bizde raporları da var. Koruma konusunda verilen rapor. Siyasi kararlarla bir yeri su altında bırakma konusunda bir yetkiye sahip değil.
Alilanoi'de son adımlar akademisyenlerin görüşleri altında atmaya çalıştık. Geçmiş yıllardan gelen projeler var.
Elbette içime sindiremiyorum ama Türkiye'nin kalkınma sorunları var. Bir tek taşın ziyan olmasını istemem. Arkeoloji merakım var. Geçmişten beri yapılagelmiş projeler var. Kurtarın diyenler geçmişte yanlışlar yapmışlar."