Ali Nesin: TÜBİTAK destekleseydi bu ödülü alamazdık
İstanbul Bilgi Üniversitesi Matematik Bölüm Başkan vekili Prof. Dr. Ali Nesin, matematik bilimine olağanüstü katkılarda bulunan bilim insanlarına verilen Leelavati Ödülü’ne layık görüldü. Bu yıl dört kişiye verilen ve "Matematiğin Nobeli" olarak bilinen Fields madalyası sahiplerinden biri ise Cambridge Üniversitesi’nden İran Merivan doğumlu, geometri uzmanı Prof. Dr. Koçer Birkar oldu.
cumhuriyet.com.trBrezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen Uluslararası Matematikçiler Kongresi’nde Gauss, Nevanlinna ve Leelavati olmak üzere üç ödül; Fields ve Chern olmak üzere iki madalya verildi.
Fields madalyası Koçer Birkar'a
Bu yıl dört kişiye verilen ve "Matematiğin Nobeli" olarak bilinen Fields madalyası sahiplerinden biri ise Cambridge Üniversitesi’nden İran, Merivan doğumlu, geometri uzmanı Prof. Dr. Koçer Birkar oldu.
Uluslararası Matematikçiler Kongresi’nin açılış töreninde 4 yılda bir verilen Leelavati Ödülü, Prof. Dr. Ali Nesin’e, Türkiye’de matematik alanında farkındalığın artmasına olan katkıları ile Şirince’de kurduğu, “Nesin Matematik Köyü” dolayısıyla verildi. Nesin, ödülünü 9 Ağustos günü Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde yapılacak törenle alacak.
Dünyada tek
Manchester Üniversitesi’nden Prof. Alexandre Borovik, Prof. Dr. Nesin’in ödülü almasıyla ilgili olarak, “Ödül, matematiğin bir entelektüel bilim dalı olarak ve farklı insani girişimlerinde oynadığı hayati rolün toplumsal bilince kazandırılmasındaki olağanüstü katkılarından dolayı Ali Nesin’in oldu. Buna çok sevindim; ama hiç şaşırmadım. Hayatım boyunca 4 ülkede ders verdim ve kesinlikle diyebilirim ki Ali Nesin’in matematik eğitimi ve tanıtımında yaptığı işlerin gerçekten de dünyada karşılığı yoktur” dedi.
"Birçok meslektaşını şaşırttı"
Jussieu Matematik Enstitüsü Emeritus Araştırma Direktörü Max Dickmann, “Ali Nesin’in Şirince’de kurduğu Matematik Köyü ile birçok meslektaşını şaşırttı. Matematik Köyü, Türkiye’nin ve gençliğin matematik sevgisine katkıda bulunan fevkalade orijinal bir girişim” diye konuştu.
Ali Nesin kimdir?
1956'da İstanbul’da doğan Nesin, ilkokuldan sonra ortaokulu İstanbul’da Saint Joseph Lisesi’nde, liseyi de İsviçre’de tamamladı. Nesin 1977-1981 yılları arasında Paris VII Üniversitesi’nde matematik öğrenimi gördü. Daha sonra ABD’de Yale Üniversitesi’nde matematiksel mantık ve cebir konularında doktora yapan Ali Nesin, 1985-1986 arasında Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kampusü’nde öğretim üyeliği yaptı.
1995'te babası Aziz Nesin’in ölümü üzerine yurda kesin dönüş yaptı. 1996 yılından bu yana İstanbul Bilgi Üniversitesi matematik bölümü başkan vekili olarak görev yapan Ali Nesin iki çocuk sahibi.
Nesin’in ‘Matematik ve korku’, ‘Matematik ve doğa’, ‘Matematik ve sonsuz’, ‘Develerle eşekler’, ‘Önermeler mantığı’adlı kitaplarının yanısıra çeşitli dergilerde çıkmış bilimsel makaleleri ve İngilizce bir kitabı bulunuyor. Ödüllü matematikçi, Nesin Vakfı yöneticiliğinin yanı sıra yağlıboya resim, desen ve portre çalışmaları da yapıyor.
Kürt bilim insanı Koçer Birkar
İngiliz Cambridge Üniversitesi’nde profesör olarak görev yapan Kürt bilim insanı Koçer Birkar, Uluslararası Matematikçiler Birliği’nin prestijli ödülü Fields Madalyası’na layık görüldü.
Uluslararası Matematikçiler Birliği, 4 senede bir yapılan Uluslararası Matematikçiler Kongresi’nde 2, 3 ya da 4 matematikçiye Fields Madalyası veriyor. Uluslararası Matematikçiler Birliği, bu yılki Fields Madalyası’nın Cambridge Üniversitesi’nden Koçer Birkar, ETH Zürih’ten Alessio Figalli, Bonn Üniversitesi’nden Peter Scholze ve Stanford Üniversitesi’nden Akshay Venkatesh’e verilmesine karar verdi.
‘Umarım bu ödül ile 40 milyon Kürdü mutlu etmişimdir’
Basnews'in aktardığına göre, bilim dergisi Quanta’ya konuşan Koçer, “Matematik bölümününe gittiğim zaman Fields Madalyası’nı kazananların fotoğrafları duvarda asılıydı. Onlara bakarak acaba, ‘kendi kendime ben de bir gün onlardan bir olabilir miyim diye’ konuşuyordum. İran’dayken bir gün Avrupa’ya gideceğimi bilmiyordum” dedi. Birkar ödüle ilişkin olarak da, “Umarım bu ödül ile 40 milyon Kürdü mutlu etmişimdir” diye konuştu.
'Madalyası çalındı'
Sputnik'in haberine göre bu arada geometri uzmanı olan Birkar’ın madalyasının çalındığı öğrenildi. Ödül töreninden sonra madalyasını içine koyduğu çantasına ödül töreninin düzenlendiği salonda bırakan Birkar, daha sonra madalya ile cep telefonunun çantanın içinde olmadığını fark etti.
Salonda yapılan aramalara rağmen madalya bulanamazken, Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan bir organizatör çalıntı haberini doğruladı.
Mülteci statüsünde yaşıyor
Kanadalı matematikçi John Charles Fields’in adını taşıyan ödül 1932 yılından itibaren veriliyor ve bilim dünyasında matematiğin Nobel’i olarak biliniyor. Cambridge Üniversitesi’nde profesör olarak görev yapan 40 yaşındaki Koçer Birkar, İran'ın Merivan kentinde dünyaya geldi ve 2000 yılından bu yana İngiltere’de mülteci statüsünde yaşıyor.
Ali Nesin'den açıklama
Uluslararası Matematikçiler Birliği tarafından Leelavati Ödülü'ne layık görülen Ali Nesin bir açıklama yaptı. Açıklamada bu ödülün tek başına almadığını ifade eden Nesin, "Matematik Köyü ve diğer köylerimiz, yeryüzünde eşi benzeri görülmemiş, gözyaşartıcı bir imece örneğidir. Emeği geçen herkesi paylaştığımız ödülden dolayı kutlarım" dedi
Uluslararası Matematikçiler Birliği tarafından dört yılda bir dağıtılan Leelavati Ödülü'nün sahibi bu yıl Prof. Dr. Ali Nesin oldu.
Matematiğe yönelik toplumsal farkındalığın artmasına katkılarından ve özellikle matematiğin keşfi, eğitimi ve araştırması için olağanüstü bir yer olarak tanımlanan Matemetik Köyü için Uluslararası Matematik Birliği'nin Leelavati Ödülü'ne layık görülen Prof. Dr. Ali Nesin, konuya ilişkin bir açıklama yaptı.
"Matematiğe olan duyarlılığın artmasına katkıda bulunmam dolayısıyla Uluslararası Matematik Birliği'nin çok prestijli Leelavati Ödülü'ne layık görüldüm" diyen Nesin, "Bu ödülü büyük ölçüde Matematik Köyü sayesinde aldım. Matematik Köyü’nü de ben tek başıma oluşturmadım tabii ki. Üç beş kişi de oluşturmadı. Matematik Köyü’nün arkasında yüzbinler vardır. Yoksa benim etim ne budum ne? Projenin başını çektiğim için ödül bana veriliyor, ben de emek verenlerin namına, hepimizin adına ödülü alıyorum" dedi.
"Bu ödül onundur da"
Nesin, "Ülkeden kovmayı becerdiğimiz Sevan Nişanyan’ın cesareti olmasaydı bu Köy olmazdı. Yaratıcılığı ve becerisi olmasaydı da bu Köy bu kadar güzel olmazdı. Sevan’ın sevimli olmaktan başka hayatta beceremeyeceği hiçbir şey yoktur! Yarattığı güzelliklerin bedelini 3,5 yıl hapis yatarak ve yurdundan kaçarak ödemiştir. Bu ödül onundur da" ifadelerine yer verdi.
"İlk bağışcımız bize inandı ve cebindeki son üç beş kuruşunu verdi"
Açıklamanın devamında, "Başlangıçta, çalı çırpıdan içine girilemeyen 10 dönümlük bir arazi ve Sevan’la ortak kurduğumuz hayallerimiz vardı. Bir de bir haftada biteceğini öngöremediğimiz 20.000 dolar gibi bir para… Çalı çırpıya ve hayallerimize ilk bağışı verenin adını (rahatsız olur diye) söylemeyeceğim. Bize inandı ve cebindeki son üç beş kuruşunu verdi. Köy’ün ilk kahramanlarındandır. Bu ödül onundur da" diyen Nesin, "Matematik Köyü ve diğer köylerimiz, yeryüzünde eşi benzeri görülmemiş, gözyaşartıcı bir imece örneğidir. Emeği geçen herkesi paylaştığımız ödülden dolayı kutlarım" sözleri ile açıklamasını sonlandırdı.
Ali Nesin'in açıklamasının tamamı şu şekilde:
"Ödüldaşlarıma
Matematiğe olan duyarlılığın artmasına katkıda bulunmam dolayısıyla Uluslararası Matematik Birliği'nin çok prestijli Leelavati Ödülü'ne layık görüldüm.
"Hepimiz adına ödülü alıyorum"
Bu ödülü büyük ölçüde Matematik Köyü sayesinde aldım. Matematik Köyü’nü de ben tek başıma oluşturmadım tabii ki. Üç beş kişi de oluşturmadı. Matematik Köyü’nün arkasında yüzbinler vardır. Yoksa benim etim ne budum ne? Projenin başını çektiğim için ödül bana veriliyor, ben de emek verenlerin namına, hepimizin adına ödülü alıyorum.
Bunlar öyle alelade beylik süslü sözler değil, gerçeğin ta kendisi.
Ülkeden kovmayı becerdiğimiz Sevan Nişanyan’ın cesareti olmasaydı bu Köy olmazdı. Yaratıcılığı ve becerisi olmasaydı da bu Köy bu kadar güzel olmazdı. Sevan’ın sevimli olmaktan başka hayatta beceremeyeceği hiçbir şey yoktur! Yarattığı güzelliklerin bedelini 3,5 yıl hapis yatarak ve yurdundan kaçarak ödemiştir. Bu ödül onundur da.
Başlangıçta, çalı çırpıdan içine girilemeyen 10 dönümlük bir arazi ve Sevan’la ortak kurduğumuz hayallerimiz vardı. Bir de bir haftada biteceğini öngöremediğimiz 20.000 dolar gibi bir para… Çalı çırpıya ve hayallerimize ilk bağışı verenin adını (rahatsız olur diye) söylemeyeceğim. Bize inandı ve cebindeki son üç beş kuruşunu verdi. Köy’ün ilk kahramanlarındandır. Bu ödül onundur da."
'Varından değil yoğundan veren'
"O para da bitince halka sığındık. Ama ortada bir şey yok, sadece ham hayaller var… Ham hayallere kim para verir? İşçiden, köylüden, memurdan, öğretmenden, emekliden, gençlerden ve hatta harçlıklarını biriktiren çoluk çocuktan 200.000 doların üstünde bağış geldi. İnanılır gibi değil. Ama kaçınılmaz biçimde yine para bitti. Yine halka başvurduk. Yine bitti… Sonra Felsefe ve Sanat köyleri dedik… Yine karşılık buldu çağrımız… Bu Köy babamın ifadesiyle “varından değil, yoğundan veren” halkımızın katkısıyla vücut bulmuştur. Bu ödül onlarındır da.
Tabii halkımızın bu güveni babamın sayesinde. Bu ödül onundur da.
Dedim ya paramız yoktu. Vakıf çocukları, benim çocuklarım ve öğrencilerim ve başka okullardan gelen öğrencilerden teşekkül, 14-24 yaş arası 50 kişilik bir gönüllü amele ordusuyla inşa ettik bu köyü. Açık havada yattık, yemeğimizi taşın üstünde pişirdik, elele, omuz omuza verdik… Bu ödül onlarındır da.
Bir inşaat yapmak ya da bir kurum kurmak zor olabilir, ama sonuç olarak sonu olan bir uğraştır. Sonu olan uğraşlardan korkmamak lazım. Ama sonu olmayan uğraşlar insanı kendinden eder. Tecrübeyle biliyorum. Köyü kurduk, iyi güzel de, bu köyü nasıl yaşatacağız?
Sağolsunlar, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından meslektaşlarım gönüllü ders vermeye geldi. Alexandre Borovik birincisiydi. Önceden tanıdığım ya da tanımadığım yüzlerce hoca tatilinden kıstı, ailesinden çaldı, yol parasını bile kendi cebinden ödeyerek büyük bir fedakârlıkla her yaz Köy’e geldi. Bu ödül meslektaşlarımındır da.
Köy’e gelenler bilir, genç bir çalışan kadromuz vardır. Gece gündüz demezler. Fedakâr, özverili, dürüst, çalışkan, yardımsever… Bu Köy onların evidir, ailesidir, yurdudur. Neredeyse varlıklarının nedenidir. Bu ödül onlarındır da.
Peki ya öğrenciler olmasaydı? Yüzbinlerce öğrenci olmasaydı bu Köy yaşayabilir miydi? Bin yaşasınlar ve çoğalarak yaşasınlar!"
'Tıkandık'
Başlangıçta küçücük bir köy kuracaktık. Taş çatlasa 100 kişilik. Devlet ve TÜBİTAK programlarımızı destekler diye düşündük. Yanıldık. Bürokrasi gerekli inşaat izinlerini vermedi. Köyü kaçak yapmak zorunda kaldık. TÜBİTAK da bir yıl sonra siyasi nedenlerle Köyü desteklemeyi reddetti. Destek almak bir yana, bir de üstüne para cezaları ödedik. İkinci yıl, yaşamak için büyümek zorunda olduğumuzu anladık. Yukarıda da değindiğim gibi halkımıza başvurduk. Eğer o yıllarda TÜBİTAK Köyümüzü yılda 30-40 bin lira gibi cüzi bir miktarla destekleseydi, büyümek zorunda kalmazdık, dolayısıyla bu ödülü de alamazdık. Ödül onların değil hiçbir biçimde, ama doğrusu bir teşekkürü hak ediyorlar!
Şimdi önümüzde bir lise projesi var. Sıradışı, olağanüstü, eşi benzeri görülmemiş bir proje. Eğitim hakkındaki düşüncelerimizi sarsabilecek çapta bir proje. İzin almak için denemediğimiz yol kalmadı. Dört ayrı cepheden ret cevabı aldık, hem yerel yönetimlerden hem de merkezî yönetimden. Tıkandık. Sanki ülkeye düşman geldi! Ne istesek reddediyorlar. Önünde sonunda bir okul kurmak istiyorum. Umarım bu ödül bize bu kapıyı açar. O zaman her zamanki gibi yine sizlere başvuracağım. Bizim sizden başka kimsemiz yok ki.
Matematik Köyü ve diğer köylerimiz, yeryüzünde eşi benzeri görülmemiş, gözyaşartıcı bir imece örneğidir. Emeği geçen herkesi paylaştığımız ödülden dolayı kutlarım.
Daha nice imecelere..."