Ali Babacan'dan Ayhan Bilgen açıklaması: Seçimle kazanamadıkları belediyelere kayyım atıyorlar
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, hükümetin kayyım politikalarını sert bir dille eleştirdi. Kars'ın HDP'li Belediye Başkanı Ayhan Bilgen'in hukuksuzca tutuklandığı savunan Babacan, "Seçimle kazanamadıkları belediyelere kayyım atıyorlar. Şunu açıkça görüyoruz, iktidarın kayyım politikası, seçimlerde kazanamadıkları yerlerde belediyeleri başka yollarla ele geçirme aracı haline döndü" dedi.
ANKADemokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, hükümetin kayyım politikalarını sert bir dille eleştirdi. Kars'ın HDP'li Belediye Başkanı Ayhan Bilgen'in hukuksuzca tutuklandığı savunan Babacan, "Seçimle kazanamadıkları belediyelere kayyım atıyorlar. Şunu açıkça görüyoruz, iktidarın kayyım politikası, seçimlerde kazanamadıkları yerlerde belediyeleri başka yollarla ele geçirme aracı haline döndü" dedi. Babacan, “Vatandaşımızın sağlığı için gereken her şeyin yapılması için aylardır çağrıda bulunuyoruz. Vatandaşa iş yerini kapat, sokağa çıkma evde otur diyorsanız vatandaşın geçimini nasıl sağlayacağını da açıklamak zorundasınız. Günlük kazandığıyla geçimini sağlayan milyonlarca vatandaşımız aylardır bir gelir elde edemiyor” dedi.
Partisinin il kongresi için Kars'a giden Babacan'ı, partileler yöreye ait "Kafkas dansı" ile karşıladı. Kongrede yaptığı konuşmada, salgın için getirilen kısıtlamaları değerlendiren Babacan, "Vatandaşa iş yerini kapat, sokağa çıkma evde otur diyorsanız vatandaşın geçimini nasıl sağlayacağını da açıklamak zorundasınız. Günlük kazandığıyla geçimini sağlayan milyonlarca vatandaşımız aylardır bir gelir elde edemiyor" dedi.
Babacan özetle şunları söyledi:
YARGI VATANDAŞI TERBİYE ETMEK İÇİN SOPA: 2016’dan 2020 Haziran ayına kadar Anayasa Mahkemesi’ne yaklaşık 220.000 bireysel başvuru yapılmış. Anayasa Mahkemesi esastan incelediği başvurulardan yaklaşık yüzde 92’si için hak ihlali kararı vermiş. Biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararları büyük ortağı da küçük ortağı da rahatsız ediyor. Bir bakıyorsunuz mahkeme üyeleri açıkça tehdit ediliyor, bir bakıyorsunuz kürsülerden had bildiriliyor. Bugünkü yönetimin adalete inandığı kanaatinde değiliz. Yargı sadece onların beklediği, istediği kararı alırsa memnun oluyorlar. Aksi halde derhal iftira, tehdit, her türlü yıpratma ve yıldırma başlıyor. Adil değiller ve olmak da istemiyorlar. Onlar için yargı, vatandaşları terbiye etmek için kullanmak istedikleri bir sopa haline geldi.
KAYYIM, KAZANAMADIKLARI YERLERİ ELE GEÇİRME ARACI: Karslı dostlarım yargının nasıl sopa olarak kullanıldığını çok iyi biliyor. Kars’ın seçilmiş belediye başkanını, daha evvel tutuklandığı, hatta bu tutukluluğa Anayasa Mahkemesi tarafından ‘hak ihlali’ kararı verildiği bir dosyadan yeniden tutukladılar. Sadece bu olaya baktığımızda bile ortada bir hukuk devletinden bahsedilebilir mi? demokrasi ayaklar altında. Halkın iradesi, seçme ve seçilme hakkı yok sayılıyor. Seçimler adeta anlamsız hale getirildi. Süreçteki hukuksuzluğu bir an için kenara koyup, izlenen yönteme bakacak olsak, orada da yine başka bir hukuksuzluk var. Diyelim ki zorunlu ve hukuka uygun bir sebeple belediye başkanı işten el çektirildi. Bu durumda, belediye meclisinin kendi içinden seçim yaparak, yani yeni başkanın seçilmişler arasından seçilmesi gerekiyor. Burada çok basit bir demokrasi kuralından bahsediyoruz. Yeni belediye başkanları da kendilerini halka karşı sorumlu hissetmelidir, kendilerini atayanlara karşı sorumlu hissetmemelidir. Dolayısıyla vatandaşla olan bağ kopuyor. Öte yandan bakıyoruz, işlerine gelen yerlerde, bazı belediyelerde, bu usulü de uyguluyorlar. Sonuçta, seçimle kazanamadıkları belediyelere kayyım atıyorlar. Şunu açıkça görüyoruz, iktidarın kayyım politikası, seçimlerde kazanamadıkları yerlerde belediyeleri başka yollarla ele geçirme aracına haline döndü.
BU GÜNLER DAHA İYİ GÜNLER: Ekonomimiz son 20 yılın en kötü seviyesinde. Korkarım ki bu günler, daha iyi günler. Kişi başına düşen milli gelir tam 14 sene öncesine döndü. Bu yönetim devam ederse daha da gerilere gidecek.
VATANDAŞA NASIL GEÇİNECEĞİNİ DE AÇIKLA: Kısıtlamaların karşısında değiliz, vatandaşımızın sağlığı için gereken her şeyin yapılması için aylardır çağrıda bulunuyoruz. Vatandaşa iş yerini kapat, sokağa çıkma evde otur diyorsanız vatandaşın geçimini nasıl sağlayacağını da açıklamak zorundasınız. Günlük kazandığıyla geçimini sağlayan milyonlarca vatandaşımız aylardır bir gelir elde edemiyor. Gelişmiş ülkeler vatandaşlarına, ‘siz yeter ki evde durun, sağlığınızı koruyun parayı dert etmeyin’ diyor. Bizim esnafımız ise işletmesini açamıyor. Dükkanlar kapalı. Ama kira işliyor, faturalar işliyor, vergi işliyor, SGK işliyor. Sayaç durmuyor. Bir de devlet ‘vergi vergi’ diye yakasına yapışıyor. Anladık kasayı, hazineyi boşalttılar ama görüyoruz işte, kendilerine gelince para var. Bilmem kaç uçakla seyahatler yapılabiliyor. Büyük ihaleler alelacele, yangından mal kaçırılırcasına yapılıyor. Bugünkü iktidar, halkı önceleyen, vatandaşının canını önceleyen bir yönetim anlayışına sahip değil artık. Halkımızın sağlığı için gereken her tür kısıtlamaya gidilebilir. Ama bunu vatandaşımızı yokluğa mahkum ederek yapamazsınız.
İTİBARDAN TASARRUF OLUR, BAL GİBİ OLUR: Ne demişler? Önce iğneyi kendine batıracaksın, sonra çuvaldızı başkalarına batıracaksın. Esas biz size bir acı reçete yazalım. Kaleminiz kâğıdınız hazırsa başlıyorum: Önce hukuk, Anayasa ve kanunlara bağlı kalın. Sonra hemen tasarruf. Hani diyorlar ya ‘itibardan tasarruf olmaz’ diye. Olur, bal gibi olur. Şu yurt içi, yurt dışı seyahatlerinizdeki uçak sayılarını hele bir azaltın. Konvoylarınızdaki araç sayısını azaltın. Ardından, kamu ihale mevzuatını değiştirin. 3-5 yandaş şirketi zenginleştiren ihale usulüne bir son verin. Şeffaf ve açık ihale sistemiyle kamuya mal ve hizmet alımlarında yandaşlarınızın değil, halkımızın kar etmesini sağlayın. Kanal İstanbul gibi rant projelerine artık bir son verin. Varlık Fonu’nu kapatın. Derhal tüm kurum ve kuruluşları Sayıştay denetimine açın. Bu kadar basit. Bu reçeteyi uygulayın, bakın nasıl düzelmeye başlıyor işler. Önce siz acı reçeteyi uygulayın, sonra biz hep beraber oturup keyif çayı içeriz."