Aladağ'daki yangın faciasına İstanbul’da tepki: Katliama “kader” demek suça ortak olmaktır
Adana Aladağ’da geçtiğimiz Salı günü meydana gelen yangın faciası, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde protesto edildi. İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu adına yapılan açıklamada, katliama “kader” demenin bu suçun ortağı olmak anlamına geldiği vurgulanarak, sorumluların yargı önünde hesap vermesi gerektiği belirtildi. Açıklamada ayrıca, AKP’nin eğitim politikalarının yoksul halkı cemaatlere mecbur bıraktığı kaydedilerek, “Eğitim alanındaki cemaat ve tarikatların varlığına son verilmelidir” denildi.
Onur Şahin<video:638837>
Adana Aladağ’da Süleymancılara ait bir öğrenci yurdunda önceki gün gerçekleşen yangın faciası, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde protesto edildi. Sultanahmet Tramvay durağında bir araya gelen yaklaşık 250 kişilik grup, buradan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne doğru bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş boyunca “AKP elini çocuklardan çek”, “Tarikat yurtları kapatılsın”, “Kader değil, bu bir katliam” sloganları atıldı. Yürüyüşe çok sayıda üniversite öğrencisi de destek verdi.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne ulaşan yurttaşların önü, polisler tarafından kesildi. Burada İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu adına Sevtap Akdağ, basın açıklamasını okudu. Açıklamada, Adana’nın Aladağ İlçesi’nde “Süleymancılar” olarak bilinen cemaate ait yurtta Salı gecesi çıkan yangında 11’i çocuk, 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 22 kişinin ise yaralandığı belirtilerek, yaşananın kaza değil katliam olduğu vurgulandı.
Katliama “kader” demenin bu suçun ortağı olmak anlamına geldiği vurgulanan açıklamada “Aladağ’da çocuklarımızın ölümünde denetim yapmamaktan ihmale kadar sorumluluğunu yerine getirmeyen herkes yargılanmalıdır. Tarikat ve cemaat yurtları derhal kapatılmalıdır. Öğrenciler kamusal hizmetin gereği olarak nitelikli ve parasız yurtlarda barınma hakkına sahip olmalıdır” denildi.
Akdağ'ın konuşmasının tamamı şöyle:
Adana’nın Aladağ İlçesi’nde “Süleymancılar” olarak bilinen cemaate ait yurtta Salı gecesi çıkan yangında 11’i çocuk, 1’i görevli 12 kişi hayatını kaybetti, 22 kişi yaralandı.
Yaşanan kaza değildir, katliamdır, ilk değildir ve iktidarın politikaları sürdükçe son da olmayacaktır. Eğitimi piyasalaştıran, eğitim alanını cemaatlere, tarikatlara açan AKP politikaları sadece geleceğimizi değil, bugünümüzü de tehdit etmektedir. Çocuklar cinsel saldırı, istismar, şiddet ve katliamlara maruz kalmaktadır. İktidar politikaları ülkemizde yaşayan çocukları türlü felaketlerle yüz yüze bırakmaktadır. Bu yüzden katliama “kader” diyen kim olursa olsun bu suçun ortağıdır. Aynı cemaatin Konya’daki kaçak Kuran kursunda 2008 yılında LPG sızıntısı nedeniyle patlama olmuş, 17 çocuk hayatını kaybetmişti. 8 yıldır sorumlular cezalandırılmadı, olayın üstü örtülmeye, unutturulmaya çalışıldı.
“BU ÜLKEDE KATLETMEK DEĞİL, HALKIN YAŞANANLARDAN HABERDAR OLMASININ SAĞLAMAK SUÇ SAYILMAKTADIR”
Bu tür katliamlardan sonra ise iktidarın en iyi bildiği şey haberlere yasak getirmektir. Bu ülkede katliamlara zemin hazırlamak, katletmek değil, halkın yaşananlardan haberdar olmasını sağlamak suç sayılmaktadır.
“YOKSUL HALK CEMAATLERE MECBUR BIRAKILMAKTADIR”
Adana Aladağ’da yıkılan devlet yurdundaki öğrencilerin cemaat yurduna taşınması ülkemizdeki eğitim sistemindeki AKP politikasının resmidir. Kamusal bir hak olması gereken eğitim cemaatler, tarikatlara açılmaktadır. Bu gibi yurtlar ise denetlememektedir. Yoksul halk, cemaatlere mecbur bırakılmaktadır. Bu politika suçtur ve çocukların hayatına mal olmaktadır. MEB Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği’ne göre ortaöğrenim ve yükseköğrenim kurumlarında öğrenim görmekte olan öğrenciler için, başka bir ifade ile sadece lise ve üniversite öğrencileri için özel yurt açılabilir. Aladağ’da çıkan yangında ölen çocukların 11 – 14 yaşları arasında ortaokul öğrencileri olduğu açıktır. Temel eğitim çağındaki çocuklar için sadece devlet tarafından yurt ya da pansiyon kurulabilmesine rağmen, ortaokul öğrencilerinin bu yurda yerleştirilmesinin önünü açan herkes bu kitlesel cinayetten sorumludur.
Ülkemizde çeşitli vakıf ve cemaatlere ait yüzlerce yurt bulunmaktadır. Bunların çok büyük bölümü yasal değildir ya da yasal boşluklardan yararlanmaktadır. Cemaat ve tarikatların örgütlenmek için büyük önem gösterdiği bu yurtlar çoğu zaman fiziki olarak da yurt olma vasfı taşımamaktadır. Denetime de tabi tutulmayan bu yerler öğrencilerin hayatını tehdit etmektedir.
Diğer yandan hükümet yetkilileri olayın üstüne gitmek bir yana üstünün örtülmesi için söz birliği etmektedirler. Yangından yaralı kurtulan çocuklar yangın merdiveninin kilitli olduğunu ifade etmişler, bakanlar kilitli olmadığını ispata çalışmışlardır. İktidar mensupları anlaşılıyor ki cemaatlerin itibarını korumayı kendilerine dava haline getirmişler. Yaşanan her olayı geçiştirmeye çalışanlar, “hepimiz Ensar’ız” diye yan yana dizilenler aynı tutumlarını sürdürmektedir.
“TARİKAT VE CEMAAT YURTLARI DERHAL KAPATILMALIDIR”
Aladağ’da çocuklarımızın ölümünde denetim yapmamaktan ihmale kadar sorumluluğunu yerine getirmeyen herkes yargılanmalıdır. Tarikat ve cemaat yurtları derhal kapatılmalıdır. Öğrenciler kamusal hizmetin gereği olarak nitelikli ve parasız yurtlarda barınma hakkına sahip olmalıdır. Eğitim alanındaki cemaat ve tarikatların varlığına son verilmelidir. Eğitimdeki piyasacı ve gerici politikalara son verilmelidir.