Akşener: Erdoğan anayasayı ihlal ediyor

Akşener, “The Post” filmini bir grup gazeteciyle izledi, basına baskı uygulayan iktidarı, film repliğiyle uyardı: ‘Basın, yönetenler için değil, yönetilenler içindir’.

Ayşe Sayın

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, kitlelere ulaşabilmek için siyasetin hiç de alışkın olmadığı bir alanı etkin olarak kullanmaya başladı: Sinema salonlarını... Bunun ilk denemesini geçen ay, “Star Wars” filmini gençler ve gazetecilerle izleyerek yapan ve filmin içeriğine uygun mesajlarını da veren Akşener, kamuoyundan ve sosyal medyadan gelen “olumlu dönüşler” üzerine ikincisini önceki akşam gerçekleştirdi.

1971’de, ABD’de Nixon yönetiminin, Vietnam Savaşı ile ilgili Pentagon belgelerini yayımlayan gazeteleri/gazetecileri “vatan hainliği, casusluk” gerekçeleriyle “susturma” girişimlerini konu alan “The Post” filmini, “basın özgürlüğü”ne dikkat çekmek için Cumhuriyet’in de aralarında bulunduğu, “siyasi iktidarın hoşuna gitmeyen haberleri” nedeniyle bedel ödeyen kurumların temsilcileriyle birlikte izledi. Akşener’in “film arası” ve bitiminde sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

O gün de bugün de “vatan haini”: Manidar bir film. 1971’de Amerika’da oluşan bir hadise var. Ve hakikaten bazı repliklerin bugüne çok uyduğunu gördüm. Gazetecilik yapanlara “vatan haini, casus” diyenler, o replikler çok benziyor birbirine. O zaman yıl 1971, şimdi yıl 2018.

Saray’da oturmam, akreditasyon uygulamam: Cumhurbaşkanı seçilirsem ben Saray’da oturmayacağım. Akreditasyon vesaire diye de bir şey uygulamam, uygulamayacağım.

Kin ötesi: Mesela filmde gazeteci “Nixon kincidir” diyor. En önemli replik benim için oydu. Şimdi kin ötesi bir durum var bizde. Öyle olduğu için de sürekli bir kişisel otokontrol ve sansür söz konusu. Bugün, iktidar partisinden herhangi bir şahıs hakkında, onun hoşuna gitmeyen bir şey yazın, başınıza gelmedik iş kalmaz. Maliyeti çok yüksek.

Basın yönetilenler için var (Yerel mahkemelerin AYM’nin tahliye kararlarını uygulamaması): Filmden bir cümle çok dikkatimi çekti; “Basın, yönetenler için değil, yönetilenler içindir.” Mahkeme kararında böyle deniyor. Bizi bazı konularda risk almamak, kurallara uymamak ve ilkelerden ayrılmak bu hale getirdi. OHAL... Duyduğumuz sözler neydi? ‘En fazla 1.5 ay.’ 1.5 yıl oldu ve devam ediyor. KHK’ler artık öyle bir hale geldi ki, kar lastiği bile var. Şimdi bunun üzerine AYM dedi ki, ‘OHAL’de KHK’lerde biz yetkisiziz.’ Halbuki yetkiliydiler. Orada direnmeleri lazımdı. Sonrasında çıkan KHK’lerin neleri barındırdığını hep beraber gördük.

Anayasa suçu işliyor: Sayın Erdoğan, çok açık söylüyorum, anayasa suçu işlemektedir. Şu anda Sayın Erdoğan, halk tarafından seçilmiş ama Meclis tarafından seçilmiş cumhurbaşkanlarının yetki ve sorumluluğunu haizdir. Ama yaptığı işlere baktığınız zaman net bir anayasa ihlalidir. Onun için hâkimlerimizden başlayarak, siyasilerimizle devam ederek, gazetecilerimizle sürdürerek bu işi, bunların halk tarafından öğrenilmesinin önünü açımak gerekiyor.

Afrin’de devletin de bilgisi yok: Bir haftadır Afrin konuşuluyor. Ben, gerçekten bu işin uzmanı aşağı yukarı 100’e yakın kişiyle konuştum. Ortaya bir şey çıktı. Suriye ile ilgili esasında devletin bilgisi yok. Siz bir müdahale yapacağınızı en üst noktadan, bağıra bağıra, davul zurna çalarak, megafonla söylüyorsunuz. Savaş sanatı açısından bakıldığı zaman hadiseye, bir kere oraya göndereceğimiz askerlerimizin üzerine tuzak kurma, tedbir alma imkânı tanıyorsunuz. Dış politika hep iç politikanın öznesi. Şimdi iki genç kavga etmeye kalkışır. O kadar çok yüksek sesle bağırırlar ki, “gelin beni ayırın”. Böyle bir şey olmaz.

Erdoğan’ın bekası: Şimdi Türkiye’de o kadar abuk sabuk bir şey oluyor ki, Türkiye’nin bekası ile Sayın Erdoğan’ın kendi şahsi bekası üst üste konuyor. Böyle bir şey olamaz. Atatürk öldü, Türkiye yaşadı. Yahu Meral Akşener’in şahsi bekası ile Türkiye’nin bekası üst üste gelebilir mi? Ama Erdoğan’ın bekası, Türkiye’nin bekası.