AKP'nin projesi: 'Nitelik'ten İHL çıktı

Nitelikli’ okulların en az yarısının imam hatip liseleri olacağı tahmin ediliyor. Sistem, ‘en başarılıların bu okullara yerleştirilmesi projesi’ olarak nitelendiriliyor.

Figen Atalay

Liselere yerleştirmede uygulanacak yeni sistemde sınavla girilecek 600 “nitelikli” okulun en az yarısının imam hatip liseleri olması öngörülüyor. Yüzde 10’luk dilimde yer alan en başarılı 120 bin öğrencinin en az yarısının -diğer okullarda kontenjan kalmayacağı için- imam hatip liselerine mecbur bırakılma riski bulunuyor. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın ifadesiyle “nitelikli’’ okulların, proje okullar, Sosyal Bilimler Liseleri ve hazırlık liseleri olan Anadolu Liseleri’nden oluştuğunu belirterek, “Ortada problemli bir durum var. Birincisi, 193 proje okul var. 170 tanesi imam hatip. 23’ü İstanbul Erkek, Kabataş vb. İkincisi Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ile Fen ve Sosyal Bilimler liselerine kontenjan sınırı koydular. Sadece 5 sınıf açılabiliyor ama imam hatiplere sınırlama yok’’ dedi. Fen liselerinin başarısının ortada olduğunu, bu kadar başarılı olan okullara sınırlama konularak öğrenci alımının en aza indirme amacı bulunduğunu belirten Aydoğan şöyle devam etti: “İmam hatiplere ne kadar yatırım yapılsa da öğrenci sayısı da akademik başarısı da artmıyor. Lisans bölümlerine yerleşme oranı, yüzde 17.8. Yani 5 öğrenciden biri bile üniversitelerin lisans bölümlerin yerleşememiş. Yüzde 10’luk başarı dilimindeki öğrencilerin Anadolu İmam Hatip liselerine yerleştirileceği bir süreci öngörüyoruz. Yeni sistemi en başarılı öğrencilerin bu okullara yerleştirme projesi olarak görüyoruz. Fen ve Sosyal Bilimler liselerinde 5 sınıf sınırlaması niye var? İmam hatiplerde niye yok? Yüzde 10’luk dilimde 120 bin öğrenci var. Bunların 55 bini fen, sosyal ve hazırlık sınıfı olan anadolu liselerine yerleşecek. 65 bin öğrenci imam hatipe gidecek. Özellikle küçük yerleşim birimlerinde imam hatip dışında seçenek bırakılmadı.’’

Çocuk odaklı politika şart

Eğitim Reformu Girişimi’nce ‘’Liselere Geçişte Yeni Sistem ve Nitelikli Ortaöğretim İçin Yol Haritası’’ başlıklı bir rapor hazırlandı. Geçmiş deneyimlerin eğitimin niteliğine yönelik ana sorunlara çözüm bulunmadığı takdirde, yeni sistem ne olursa olsun aksayan ve geliştirilmesi gereken yönleri olacağına işaret ettiği vurgulanan raporda, şu görüşlere yer verildi: “Türkiye’de ortaöğretim kurumlarına öğrencilerin nasıl yerleştirileceği tartışmalarında ağırlıkla buz dağının görünen kısmına odaklanıldı. Öğrencilerin iyi olma halini destekleyen etkili bir yerleştirme sistemi için seçici okulların dışında kalan tüm ortaöğretim kurumlarında eğitimin niteliğinin iyileştirilmesi gerekliliği çok az tartışıldı. Nitelikli eğitime erişim sınırlı olduğu sürece, rekabetçi olmayan ve öğrencilerin iyi olma halini destekleyen bir geçiş sistemi ve ortaöğretim süreci tasarlamak olanaksızdır. Nitelikli eğitim veren ortaöğretim kurumlarının sayısı artırılmadığı ve okullar arasındaki nitelik farkı azalmadığı takdirde, yeni sistemin var olan sorunları tekrarlaması kaçınılmazdır.” Ortaöğretime geçiş sistemlerine dair çok daha köklü ve kapsamlı değişiklikler gerektiren derin sorunlar bulunduğu vurgulanan raporda, ‘’Bunların başında eğitim politikalarının hazırlanma ve uygulanma süreci ile okullar arasında eğitim niteliğinin farklılaşması yer alıyor. Türkiye’de, özellikle son 20 yılda eğitim politikalarına yönelik değişiklikler oldukça hızlı, ani ve katılımcı olmayan bir biçimde yapılıyor. Bunun sonucunda, değişiklik gerekçeleri bilimsel bir zeminde incelenemiyor ve veriye dayalı gerçekçi uygulamalar geliştirmek zorlaşıyor’’denildi.

Köydeki çocuk ne yapacak?

Yeni sistemdeki yanıtsız sorular ve riskler:

-Yeni sistemi detaylı açıklayan bir belge ne zaman yayımlanacak?

-MEB, sınavsız girilecek okulların niteliğini artırmak için hangi eğitim politikalarını uygulayacak? 

-Seçici okullar hangi kriterlere göre belirlenecek? Bu kriterlerin belirlenmesi süreci şeffaf ve katılımcı olacak mı?

-Eğitim bölgeleri nasıl oluşturulacak? Hangi kriterler dikkate alınacak?

-Bazı liselerde oluşacak kontenjan açığı nasıl doldurulacak? Nakil işlemleri, 2. ve 3. aşama yerleştirmeler nasıl olacak?

-İstenen okul türlerinde kontenjan kalmaz ve veliler çocuklarını belirli türdeki okullara göndermek istemezlerse öğrenciler açık liseye mi gönderilecekler? Eğitim bölgeleri dışındaki bölgelerden de tercih yapılabilecek mi?

-Dezavantajlı bölgelerdeki başarılı öğrencilerin farkına varılması ve seçici okullar sınavı sürecinde desteklenmesi için okullarda PDR sistemi ve öğretmenler eşzamanlı olarak güçlendirilecek mi? Güçlendirme için ne tür somut adımlar atılacak ve stratejiler geliştirilecek?

-Sınav sözel ve sayısal olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Sınavdan tek puan mı çıkacak yoksa sayısal ya da sözel gibi ağırlıklı puanlarla belli okullara, örneğin fen liselerine, yerleştirme yapılacak mı?

-Özel okullar kendi sınavlarını yaptığı takdirde lojistik sorunu nasıl çözülecek? Lojistik sorununun fırsat eşitliğinin önüne geçmesi nasıl engellenecek?

-Yeni sistem velilerin çocuklarını daha iyi okullara yerleştirebilmesi için belirli eğitim bölgelerine taşınması riskini doğuruyor. Bu durum ikamet bölgelerinde sosyoekonomik ayrışmaya neden olabilir.

-Yıl sonunda tek bir sınav yapılmasının seçici okullara girmek isteyen öğrenciler için sınav stresini artırma riski var.

-Bu yıl TEOG’a hazırlanan öğrenciler yalnızca 8. sınıf derslerine hazırlanıyorlardı. Sınav içeriğinin 6-8. sınıf öğretim programlarını kapsaması dezavantaj yaratabilir.

-60 soru bilgi ezberini değil, okuma anlama, yorumlama gibi üst düzey becerilerini ölçmediği ve nitelikli olmadığı takdirde sınav sonuçlarında puan yığılması olma riski doğacaktır.