AKP'li Kurtulmuş: 3. Dünya Savaşı çoktan başlamıştır
AKP Genel Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş, 3'üncü dünya savaşının başladığını ifade ederek, "3'üncü dünya savaşı, 2'nci Dünya Savaşı'nın aksine, önce ekonomik olarak ve arkasından siyasi olarak gelişebilecek gibi görünüyor'' dedi.
cumhuriyet.com.tr'SOĞUK SAVAŞA BENZER İKİ YENİ SAVAŞ TÜRÜ'
AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş sempozyumda yaptığı konuşmada, dünyada sadece ekonomik ve siyasi çatışmaların yaşanmadığını dile getirerek, "Bugün dünyada sadece ekonomik ve siyasi çatışmalar yaşanmıyor. Ya da çatışmalar, dünyanın bir tek bölgesinde yaşanmıyor. Dünyanın her yerinde büyük altüstleri yaşıyoruz ve dünya ekonomisinin de, siyasetin de ve hatta toplumsal yapıların da yeniden dizayn edildiği bir dönemde geçiyoruz. Büyük resmi görerek, dünyada olup biteni anlamak zorundayız. Bugün dünya yeniden gerilimlerin, çatışmaların, karşılıklı kutuplaşmanını eşiğine geldi. 1990 yılı sürecinde küresel barış arayışları ne yazık ki şimdilik rafa kaldırılmış görünüyor. Dünya sisteminin, bütün kurum ve kuruluşlarının foksiyonsuz hale geldiği bir dönemdeyiz" dedi.
"Dünyadaki bu gerilimler, soğuk savaşa benzer iki yeni savaş türünü ortaya çıkardı" diye sözlerine devam eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bunlardan birisi vekalet savaşlarıdır. Vekalet savaşı ne demek? Büyük güçler, ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmadan, maşalarıyla Ortadoğu'daki savaşa girip, kendi güçlerini artırmaya çalışıyorlar. Hangi kişi, DEAŞ denilen terör örgütünün, hangi saikle, nasıl birkaç ay içerisinde kurulup, Ortadoğu'ya yerleştiğini anlatabilir? Amaç çok açıktı. Kurulan bu örgüt üzerinde Suriye ve Irak'ın sınırlarının değiştirilmesi, oradaki etnik yapıların değiştirilmesi isteniliyordu. Bir vekalet savaşının parçaları olarak, Ortadoğu halkları arasına kin, nefret ve gözyaşı sokmak için terör örgütleri aracı olarak kullanıldı."
'EKONOMİK SAVAŞLARIN ETKİLENECEĞİ BÖLGELERDEN BİRİSİYİZ'
3'üncü dünya savaşının başladığını ifade eden Numan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ortaya çıkan başka bir kavram ise ticaret savaşları ve giderek büyüyen ekonomik savaşlardır. İçinizi karartmak için söylemiyorum; 3'üncü dünya savaşı çoktan başlamıştır. 3'üncü dünya savaşı, 2'nci Dünya Savaşı'nın aksine, önce ekonomik olarak ve arkasında siyasi olarak gelişebilecek gibi görünüyor. Bu dönemde ne yazık ki Türkiye'nin üzerine düşen payı fazlasıyla alacağı görülüyor. 24 Haziran seçimlerinin ardından başlatılmış olan kur saldırıları, bu ekonomik operasyonların arkasındaki temel nedenlerden birisi; Türkiye üzerinden özellikle gelişmekte olan ülkelere haddini bildirme ya da safını belli ettirmek için yapılan bir tehdittir. ABD'deki birtakım karar mekanizmaları Türkiye üzerindeki bu operasyonla dünya ülkelerine diyor ki, 'Tarafını seç'. Önümüzdeki dönemde ekonomik savaşların etkileneceği bölgelerden birisiyiz. Belki de etkilenecek ülkelerin başında gelenlerden birisiyiz."
Dünyadaki bölgesel ve kısmen küresel olan sorunların arkasında üç temel nedeni görmek gerektiğini söyleyen Kurtulmuş, "Bunlardan birincisi, küresel ölçekte gelir dağılımı adaletsizliğidir. Bir diğeri, çatışmalar ve demokrasi açığıdır. Türkiye'de farklılıklar içerisinde birliğimizi koruyarak, kültürel kimlikteki farklılıklarımızı zenginlik olarak kabul ederek, dillerimizi, kültürlerimizi Türkiye'nin birliğinin, dirliğinin harcı olarak kabul ederek, demokrasimizi daha da geliştirerek, farklılıklarımızı ortaya koyacak ve yönetimimizi daha demokratik hale getirmek için de bütün dünyaya örnek teşkil edeceğiz. Üçüncü mesele ise işgaller ve dış müdahelelerdir" dedi.
MCKİNSEY TARTIŞMASI
Son günlerde ABD'li danışmanlık şirketi McKinsey nedeniyle yaşanan tartışmalara da değinen Kurtulmuş, "Daha önce de söz etmiştim; birileri aba altında sopa gösteriyor. Türkiye'yi IMF'ye muhtaç hale getirmeye çalışıyorlar. IMF ülkelerin durumu düzelsin diye değil, zor durumda kalan ülkeler, siyasi olarak da emir alacak duruma gelsinler diye kurulmuş olan uluslararası bir kuruluştur. Yoksa IMF üç kuruş para vererek, bu parayı borç ilişkisi içerisinde banka gibi bir kuruluş değildir. IMF paradan daha çok, siyasi reçeteleriyle bilinen bir kuruluştur. Türkiye bir daha asla IMF'nin kapısına gelmeyecek, asla önünde diz çökmeyecek" diye konuştu.