"AKP'den kurtulma dönemi başlamıştır"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''AKP'den kurtulma dönemi başlamıştır. Bu dönemin bütün gereklerini yapacağız. CHP'yi daha dinamik, daha çağdaş örgüt yapısına kavuşturacağız. Bütün bölgelerde etkili olacak şekilde CHP'yi yeniden yapılandıracağız. Tutarlı olacağız. Ucuz reçetelere itibar etmeyeceğiz ve sabırla çalışacağız'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Parti Meclisi'nin (PM) Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığında parti genel merkezinde gerçekleştirdiği toplantı sona erdi. Yaklaşık 5 saat süren toplantıda, 29 mart yerel seçimlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu. Alınan bilgiye göre, Baykal toplantıda, 29 Mart'ta yapılan yerel seçimlerde ''vatandaşların CHP'yi daha ileriye taşıma kararı verdiğini'' söyledi.

CHP'nin, belli bir birikimi, politikası olduğunu ifade eden Baykal, yeniliklerin, değişikliklerin bu birikimin üzerine inşa edileceğini belirtti. ''Sil baştan anlayışına gerek yok'' diyen Baykal, şunları kaydetti: ''Siyasette mucizevi değişimler yoktur. Pek çok çevre bize yön vermeye çalışır, ucuz reçeteler sunar. Zaman zaman bazı çevreler ona itibar eder ama biz politikalarımızı kendimiz inşa ederiz. Çizgimizden sapmadan değişime devam edeceğiz. Kampanyamızda, işsizlik ve yoksulluğun üzerinde durduk. Yolsuzluğun siyasal çerçevesini ortaya koyduk. Ekonomi konusunda, sadece şikayet eden, eleştiren değil, vizyonu olan, seçenekler ortaya koyan bir parti olduk. Bizim yaptığımız eleştiriler sonucu bizim oylarımız gibi diğer muhalefet partilerinin de oy oranları yükselmiştir. Konjonktür değişiyor. Değiştiği için sadece sahilden değil, diğer kesimlerden de oy alıyoruz. Hem dar gelirlilerden, hem gecekondulardan, hem de sitelerden oy aldık. Antalya ve İzmir'de seçimleri bu şekilde kazandık. Esas dayandığımız seçmen kitlesi mesleği olan, işi olanlar. Tarikat bağlantısı olmayan, özgür bireylerden oy aldık.''

Bazı bölgelerde oy alamamalarının nedenleri arasında, bazı kesimlerin ''CHP, inançlara saygılı değil'' gibi bir anlayışa sahip olmasının yer aldığını belirten Baykal, bu anlayışın kırılması gerektiğini söyledi. Baykal, ''Bizim herkesin inancına saygımız var. Saygı gösterirken laiklikten özveride bulunmamız söz konusu değil'' diye konuştu. AKP'nin oylarının inişe geçtiğini de ifade eden Baykal, ''AKP'den kurtulma dönemi başlamıştır. Bu dönemin bütün gereklerini yapacağız. CHP'yi daha dinamik, daha çağdaş örgüt yapısına kavuşturacağız. Bütün bölgelerde etkili olacak şekilde CHP'yi yeniden yapılandıracağız. Tutarlı olacağız. Ucuz reçetelere itibar etmeyeceğiz ve sabırla çalışacağız'' dedi.


''CHP Güneydoğu'da söylemlerini gözden geçirecek''


Deniz Baykal, AKP'nin, Güneydoğu'da DTP'nin söylemlerini taklit ettiğini söylerken, bölge halkının AKP'yi samimi bulmadığını, bu nedenle oy vermediğini ifade etti. Baykal, ''AKP, devletin bütün olanaklarını kullanmasına rağmen, Güneydoğu'da DTP'nin etkisini kıramamıştır'' diye konuştu. CHP'nin, Güneydoğu'da oy alamamasının nedenlerini araştırdıklarını söyleyen Deniz Baykal, partisinin bundan sonra bölgede nasıl bir politika izleyeceğini belirlemeye çalıştıklarını söyledi. Baykal, ''CHP'nin, Güneydoğu'daki örgütlenmelerini, söylemlerini gözden geçireceklerini ve orada mutlaka var olacaklarını'' ifade etti.

Bu arada, CHP'nin yerel seçimlerde yaptığı harcamaların tutarının 45 milyon TL olduğu öğrenildi.

 

"İstenilen gerçekleşmezse sınırı kapatamazsınız"


Sınır kapısının açılmasının Ermeni işgalinin dolaylı olarak haklılığı anlamına geleceğini kaydeden Baykal, "Sınırı bir defa açarsanız istenilenler gerçekleşmedi diye kapatamazsınız" dedi. Baykal, Azerbaycan'ın Kafkasya'nın en büyük ülkesi olduğunu belirterek "Orta Asya ile Türkiye arasındaki bağlantıların kurulması konusunda olağanüstü önemli konumdadır. Bu temel faktörler dahi Kafkasya'ya bakarken Türkiye'nin ilk görmesi gereken ülke Azerbaycan'dır." şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, parti genel merkezinde yapılan Parti Meclisi toplantısı öncesinde ABD Başkanı Barack Obama'nın açıklamaları ile bir kez daha gündeme gelen Ermenistan ile ilişkiler ve sınır kapısının açılmasını değerlendirdi. Ermenistan'ın Türkiye sınırları içindeki Ağrı Dağı'nı, simgesi olarak kabul ettiğini, bunun Ermenistan'ın toprak ve bağımsızlık anlamında kendini henüz rahat bir aşamaya getirmediğini gösterdiğini kaydeden Baykal, "Bu elbette sorundur. Ermenistan ısrarla 100 yıla yakın bir süre önce yaşandığı iddia edilen olaylarla ilgili Türkiye'nin bir soykırım yaptığını iddia ediyor. Pek çok ülkede Türkiye'yi soykırım suçlusu olarak ilan etme çabası da Ermenistan tarafından sürdürülüyor. Her iki konu da Türkiye ve Ermenistan'ı ilgilendirir. Türkiye'nin bu konularda özel bir telaş ve tedirginlik içine girmesini gerektirecek bir durum olduğunu sanmıyorum" dedi.

Türkiye'nin hakkını hukukunu korumaya muktedir büyük bir devlet olduğunu, çevresindeki devletlerin özlemlerini anlayışla karşılayacak hoşgörüye sahip bulunduğunu belirten Baykal, Ermenistan'ın soykırım iddiası konusunda ise bugüne kadar çok açık ve net bir tavır sergilendiğini ifade etti. Türkiye'nin soykırım iddialarıyla ilgili olarak arşivlerin açık olduğu ve gerçekleri ortaya çıkarmaya yarayacak bir işbirliğine hazır olduğunu söylediğini ifade eden Baykal, bunun Türkiye'nin korkusunun olmamasından kaynaklandığını kaydetti. Baykal, Türkiye'nin Ermenistan yetkilileriyle bir araya geldiğini bunda da yanlış olmadığını ifade ederek bundan sonra da işbirliğinin engelleyici bir tavır almadan sürdürülmesi gerektiğini söyledi.
 

"Açıklama yapılmaması kaygıları artırıyor"

1992 yılında Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sini işgal etmesinin Türkiye ile Ermenistan ilişkilerini derinden etkileyen bir gelişme olduğunu söyleyen Baykal, "Azerbaycan topraklarının yüzde 20'ye yakın kısmı Karabağ dışında Ermenistan işgali altındadır. Bu tek taraflı, bize göre yapılan bir değerlendirme değildir. Bunun uluslar arası hukuka aykırı bir işgal olduğu BM'nin kararlarıyla 1993 yılından itibaren ortaya çıkmıştır. Ermenistan Azerbaycan'ın toprağını işgal etti. Bu 822 sayılı kararla ifade edilmiştir. Güvenlik Konseyi'nin 853 sayılı kararıyla tekrar teyit edilmiştir. Maalesef bu Konsey kararlarına kulak asmayan Ermeni güçleri başka yerleri de almışlardır. Bu tablo karşısında 884 sayılı yeni bir karar almıştır BM Güvenlik Konseyi. Konsey bu konuda 4 karar almıştır. Sonra Türkiye'yi bu konuda karar almak için toplantıya çağırmıştır. Ortada bir Ermeni işgali vardır. Tam mutabakat içinde bu hüküm verilmiştir." diye konuştu.

Baykal, bu gelişmelerin ardından Türkiye'nin sınırlarını kapatma kararı aldığını, Demirel hükümetinden bu yana 16 yıldır da bu kararın gelmiş geçmiş bütün hükümetler tarafından sürdürüldüğünü hatırlattı. Türkiye'nin bu kararlarını, Ermenistan'ı işgali sona erdirmeye ikna için aldığını ancak son dönemlerde bu politikanın esneye başladığına ilişkin işaretler olduğunu söyleyen Baykal Dışişleri Bakanı Ali Babacan ya da üst düzey bir yetkilinin gelişmelerle ilgili açıklama yapmasının da kaygıları artırdığını ifade etti.
 

"Sınırın açılması işgalin haklılığını kabul anlamına gelir"

Ermenistan'la 'soykırım' iddialarıyla ilgili ortak tarih komisyonu kurulması vaadine dayalı olarak sınırın açılabileceğinin dile getirilmesinin 'bugüne kadarki politikaların terk edilmesi ve sakıncalı bir anlayışa gidilmesi" anlamına geleceğini kaydeden Baykal, şöyle konuştu:
''Türkiye, Ermenistan sınırını Azerbaycan'ı işgaline karşı bir tavır olarak kapatmıştır. Bunun tarihi ihtilafla bir ilgisi yoktur. Sınırın açılması konusu, ancak Ermenistan'ın Azerbaycan'ı işgaliyle ilgili olarak düşünülebilir. Sınır, işgal nedeniyle kapatılmıştır, ancak o neden ortadan kalkarsa açılır. İşgalin kaldırılmasının netlik kazanmasıyla açılabilir. Sınır açmak öyle bir iştir ki, bir defa açtıktan sonra tekrar, 'beklentim gerçekleşmedi' diye kapatamazsınız. Çünkü sınır kapatmak hasmane bir davranıştır. Ermenistan, Azerbaycan'a karşı hasmane bir davranış sergiledi ve sınır kapandı. Sınırın açılması, Azerbaycan'daki Ermeni işgalinin haklılığının dolaylı olarak kabulü anlamına gelir. Sınır açılmasını bağlayabileceğin tek koşul, Azerbaycan işgalinin ortadan kaldırılacağının güvenceye alınmasıdır.''
 

"Türkiye'nin ilk görmesi gereken ülke Azerbaycan"

Türkiye'nin Kafkasya'ya bakarken görmesi gereken ilk ülkenin Azerbaycan olduğunu, işgal devam ederken sınırın açılmasının makul görülemeyeceğini ifade eden Baykal, Türkiye'nin Azerbaycan'ın güvenini sarsmaması gerektiğine işaret etti. Baykal, "Türkiye'nin Azerbaycan'ın güvenini sarsması, Azerbaycan'ın çok ötesinde bu güvensizliğin yaygınlaşacağı ve Türk dış politikasının en yakın dostlarına bile ters düşmeye açık bir zafiyet içinde olduğu görüldüğü anda, Türkiye'ye yönelik güvenin çok ciddi şekilde sarsılması ve bunun bir domino etkisiyle bölgeye yansıması kaçınılmaz olur'' dedi.
 

"Türkiye Azerbeycan'ın arkadan hançerlenmesine göz yummaz"

Başbakan Erdoğan'ın dün sınır kapısının açılmasıyla ilgili yaptığı açıklamayı da değerlendiren CHP lideri Deniz Baykal, ''Türkiye'ye yönelik bir bekleyişin yaratılmasına, Türkiye'nin bu konuda somut adım atacağı anlayışının yaygınlaşmasına uzun bir süreden beri göz yumarak, son dakika yapılacak böyle açıklamalarla olumlu sonuç elde etme şansınız sıkıntıya giriyor." dedi. Yapılması gerekenin yanlış umutlar vermemek olduğunu dile getiren Baykal şu ana kadar izlenen politikanın ise çok ciddi bir yanlış karara dayandığını söyledi.

Baykal, "Dürüst ve açık bir şekilde bizim Ermenistan ile ilişkilerimizin düzelmesinin temel dayanağının Azerbaycan'daki Ermenistan işgalinin sona erdirilmesi olduğu öyle anlaşılıyor ki ifade edilmemiştir. Tarih komisyonu ayrı bir konu. Ermenistan ile bizim aramızdaki mesele. Biz Ermenistan'ın Azerbaycan ile arasındaki sorunun çözülmesini istiyoruz. Bizim İşgali meşrulaştırmak anlamına gelecek bir duruma sürüklenemeyeceğimizi herkesin bilmesi lazım.

Türkiye, Azerbaycan'ın arkadan hançerlenmesine göz yumamaz. Türkiye'de hiç kimse hangi baskıya maruz kalırsa kalsın Azerbaycan'a Türkiye'nin ihanet etmesini sağlayamaz. Hiçbir hükümetin buna gücü yetmez." şeklinde konuştu.
 

"Kimse bilgi verdik diye aldatmasın"

Sözkonusu olanan Türkiye'nin Kafkas politikasında Azerbaycan'a bilgi vermek olmadığını söyleyen Baykal, "Kimse Azerbaycan'a bilgi verdik diye kendini aldatmasın. Sözkonusu olan bilgi vermek değil Türkiye'nin Kafkasya politikasını Azerbaycan'la danışarak şekillendirmektir. Ara sıra emrivakileri telefonla bildirerek, bu konuyu çözdüğünü kimse düşünmemeli. Neyin nasıl yapılacağı konusunda ortak anlayışın şekillenmesine ihtiyaç var."dedi.

Hükümetin Arap ülkeleri ve Ortadoğu ülkelerine gösterdiği ilginin bir kısmını Kafkasya'daki ve Orta Asya'daki ülkelere de göstermesini isteyen Baykal gazetecilerin soruları üzerine Ermenistan'ın işgalden vazgeçme konusunda ciddi kararlılık içine girmesi ve ortak bir plan üzerinde anlayış birliği sağlanması ve uygulanması halinde iyi niyetli adımlar atılmasına yardımcı olacağını söyledi. Azerbaycan'la ilişkilere önem verdiklerini kaydeden Baykal önümüzdeki günlerde oluşturulacak bir CHP heyetinin Azerbaycan'a gideceğini söyledi.