AKP'de Abdullah Gül'ü silme stratejisi

Hükümet 2. ayını tamamlarken Davutoğlu’nu ikinci adam yapma çabası hız kazanıyor.

Erdem Gül/Cumhuriyet

AKP’de 12 yıllık iktidarın ardından kurulan yeni hükümetin ilk 60 günü dolarken, halen “tartışmasız lider” statüsünde görülen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gölgesi altında Başbakan Ahmet Davutoğlu’na konum arayışları da başladı. AKP’de bugüne kadar Erdoğan’la birlikte ikinci etkili isim olan 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün izlerini hızla silme ve Davutoğlu’nu “ikinci adam” yapma yolundaki paralel çabalar dikkat çekici biçimde yoğunluk kazandı.

Gül, Erdoğan’ın yanında partinin sürekli ikinci en güçlü ismi oldu. Bu nedenle Davutoğlu’nun başbakanlığını destekleyen ve o süreçte “yeniyetmeler” olarak nitelendirilen etkili noktalardaki AKP’liler, parti içinde Gül’ün izlerini silecek bir strateji izlemeye başladı. Gül’ü unutturma stratejisi partinin iktidara gelişinin yıldönümü olan 3 Kasım’daki kutlamalarda kendini gösterdi. Parti teşkilatlarındaki kutlamalarda Erdoğan’ın liderliğine vurgu yapılırken, ikinci isim olarak Davutoğlu anıldı. Gül’den ise hiç söz bile edilmedi.

Tüzükteki üç dönem kuralı nedeniyle yeniden aday olamayacak AKP’liler ise seçime kadar geçecek sürede Davutoğlu’nun “rüştünü ispat ederek” tüzüğü değiştirip kendi mührünü partiye vurması gerektiğini kulislerde seslendirmeye başladı.

Başbakan danışmanlığına başlayan gazeteci Etyen Mahçupyan da, geçen iki aylık süre ve bundan sonraki sürece ilişkin sorularımızı yanıtlarken, Erdoğan’ın üslubunun çok fazla tartışıldığını, üslubunun sertliğinin bazen herşeyin önüne geçtiğine dikkat çekti. Mahçupyan, “Ancak gözlerden kaçan bir gerçek var. Erdoğan hükümetleri o üslup sertliğini uygulamada sergilemedi. Bunun en açık örneği Erdoğan’ın Abdullah Öcalan’la ilgili tutumu. Erdoğan bir dönem çıktı, ‘Öcalan’ı asacağını’ söyledi. Ancak aynı anda İmralı’da görüşmeler sürüyordu” değerlendirmesini yaptı.

 

Çok sert 60 gün

Mahçupyan, Davutoğlu dönemi için ise şu görüşleri dile getirdi:“Davutoğlu’nun başbakanlığında geçen iki ay normal zamanlara göre çok sertti. Ekonomide ‘mevsimsel etki’ diye bir tanım var. Buraya uyarladığımızda bu iki aylık sertliğin verdiği mevsimsel etkiyi ayıklarsak Davutoğlu döneminin çok dengeli olduğunu düşünüyorum. Bu hem kendi yapasıyla, diliyle bağlantılı, hem de şu andaki çözüm süreci başta olmak üzere ülkedeki problemlerin nasıl çözüleceğiyle bağlantılı. Şu anda Türkiye’de daha dengeli bir dile ihtiyaç var. Ve bunu Davutoğlu yapabilir.”

 

Kurucu baba değil

Mahçupyan, Davutoğlu’nun en önemli farkının “entelektüel kişilik” olduğunu belirterek, “Sonuç olarak sayın Davutoğlu, sadece bir akademisyen değil, bence kendi neslinin İslami kesimden çıkmış en parlak temsilcilerinden bir tanesi” ifadesini kullandı. Mahçupyan, Davutoğlu’nun asıl olarak kendi damgasını 2015 seçimleri sonrası vuracağını şu sözlerle ifade etti: “Davutoğlu kişilik olarak çok güçlü bir kişilik. Burada Ak Parti’nin bir anlamda kurucu babalarından biri olmamasının getirdiği bir hassasiyet var. Davutoğlu, çocukluğundan itibaren siyasetçi olacağım diyen değil, sonradan siyasetçi olan bir kişilik. Onun dünyasında entelektüel alan çok daha güçlü. Davutoğlu’nun bu güçlü kişiliğini 2015 seçimleri sonrasında çok daha belirgin biçimde hissetireceğini, ortaya koyacağını düşünüyorum.”

 

Çözüm sürecine seçim rötarı

Haziran ayında yapılacak genel seçimlerin 2 ay öne çekilebileceğine ilişkin değerlendirmeler sonrası AKP yönetimi partide seçim düzenine geçti. Genel merkezde tüm birimlere seçimler için kendi alanlarıyla ilgili şimdiden hazırlıkların başlatılması talimatı verildi. Parti yönetimi, birimlerden ocak ayından itibaren her an seçim yapılacakmış gibi hazır olmalarını istedi. Parti teşkilatları da aynı şekilde seçim teyakkuzuna geçirildi.

AKP’nin parti birimleri ve teşkilatlardaki erken başlayan bu hazırlıklarının seçimlerin öne alınacağı değerlendirmelerinin doğrulanması olarak görülüyor. Parti yönetiminin özellikle Ahmet Davutoğlu ile başlayan yeni dönemde bir dalgalanma yaşanmadan seçimlerin bir an önce bitirilmesini istediği belirtiliyor. Seçimlerin öne alınmasına ilişkin bakış açısının çözüm süreci ile de ilgili olduğu kulislerde konuşuluyor. Kobani olayları sonrası yaşanan tıkanmanın partinin yaptırdığı anketlerde sürece olan desteğin düşüşe geçmesiyle de ilgili olduğu değerlendirmeleri yapılıyor. Seçime kadar süreçle ilgili önemli adım atılmasının riskli olabileceği görüşüyle seçimlerin öne çekilip süreçle ilgili yol haritasının ardından hızlandırılması hesapları da konuşuluyor.