"AKP yurttaşla alay ediyor"
Gerçek işsizliğin yüzde 30'un üzerinde olduğunu, 13 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığını söyleyen Türkiye Partisi lideri Şener "Kriz yok demek milyonlarca yurttaşla alay ediyorsunuz demektir" dedi.
cumhuriyet.com.trEski Başbakan Yardımcısı ve Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener, AKP hükümetinin ekonomik krizin olmadığını savunmasının milyonlarca yurttaşla alay etmek anlamına geldiğini kaydetti. Şener, 13 milyon insanın yoksulluk sınırında yaşadığı Türkiye’de AKP’nin krizin faturasının yoksul halka yüklediğini belirtti. Şener’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
- AKP, krizin artık Türkiye’yi etkilemediğini savunuyor. Sizce bu doğru mu?
- İktidar krizin Amerika’da olduğunu, Türkiye’de olmadığını ve krizin bizi teğet geçtiğini söylüyor. Ama kriz var dedikleri ülke, yani Amerika 2009 ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 2.5 küçülüyor. Türkiye ise yüzde 13.8 oranında küçülüyor. Amerika’da işsizlik yüzde 9 civarında, Türkiye’de gerçek işsizlik yüzde 30’ların üzerinde... Şimdi sormak lazım: Kriz Amerika’da mı, Türkiye’de mi var? Neden ekonomik göstergelerin en fazla bozulduğu ülke Türkiye’dir? OECD ülkeleri içinde büyüme, işsizlik rakamlarına bakın Türkiye’deki veriler diğer ülkelere göre çok daha vahim ve kötü olduğunu görüyorsunuz. O halde Türkiye’de yanlış olan bir şeyler var. Yanlış yapılan bir şeyler var. Buna bağlı olarak da kriz Türkiye’yi etkilemiştir.
"Milyonlarla alay eden bir Başbakan var"
- Ekonomik kriz Türkiye’yi nasıl etkiledi?
- Finans piyasaları sorunlu görünmüyor şu anda. Türkiye’de 2008’in son çeyreğinde ekonomi yüzde 6.2 küçüldü. 2009’un ilk çeyreğinde ise 13.8 küçüldü. 2009’un ikinci çeyreğinde de ekonominin yüzde 10 civarında küçüleceği anlaşılıyor. Bu küçülme trendinin 3. çeyrekte de devam edeceği şu anki verilere göre gözlemleniyor. Şöyle bir durum var. 4 çeyrek üst üste küçülmüş bir ekonominin görüntüsü -henüz süreç tamamlanmamış olmakla birlikte- ortaya çıkmış durumda. Böyle bir ekonomide kriz yoktur derseniz, kriz teğet geçti derseniz, kriz nedeniyle acı çeken ıstırap çeken milyonlarca insanla alay ediyorsunuz demektir. Şu anda başbakanın ve hükümetin yaptığı şey, geçim sıkıntısı içinde varlık mücadelesi veren bu ülkenin insanlarıyla alay etmektir. Bugün 13 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu ülkede vesika almak için 60 bin kadın başvuru yapıyor. Emekliler bile yoksulluğa mahkûm olmuşlar. Geçim sıkıntısı içerisindeler. Aylıklarına ya 5 TL, ya 10 TL tutarında yapılan zamlarlar hükümet tarafından alay edilen büyük bir emekli kitlesi var. Esnaf kepenk kapatıyor. Vergi mükelleflerinin sayıları belirgin bir şekilde azalıyor. Üst üste fabrikalar kapanıyor. Çiftçi maliyetlerini karşılayamıyor. Bu ülkenin başbakanı, ekonomiden sorumlu bakanları ekonominin iyi olduğunu, Türkiye’de krizin olmadığını söylüyorlar. Bunun tek bir anlamı vardır. Bu ülkelede geçim sıkıntısı nedeniyle mücadele eden geleceğiyle ilgili umutlarını kaybetme noktasına gelmiş milyonlarca yurttaşımızla alay ediyorlar. Bir ülkenin insanıyla alay eden, onu tiye alan bir başbakan olamaz, ama bu ülkede var.
"Türkiye'deki işsizlik hiçbir yerde yok"
- Diğer ülkelerle kıyasladığınızda krizin Türkiye’yi etkileme ölçüsü nasıl?
- The Economist dergisinde 44 ülkenin küçülme ve işsizlik rakamları var. Buna göre ABD birinci çeyrekte yüzde 2.5 küçülmüş. Diğer ülkelere baktığınız zaman Türkiye’deki gibi yüzde 13.8’lik bir küçülmeyi yaşamış tek bir ülke yoktur. Krizin teğet geçtiği ülkeler var: Mesela Çin büyümeye devam ediyor. Yunanistan, Norveç, Polonya Avustralya, Hindistan da yüzde 6’nın üzerinde büyümeye devam ediyor. Türkiye’nin verileri krizin damardan girdiğini gösteriyor. İşsizlik verileri de böyle... 44 ülke arasında en yüksek işsizlik oranlarından biri Türkiye’de. Üstelik Türkiye’de işsizlik verileri devletin açıkladığı resmi rakamlara göre değerlendiriliyor. Resmi rakamlarda bile genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 30’a yakındır. Tarımdaki işsizlik oranı da yüzde 30’a yakındır. Devlet resmi işsizlik rakamları güvenilmeyecek rakamlardır. Türkiye’deki işsizlik dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
- Yılın yarısında hedefin 2.5 katı kadar bütçe açığı oluşmasını nasıl anlamlandırmak gerek?
- 2009 yılı bütçe açığı 10 milyar TL olarak öngörülmüştü. Yılın ilkyarısı itibarıyla açık 24 milyar TL olarak gerçekleşti. Yani yılın yarısında öngörülenden 2.5 katı kadar bir bütçe açığı ortaya çıktı. Hükümet bununla ilgili ne yapıyor; borçlanma yetkisini arttırıyor. 75 milyar TL’ye kadar borçlanma yetkisini genişlettiler. Böylece 2009 yılı için bütçenin sürekli açık vereceğini, mevcut bütçe yasasına göre elbisenin içerisinde yönetemeyeceklerini bildikleri için sürekli borçlanacaklarını ilan etmiş oldular. Bu önemli bir finansal sorundur. 2001 krizinden bugüne kadar Türkiye’de bütçe dengelerinde bu derece bir bozukluk ortaya çıkmamıştı. Şimdi hükümet yıllardır gelir gider dengesi içerisinde yönetilen bütçenin dengesini de bozmuştur. Bozulan yalnızca ekonomik aktörler değil, devletin kendi finans dengeleridir. Bu ülkenin 70 yıllık birimleri satıldı. AKP eline ne geçtiyse, neyi satabildiyse her şeyi sattı. Bu kadar kamu kuruluşunu piyasaya çıkaran, satan, yabancılaştıran ve buradan gelen gelirlerin Hazine’ye aktarıldığı bir dönemde bu paralar nereye gitti? Nereye gitti bu paralar da üstüne bütçe açığı patladı? Bunun hesabını vermeleri lazım.
"Üretim tasviye ediliyor"
- Bu kötü tablonun nedeni AKP’nin yönetim anlayışından mı kaynaklanıyor?
- Yönetim tarzları şu: Türkiye’de üretimi tasfiye ediyorlar. Çalışanı, alın terini ülke için harcayan insanları mağdur ve perişan ediyorlar. Türkiye’nin küresel rekabet gücünü yok ediyorlar. AKP’nin ekonomi politikalarının özü budur. Her alanda böyle; tarımda, sanayide... Sanayi üretim endeksi rakamlarına göre tüm sektörlerde ekonomi küçülüyor. Üretim kapasitesini kaybediyor. Madencilik, gıda, içecek, tekstil, giyim sektöründe üretim kan kaybediyor. Sanayide istihdam korkunç bir şekilde düşüyor.