"AKP PKK'ya teslim olmuştur"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, PKK'lilerın teslim olması sırasında yaşanan görüntülerin 'AKP'nin Türkiye sınırlarında teslim alındığını gösteren tarihi bir rezalet, ihanet ve melanet tablosu' olduğunu belirterek "PKK Türkiye'ye değil, AKP PKK'ya teslim olmuştur" dedi.
cumhuriyet.com.trMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Ermenistan'la imzalanan protokolleri ve sonrasında yaşanan gelişmelere değinen Bahçeli, protokollerin ardından Bakü'de Şehitler Hıyabanı'nda bulunan Türk şehitliğindeki Türk bayraklarının kaldırılmasına tepki gösterdi. Türk bayrağının kaldırılmasının Anadolu Türklüğünü derinden üzdüğünü ve incittiğini söyleyen Bahçeli, Azerbaycan'ı da uyardı. Bahçeli, Azerbaycan'a şöyle seslendi:
"Hükümetin Ermenistan'la yakınlaşmasındaki üslup, seviye ve yöntem hepimizi olduğu gibi sizleri de öfkelendirmiş olabilir. Bu konuda yapacağınız eleştirilerin ve göstereceğiniz tepkilerin, mensubu olduğumuz Türk milletinin mukaddesatına saygısı esas alması şarttır. Üstelik bu tür bir tepki şekli ve milli hassasiyetleri aşan itici tavır iki kardeşin arasını açmak isteyenlerin de ekmeğine yağ sürecektir. Türkiye'nin Ermenistan'la imzaladığı protokollerin keyfiyeti bugün iktidarı elinde tutan Adalet ve Kalkınma Partisi'ne aittir. Türk milletinin tamamının iradesini ve duygularını yansıtmaz. Ecdadımızın yadigarı olan al bayrağımızın hatıralarına saygı gösterilmesi hepimizin dileği ve mecburiyetidir. O ay yıldızları şehitliğe diken AKP zihniyeti değildir ki, AKP'nin yaptığı hata, düştüğü zillet, ay yıldızımıza mal edilsin ve bir nezaketsizliğin vasıtası olsun. Azerbaycan Türklüğünden başta Sayın Cumhurbaşkanı Aliyev olmak üzere bütün siyasi partilerden ve yetkililerden bu vahim hatayı derhal telafi etmelerini bekliyorum."
"Başbakan'ın Türkeş Bey'i okumasında, izlemesinde sonsuz yarar var"
Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın Türkeş'in de Ermenilerle görüştüğüne ilişkin sözlerini de değerlendirdi. Başbakan'ın girdiği 'yanlış yolda' merhum Türkeş'in fikirlerine sığındığını ve onu örnek aldığını belirten Bahçeli, "Bu yolla milli meselelerde girdiği yanlışları bir nebze olsun fark ederek, gerçek bir devlet adamının onurlu ve muhteşem mücadelesini takip etme ve ders alma imkanı bulabilir. Bu itibarla Başbakan Erdoğan'ın Türkeş Bey'i okumasında, izlemesinde kendisi açısından sonsuz yarar vardır. Bu tutum bizi Başbakan'ın doğruları ve haysiyetli münasebetleri öğrenmesi konusunda ancak mutlu eder" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın, 'hidayete erme noktasında Türkeş'in millet, milliyetçilik, siyasi ahlak, mücadele, onurlu duruş ve Türklük' konularında da takipçisi olmasını dilediklerini kaydeden Bahçeli, Türkeş'in 12 Aralık 1994 tarihinde TBMM'de yaptığı bir konuşmadaki sözlerini de okudu. Bahçeli, "Milletimizi etnik kimliklere bölmeye çalışan ilkel anlayışını ve karanlık vicdanını aydınlatması için Başbakan'a hatırlatıyoruz. Merhum Başbuğumuz diyor ki; Burası Türkiye'dir; bu kutsal vatanın adı, köyümüz, bölgemiz ne olursa olsun Türkiye'dir. Türkiye'de yaşayan herkesin, ailesi, sülalesi, aşireti, kabilesi, etnik kökeni ne olursa olsun, müşterek adı Türk'tür"
"AKP bölücülüğü yardım ve yataklık yapacak kadar stratejik türbülansa girmiş"
Bahçeli, Türkiye'nin yıllardır millet varlığına kasteden PKK terörüyle ve teröristlerin imhasıyla en üst seviyede mücadele ettiğini kaydetti. Devletin istihbarat arşivlerinin PKK ile Avrupa, PKK ile ABD arasındaki ilişkileri doğrulayacak belgelerle dolu olduğunu kaydeden Bahçeli, "Türkiye yıllarca bu kirli ilişkileri görmezden gelmiş, içten içe ve adına sözde dost dediği müttefikler tarafından ülkesinin altının oyulmasına seyirci kalmıştır. Elbette ki yabancı güçlerin güdüm ve kontrolündeki bölücü gelişmelerin tamamından AKP zihniyetini sorumlu tutmak doğru değildir, ahlaki de sayılmayacaktır. Ne var ki, tam yedi yıldır tek başına iktidar olan AKP, bölücülüğün arkasındaki küresel desteği görmezden gelmenin de ötesinde, yardım ve yataklık edecek kadar stratejik türbülansa girmiş ve gelişmelere tam teslim olmuştur" dedi. Bugün gelinen noktada, Türkiye'nin çizdiği kırmızı çizgilerin tamamen silindiğini ifade eden Bahçeli, aktif dış politika, sorunsuz ilişkiler ve barışçıl gelişmeler adı altında yürütülen teslimiyetin tamamının AKP çaresizliğinin kılıfı ve makyajı olduğunu savundu.
"Alkışlarla karşılananlar hacı kafilesi ya da gurbetçi değil"
Bahçeli, dün PKK'lilerin teslim olması sırasında yaşanan görüntüleri de değerlendirdi. Sınırdan giren üniformalı terör temsilcilerinin, güvenlik güçlerince teslime zorlanmış, 'çaresiz ve aldatılmış' kişiler olduğunu söylemenin mümkün olmadığını ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:
"Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Kandil kadrolarıyla girdiği pazarlığın verdiği cüret ve küstahlık, bu rezalette bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Kalabalık karşılama komitelerinin çadır kurarak, sözde marşlarla ve sevinç çığlıkları altında yapılanlar AKP zihniyetinin eseri ve sonucudur. Dikkat buyurunuz, alkışlarla karşılananlar Mekke-i Mükerreme'den dönen hacı kafilesi değildir. Ya da alın terleriyle ekmeklerini kazanmak için gittikleri yabancı ellerden kesin dönüş yapan gurbetçiler değildir. Milletini yabancı coğrafyalarda şerefle temsil etmiş Mehmetçik birlikleri hiç değildir. Bunlar, elinde bebeklerin, anaların, kadınların, şehitlerin kanı olan, silahlarına masum binlerce vatandaşımızın kanı bulaşmış hain teröristlerdir. Teslim olmak için değil de İmralı canisinin talimatıyla Türkiye'ye dönenlere baktığınızda, AKP kadrolarının analarının namı hesabına arkalarından gözyaşı döktükleri 'kandırılmış çocuklara' benzerlikleri var mıdır? Bu yakada Mehmetçik silahı omzunda beklemektedir, öte yakada terörist elinde silahı ile beklemektedir."
"PKK Türkiye'ye değil AKP PKK'ya teslim olmuştur"
"Son ihanet tablosunda, silahı kimin bıraktığını anlayanınız var mı?" diye soran Bahçeli, yaşanan 'alçaklık tablosu'nun Başbakan Erdoğan'ın eseri ve sözde açılımın tipik sonucu olduğunu kaydetti. Bahçeli, "Hazmettirilmek istenen seri alçaklıkların birincisi budur. Bu PKK'nın teslim alınmasını değil, AKP'nin ülkemiz sınırlarında teslim alındığını gösteren tarihi bir rezalet, ihanet ve melanet tablosudur. PKK Türkiye'ye değil, AKP PKK'ya teslim olmuştur."dedi. Bahçeli, ABD, Barzani ve AKP'nin sözde bir türlü bulamadığı teröristlerin öncü kafilesinin ortaya çıktığını belirterek "Açılım sevdalısı Başbakanları ile kucaklaşmak için gün saymaktadırlar" diye konuştu. Terörün bitmesi, şiddetin ortadan kalkması gerektiğini, bunun aksini söylemenin mümkün olmadığını kaydeden Bahçeli, "Ancak eline silah alarak ülkemizi bölmek için dağa çıkmış teröristlerin bütün taleplerini, silahsız çözecekleri ortam oluşturarak onlara kucak açmak dünyada görülmemiş bir uygulamadır. Böylesi bir mantık garabeti ile ne Çanakkale savunulabilirdi ne de milli mücadele yapılabilirdi.Anadolu'yu Yunanlıya bırakır, İstanbul'u İngiliz'e teslim ederdiniz."dedi.
"Türkiye'nin bölünmesi için PKK'ya ihtiyaç kalmamıştır"
PKK'nin ve uzantılarının bütün tasavvurlarının artık AKP tarafından temsil edildiğini de savunan Bahçeli, "PKK'nın teröre başvurarak isteklerini dayatmasına gerek duyacağı şart ve ortam kalmamıştır. Bütün istekleri Başbakan tarafından dile getirilmektedir. Bugün gelinen aşamada Türkiye'nin bölünmesi için PKK'ya ihtiyaç kalmamıştır. Başbakan bu projeyi gönüllü olarak okyanus ötesinden teslim almıştır. Ayrıntıları görüşmek üzere de 29 Ekim'de baş aktörle buluşacaktır" dedi. Bahçeli teröristlere örtülü siyasi af çıkartılacağını, bu süreçte askeri operasyonların asgari düzeyde tutulacağını ve PKK'li teröristlerin bu yolla dağdan indirileceğini de öne sürdü.
Bahçeli "Bu aşamalarla, Türkiye, çok yakında yaşayacağı daha vahim gelişmelerle Başbakanın ve AKP'nin foyasını görecek, kendisine huzur, esenlik, refah ve onur kazandırsın diyerek bu zihniyete verdiği desteğin pişmanlığını duyacaktır. Ve tarihimizde göremeyeceğimiz bu alçalmanın adresi AKP, mihrakı işbirlikçiler, odağı ise Başbakan Erdoğan olacaktır" diye konuştu.
"AB İlerleme Raporu Kürt Açılımı'nın yol haritasını çizdi"
Konuşmasında AB İlerleme Raporu'nu da değerlendiren Bahçeli, AB'nin Türkiye konusundaki önyargılı yaklaşımı, dışlayıcı tutumu ve çarpık bakış açısının bu yılki rapora da yansıdığını söyledi. Hükümetin raporu 'olumlu, adil ve dengeli' bulmasını eleştiren Bahçeli, "Terör örgütü ve etnik bölücülerin siyasi gündeminin savunucusu olan Avrupa Birliği, Başbakan'ın taşeronluğunu yaptığı bu yıkım projesini bu nedenle tarihi fırsat olarak görmektedir. Bu noktada Brüksel ile Cumhurbaşkanı Gül'ün tarihi fırsatları örtüşmüş, Başbakan'ın tarihi dediği açılım da bunun ortak zeminini oluşturmuştur. Bundan cesaret alan Avrupa Birliği taciz boyutlarına taşınan müdahale ve dayatmaları için uygun bir ortam bulmuş ve 2009 yılı raporunda ortaya koyduğu taleplerle Başbakan'ın 'Kürt açılımı'nın adeta yol haritasını çizmiştir"diye konuştu.
Bütçe eleştirisi
Bahçeli, 2010 mali yılı bütçesinin krizden çıkış bütçesi değil krizi toplumsal tabana iyice yayacak bir bütçe olduğunu da söyledi. Başbakan'ın 'yoksul hanelere deva olmaya, üşümüş elleri ısıtmaya, sönmüş ocakları yeniden yakmaya, düşenlerin elinden tutmaya gayret ettiği'ni söylediğini ifade eden Bahçeli, "Eğer evinde sobası yanmadığı için titreyen elleriyle kalem tutmaya çalışan kız çocuğunun hakkı sizin omuzlarında ise, evine ekmek götürme derdine düşmüş, o kız çocuğunun karnını doyurması gereken babaya iş bulmak da sizin sorumluluğunuzdadır. Bir kap sıcak çorbaya muhtaç yaşlı teyzeyi eğer gerçekten düşünüyorsanız, çocuğunun bir işe sahip olmasını sağlamayı da görev olarak görmeniz gerekmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi; ekmekle soğanı katık yapan, bir tas çorbaya şükreden, cebinde olmadığı zaman hayır dileyen, olduğu zaman şımarmayan, siftahı müşteriden bereketi Allah'tan bekleyen, sabırlı, kanaatkar insanımızın daha fazla istismar edilmesine asla rıza göstermeyecektir." dedi.
MGK önerisine ilginç değerlendirme
Bahçeli partisinin Meclis grup toplantısının ardından gazetecilerin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "MGK toplantısına anamuhalefet partisi liderinin de girmesi"yle ilgili önerisine ilişkin sorusunu yanıtladı. Bahçeli, "Sayın Cumhurbaşkanının 'anamuhalefete açılımı' kendisinin düşünce olarak ortaya koyması açısından önemli sayılabilir. Fakat zamanlama itibariyle açılıma muhalefeti davet etmenin, katılımına katkı sağlamanın bir başka yolu olarak düşünülüyorsa, Hasan Cemal'le, Cengiz Çandar daha uygun olur diye düşünüyorum" dedi.