AKP kadının kâbusu oldu

CHP raporunda, Türkiye’deki kadın sorunlarına dönük raporunda kadınların özgürlük sorununun ‘göstermelik paketlerle çözülemeyeceği’ belirtilirken kadın özgürlüğünü ‘kılık kıyafete’ bağlayan AKP’nin ‘kutsal aile’ tezinin, ‘Her gün 5 kadının eşi, sevgilisi veya yakını tarafından öldürülmesiyle çöktüğü’ belirtildi.

Ayşe Sayın / Cumhuriyet

CHP, kadınların “özgürlüğünü” türban serbestisine indirgeyen AKP hükümeti döneminde kadınların ekonomik ve sosyal konumundaki geriye gidişler ile ve özellikle Gezi olayları sonrasında internet ve sosyal medyaya getirilen “yasaklar”la ilgili rapor hazırladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata tarafından hazırlanan rapor, AKP döneminde kadınlara dönük taciz, tecavüz, aile içi ve dışı şiddetin arttığı belirtilerek, “Her gün 5 kadının eşi sevgilisi veya yakını tarafından öldürüldüğü Türkiye’de AKP’nin kutsal aile tezi çökmüştür” denildi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ayata’nın, Türkiye’deki kadınların temel sorunlarını rakamlar ve örnekler vererek anlattığı ve AKP’li kadın milletvekillerinin Meclis’e türbanla geldiği önceki günkü oturumda milletvekillerine dağıttığı raporda, Türkiye’deki kadınların sorununun “göstermelik paketlerle çözülemeyeceği” vurgulandı. Raporda şu saptamalara verildi:

. 11 yılda, kadınların güçlendirilmesi ve kadın-erkek eşitliği konularında hiçbir niteliksel gelişme sağlanmamıştır. AKP’nin kadınların kamusal yaşamda, çalışma hayatında ve siyasette daha eşit konuma gelmeleri yönünde bir iradesi bulunmamaktadır.

. Türkiye’nin kendine yakın bulduğu “yüzde ellisini” diğer yüzde elli aleyhine kışkırtmaya çalışan Başbakan, toplumun yüzde ellisini oluşturan kadınların sorunlarını, şekilci bir yaklaşımla, kılık kıyafetten ibaret görmektedir. AKP’nin, kadınların kamusal yaşamda, çalışma hayatında ve siyasette erkeklerle eşit konuma gelmeleri yönünde bir iradesi bulunmamaktadır.

. AKP iktidarı kız çocuklarını okuldan uzaklaştıran düzenlemeleri birbiri ardına devreye sokmaktadır. Eğitimi altüst eden 4+4+4 sistemine geçilmesi kız öğrencilerin beşinci ve altıncı sınıflarda okulu terk etme eğilimini artırmıştır.

. 2012 yılında kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 29 iken kentlerde sadece yüzde 24’tür. OECD ve AB ülkelerinde kadınların işgücüne katılımı yüzde 60’ı bulmaktadır. OECD sıralamasında sonuncu sırada yer alan Türkiye bir üstündeki Meksika’nın da (yüzde 47.1) çok gerisindedir.

. “Merdiven altı” olarak nitelendirilen işler kısa süreli ve geçici çalışmayı ve sosyal güvencesizliği beraberinde getirmektedir. Türkiye’de istihdam altındaki kadınların yüzde 57.8’i herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmaksızın çalışmaktadır. AKP hükümeti kadınların sigortasız, güvencesiz ve kayıtdışı çalıştırmalarını özendirici politikalar izlemektedir.

. AKP hükümeti, kadınların özgürlüğünü kılık kıyafete indirgerken kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve özellikle kadın cinayetleri hızla artarak ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Uygulanan politikalar kadınlara yönelik şiddeti artıran zihniyetin arka planını oluşturmaktadır. Mevcut iktidarı savunan tutucu kanaat önderleri “kadınlar açık giysi giyerse elbette tecavüze uğrar” diyecek kadar ileri gitmiştir. Ne var ki AKP’nin “kutsal aile” tezi her gün beş kadının eşi, sevgilisi veya herhangi bir yakını tarafından öldürüldüğü ülkemizde tamamen çökmüştür.

‘AKP gözetliyor’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata, yarın CHP PM’de görüşülecek olan MYK raporunda da “Muhafazakâr ağında internet” başlıklı “politika notu”nda AKP döneminde internete özgür erişim hakkının engellendiğini, özellikle Gezi sonrasında ve sosyal medyaya dönük sansür-baskının arttığına dikkat çekti. Ayata, Türkiye’de pek çok alanda görülen AKP’nin “yasakçı ve baskıcı” anlayışının internet ortamında da kendini gösterdiğine işaret ederek, şu değerlendirmeleri yaptı:

“AKP’nin baskıcı anlayışının bir ürünü olarak İçişleri Bakanlığı talimatıyla artık sosyal medya kullanıcıları polis tarafından izlenerek fişlenmekte, kullanıcıların haklarında soruşturma açılabilmektedir. AKP, çoğulcu demokrasilerin vazgeçilmez bir unsuru, düşünce ve ifade özgürlüğünün temel gereği olan medya özgürlüğünü hiçe saymaktadır. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin 4 Haziran 2011’de onayladığı, ‘Düşünce ve İfade Özgürlüğünün İlerletilmesi ve Korunması’ raporunda temel bir insan hakkı olarak tanınan ve İnsan Hakları Beyannamesi kapsamına alınan internet erişimi hakkı Türkiye’de ne yazık ki özgürce kullanılamamaktadır. İnternet, her gün yeni teknolojiler, alternatif uygulamalar, alışkanlıkları dönüştüren yeniliklerle gelişmekte ve büyümektedir. AKP, bu özgürlükler ve gelişim alanını güvensizlik ve tehlike üzerinde kavramakta ve bu görüşü yaymaktadır. Bu sebeple, AKP’nin internete yaklaşımının temelini sansür, gözetleme, baskı ve kontrol mekanizmaları oluşturmaktadır. AKP hükümeti, hem devlet hem de STK’ler tarafından sunulması gereken eğitim sürecini desteklemek ve de bireysel seçimlerin güçlendirilmesinden ziyade buyrukçu bir yaklaşımla konuya ne denli dar baktığını göstermektedir. Demokratik toplumun asli unsurları olan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik gibi değerlerin gereği düşünce özgürlüğüdür. Antidemokratik uygulamalar ve bu konuda kamuoyunu yanıltıcı pazarlama teknikleriyle yürütülen kampanyalar bir an önce durdurulmalıdır. İnternetin güvenli kullanımının sağlanması yasaklar, sansürleme ya da baskıyla değil sayısal okuryazarlığın yaygınlaştırılması ile mümkündür.”