AKP, iktidara geldiği günden bu yana kıdem tazminatını fona dönüştürmek istedi
18 yılda 7 bakan değişti ancak AKP’nin kıdem tazminatını fona dönüştürme ısrarı hiç değişmedi. İşte 7 bakanın kıdem tazminatı hakkındaki görüşleri.
Mustafa ÇakırAKP, iktidara geldiği 2002’den bu yana hep işçilerin en temel kazanımı ve güvencesi olan kıdem tazminatını fona dönüştürmek istedi.
Ancak bu değişiklik hiç gerçekleştirilemedi. Tepkiler üzerine geri adım atan AKP, bir süre sonra kıdemi yeniden gündeme taşıdı. Değişikliğe gerekçe olarak her defasında işçilerin büyük bir bölümünün kıdem tazminatı alamadıkları gösterildi. Buna karşın AKP, tazminat alamayan işçilerin sorununu çözmek yerine, her seferinde fonu masaya sürdü. AKP, fonu yaşama geçirmek için kıdem tazminatının işverenler üzerinde “yük” oluşturduğunu bile savundu.
AKP döneminde göreve gelen çalışma bakanlarının kıdem tazminatı hakkındaki değerlendirmeleri şöyle:
MURAT BAŞESGİOĞLU (2002 - 2007)
Kıdem tazminatı, işletmelerimiz ve çalışanlarımız açısından önemli bir problemdir. Bu yükün işletmeler üzerinden kaldırılmasını ve kıdeme hak kazanan çalışanlarımızın kıdemlerinin karşılığının bir fon tarafından karşılanmasını öngören tasarı elimizde mevcut. En kısa zamanda böyle bir kıdem tazminatı fonu kuracağız.
FARUK ÇELİK (2007-2009/2011-2015)
Emeğin hakkı diye ifade ettiğimiz bu tazminatı, işçinin alamaması durumları hakikaten bizi yormaktadır. Yargının önünde ciddi dosya birikimi var. Bizim bu konuda dediğimiz gayet açık. Fon dediğimiz şey, tazminattan vazgeçme değil ki. Fon dediğimiz şey, 12 ay zorunluluğu kaldırıp aylık çalışma zorunluluğu getirmek. Yani bir ay çalışanın da tazminatını alabilmesi ve güvenceli bireysel hesabına aylık tazminatının yatması.
ÖMER DİNÇER (2009 - 2011)
Kıdem tazminatı; işçinin, işverenin ve ülkenin bir sorunu. 2009’da 2.5 milyon insan işinden ayrıldı, işini değiştirdi veya işinden çıkarıldı. Bunlardan sadece yüzde 8’i kıdem tazminatı aldı. Öyleyse bu sorun mudur değil midir, buna siz karar verin. İşverenin bir sorunudur, çünkü başlangıçta maliyetsiz bir finansman gibi görünen bu yapı zaman ilerledikçe işveren için maliyet ve finansman yükü oluşturmaktadır. Belirli bir süre çalışan işçi, “Kıdem tazminatını alamayacağım” endişesiyle işten çıkmamaktadır, çıkamamaktadır veya işveren onu çıkaramamaktadır.
SÜLEYMAN SOYLU (2015-2016)
Sosyal diyaloğu sonuna kadar bu konuda zorlayacağız, sonuna kadar tüketeceğiz. Eğer bunu sağlayabilirsek çalışanlarımız haklarını alacaklar, bunu sağlayabilirsek insanlarımız kendinden emin olacaklar, yarınlarından emin olacaklar. Bunu sağlayabilirsek özellikle çalışanlarımız fabrikasına gittiği zaman bir sürprizle karşılaşmayacaklar. Bunu sağlayabilirsek kıdem tazminatının yükümlülüklerinden ve birikmesinden kaynaklanan o sorunlardan dolayı işverenler kara kara düşünmeyecekler... Kıdem tazminatı meselesi bizim hem ekonomik hem de sosyal açığımızdır. Bunu kapatmak da bir sosyal hukuk devletinin temel gereklerinden biridir.
MEHMET MÜEZZİNOĞLU (2016-2017)
İşçinin, çalışanın emeğinin hakkı, çalıştıranın yani işverenin kasasında birikiyor. Peki 10, 20 yıl sonra işveren bunu ödeyebiliyor mu? Davalar bu anlamda ciddi düzeyde. Yüzde 80 mağdur, hak edenlerin de neredeyse yarısı mahkemelerde davalık... İşverenle çalışanla, sendikalarla kamuoyuyla paylaşacağımız süreci önümüzdeki 10 gün içinde netleştirmiş oluruz.
JÜLİDE SARIEROĞLU (2017-2018)
Kıdem tazminatı ile alakalı uzun yıllardır çalışmalar var. Çok ciddi bir mutfak bölümü ortaya çıktı ancak uzlaşı bölümü yok. TOBB, TÜSİAD, TİSK ve TİM’in birbirinden ayrı ayrı konuyla alakalı görüşü var. Kimisi kıdem tazminatı fonunun olmasını istiyor, kimisi de maliyet unsuru olacağını söylüyor. İşçi görüşü net, “Haklarda bir geriye gidiş olamaz” diyor. Tüm bu görüşleri bir noktada buluşturmak gerekiyor. Uzlaşıyla ve suhuletle uygun bir modelin oluşturulması lazım.
ZEHRA ZÜMRÜT SELÇUK (2018-GÖREVDE)
SGK bildirgelerini incelediğimiz zaman, kıdeme hak kazanarak işten çıkışı yapılan işçi sayısı yüzde 24 oranında. Yüzde 24 ne demek, yani her 4 işçimizden biri ancak kıdem tazminatı alabiliyor... Yüzde 8,33, 30 günün karşılığı dersek, 20 günü yani yaklaşık yüzde 5,55’i hiç dokunmadan aynen devam edecek. Buna artı olarak 10.8 günlük karşılık olarak yüzde 3’ü çalışanın kendi bireysel fonuna aktarılacak.