AKP Hava Yolları!

Devletin hava filosu, Katar’dan alınan ve Erdoğan’ın ‘hibe’ dediği uçakla birlikte 16 araca ulaştı. Emekli büyükelçi Onur Öymen, ‘Durup dururken hibe olmaz’ dedi.

Sinan Tartanoğlu

Hibe mi hediye mi olduğu günlerdir tartışılan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Katar Emiri hibe etti’ dediği süper lüks uçakla birlikte, devletin hava filosu da 16 araca ulaştı.

Bu süper lüks filoda, İtalya eski Başbakanı Silvio Berlusconi’nin kullandığı uçak da var, Tunus’un devrik diktatörü Zeynel Abidin bin Ali’nin kullandığı uçak da; Ankara’dan Los Angeles’e aralıksız uçabilen iş jeti de var, maliyeti 185 milyon dolara mal olan uçak da. Öte yandan kullanmaya yetkili “seçilmişlerin” sayısı başkanlık sistemi ile 29’dan 18’e indi, yani kullanıcılar azalmasına karşın, hava aracı sayısı arttı. Oysa Sağlık Bakanlığı’nın 80 milyon kişinin acil sağlığı için elindeki hava filosu sadece 4 uçak, 19 helikopterden oluşuyor.

CHP milletvekili Gamze Taşcıer’in gündeme getirdiği, Katar’dan gelen süper lüks uçak için Erdoğan, günler sonra Bakü dönüşü, yine bir uçakta, “Katar bu uçağı satıyordu, hatta rakam bildiğim kadarıyla 500 civarındaydı. O esnada biz de ilgilendik. Katar Emiri, bundan haberdar olunca uçağı Türkiye’ye hibe etti; ‘Ben Türkiye’den para almam; bunu Türkiye’ye hediye ediyorum, hibe ediyorum’ dedi. O uçak benim şahsımın değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nindir” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise, “Türkiye Cumhuriyeti devleti bir şeyhten hibe uçak alacak kadar küçülmemeli. Devletin malıysa o zaman bırak vatandaş binsin. Kimseyi kandırmasın, gerekçe de uydurmasın. Eğer onuru varsa o uçağı yarın sabah iade eder” tepkisini gösterdi.

Devletin envanterindeki hava filosunun büyüklüğü ve özellikleri 2015 yılına kadar resmen açıklanmadı. İlk resmi bilgi, Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı döneminde kurumun 2015 yılı faaliyet raporuna yansıdı. Raporda 11 uçağın Başbakanlık mülkiyetinde olduğu ifade edildi. Devlet filosu ile ilgili en ayrıntılı bilgi ise Başbakanlık’ın 2016 Faaliyet Raporu’nda görüldü. Buna göre Başbakanlık hava araçları havuzunda 11 adet uçak ve 3 adet helikopter bulunuyor.

Hangar dopdolu

Uçaklar ve helikopterler; Ankara Esenboğa Havalimanı’ndaki devlet hangarında tutuluyor. 2013 yılında hizmete açılan hangar, 22 bin 858 metrekare alan üzerinde kurulu. Uçak ve helikopterlerin bakım ve park işlemleri burada gerçekleştiriliyor. Uçakların uçuş operasyonları ve ikram hizmetleri; Türk Hava Yolları personeli tarafından gerçekleştiriliyor. Uçakların bakımları ise THY Teknik AŞ personeli tarafından yapılıyor.

Devlet hava araçları filosunda 13 uçak, 3 helikopter varken Sağlık Bakanlığı verilerine göre 4 adet ambulans uçak 19 adet ambulans helikopterle acil sağlık hizmeti veriliyor.

İşte o VIP uçaklar

VIP uçak hangarında; 2 adet A340-500, 1 adet A330-200, 2 adet A319 ACJ, 1 adet Challenger 850, 3 adet GULFSTREAM G550, 1 adet G450, 2 adet Cesna Ciatiton tip uçaklar bulunuyor. Hangarda 3 adet de Sikorsky s-92 helikopter var. Katar’dan alınan ancak henüz tescillenmeyen Boeing 747-8 tip uçak, filonun bu modelde en yeni uçağı. 76 yolcu kapasiteli. Filoda yer alan diğer uçakların özellikleri ise şöyle: 

-TC-ANA: İtalyan Hava Kuvvetleri’nin envanterinde yer alan uçak eski İtalyan Başbakanı Berlusconi tarafından kullanıldı. Türkiye bu uçağı 2005 yılında satın aldı. 36 koltuk kapasiteli, yaklaşık 8 bin kilometre menzilli. 

-TC-TUR: TC-ANA’nın menzili ve yolcu kapasitesi yeterli görülmediği için alınan uçak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2014’te seçilip eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den görevi devraldığı sırada Amerika’dan yola çıkarak Türkiye’ye geldi. 90 koltuk kapasiteli, ekstra yakıt tankları ile birlikte 15 bin kilometre menzilli. Eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uçağın toplamda 185 milyon dolara malolduğunu açıklamıştı. 

-TC-CAN: 17 bin 700 kilometre menzilli. Tunus’un devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali’den alındı. Uçağın THY’ye maaliyeti 78 milyon dolar. Üzerinde füzesavar da var.

-TC-DAP ve TC-GOP: Amerikan yapımı iki uçak, İstanbul-Los Angeles arasında duraksız uçabiliyor. Her birinin yolcu kapasitesi 16.

-TC-ATA ve TC-GAP: Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde alındı. 14 koltuklu. TC-ATA iş jetinin kuyruk ismi daha sonra TC-GVA olarak değiştirildi.

-TC-LAA ve TC-LAB: Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin kalibrasyon/test uçağı olarak kullanılıyordu. Daha sonra kabinleri 8 koltuklu hale getirildi.

Mevzuat ne diyor?
Uzmanlar devletlerin hediye kabul etmesinde bir sınırlamanın olmadığını dile getiriyor. Hibe, mevzuata göre, “Herhangi bir dış finansman kaynağından geri ödeme yükümlülüğü olmaksızın Türkiye Cumhuriyeti’nin aldığı ayni ve / veya nakdi yardımı” kapsıyor. Bu durumda Katar’dan alınan yardım “ayni hibe” kavramının kapsamına giriyor. “Nakdi hibeler” bu yasa kapsamında çıkarılan yönetmelikle düzenleniyor. Ancak bu yönetmelik, “ayni hibeler” ve AB’den alınan hibeler ile savunma ve güvenlik amaçlı hibeleri kapsamıyor. Devlet Memurları Yasası’na göre ise, memurlar konumunu kullanarak hediye kabul edemez. Devlet memurunun, görevde olmasa bile menfaat bekleyen bir kişi tarafından hediye kabul etmesi de yasak.

Uçakları kimler kullanabiliyor?

Parlamenter sistemin son yapılanmasına  göre; Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan Yardımcıları ve bakanlar ile birlikte devlet hava filosu, 29 kişinin kullanımına açıktı. Ancak yeni hükümet sistemine geçişle birlikte üst düzey devlet yönetimi daraldı. Devlet filosundaki uçaklar artık 18 kişiye tahsisli. Yani kullanacak kişi sayısı azaldı, ancak uçak alımları sürekli olarak artıyor.

Yıllık bakım 25.9 milyon 

Hükümet, uçaklara ilişkin bilgileri açıklamakta her zaman şeffaf bir tutum sergilemedi. 2015 Başbakanlık raporunda, sadece 11 uçağın bakım masrafının 25 milyon 900 bin TL olduğu açıklandı. Daha ayrıntılı bilgilerin verildiği 2016 raporunda ise, bakım masraflarına ilişkin herhangi bir bilgi yer almadı.

‘Biz de hibe verecek miyiz?’

Katar’dan gelen uçak skandalını ortaya çıkaran CHP milletvekili Gamze Taşcıer, Erdoğan’ın açıklamalarıyla ilgili şunları söyledi: “Bu uçak madem hediyeydi, neden açıklanması için beklendi? ‘Uçan saray’ın yeni sahibi, Katar Emiri’nin uçağı satışa çıktığında ilgi gösterdiklerini de itiraf etmiş. Halka tasarruf yapması, döviz bozdurması, ABD mallarını kullanmaması söylenirken 500 milyon dolar verilerek uçak satın alınacakmış! Hediye denilen şey bir süs eşyası değil, milyarlarca liralık bir jumbo jet. Bu boyutta hediye karşılıksız, “Şeyh ülkemizi çok seviyor” cümlesiyle açıklanamaz. Karşılıklılık esasına göre, bu “hibe” karşılığında biz de bir hibe ya da hediye verdik mi, verecek miyiz?”

Her hibenin kaydı olur

CHP Sözcüsü Faik Öztrak da, “Millet krizde inim inim inlerken onlar bir uçan saray almak için gerekli girişimlerde bulunmuşlar. Katar Emiri de demiş ki ‘Ben bu uçağı satmam, hibe ederim.’ Yazıktır, günahtır. Bu ülkenin Katar’ın hibesine ihtiyacı yok. Bırakın Katar’ı, herhangi bir ülke 500 milyonluk bir uçak hibe etse bizim onurumuza dokunur, gururumuzu zedeler. Nerede kaldı bu iktidarın sabahtan akşama kadar ağzından düşürmediği yerlilik ve millilik? Hibe mektubu, hibe anlaşması olur, hibe Hazine envanterine geçer. Şimdi bu belgelerin Saray tarafından kamuoyuna açıklanmasını bekliyoruz. Bunlar açıklansın ki bunun hibe mi yoksa satın alma mı olduğu ortaya çıksın. Her iki halde de ülke bu durumdayken, bu uçağı kullanmak, uçan sarayla uçmak haramdır, günahtır, yazıktır.”

İsrafı meşrulaştırmaz

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen ise TBMM’de düzenlediği basın toplantısında ekonomik kriz yaşanırken Katar Emiri tarafından Türkiye’ye uçak hediye edilmesi için, “Belki Katar’a başka jestler yapma arayışı olabilir, Katar’dan gelecek yeni desteklerin arayışı olabilir. Ama bütün bunlar kamunun israfı ile ilgili bir yüzleşmeden kaçınmayı asla meşrulaştırmaz” dedi.

Emekli Büyükelçi Öymen: Tek taraflı olmaz

Emekli Büyükelçi Onur Öymen ise, “hibe uçak” sorununun diplomatik boyutunu değerlendirdi. Bu tür üst düzey ziyaretlerde, karşılıklı hediye alışverişinin “adetten” olduğunu dile getiren Öymen; “Tarihi bir eser, el yazması, kitap gibi manevi değeri olan, maddi değeri çok yüksek olmayan bir hediyedir bu. Usul budur. Ziyaret öncesinde, karşılıklı olarak ne hediye verileceği, ne alınacağı diplomatik heyetler tarafından belirlenir. Tek taraflı hediye diye bir usul yoktur” dedi.

‘Zaaf’ uyarısı

2003 yılında Dubai’de Türkiye ile ABD arasında Kuzey Irak üzerine varılan mutabakatı anımsatan Öymen; “Amerika Türkiye’ye 1 milyar dolar hibe edecekti. Onay için Meclis’e getirilmedi. Bunda bile bir metin olması gerekiyor. Durup dururken hibe olmaz. Ya da mesela Osmanlıların Kıbrıs’ı bağışlamaları. Bunlar bile devletler zaafa düştüğü zaman görülecek şeylerdir. Uçak almak gerekiyorsa, parasını ödersiniz alırsınız. Türkiye, ekonomik açıdan kötü ama iflas bayrağını çekmiş değil” ifadelerini kullandı. 

Böyle bir uçak hibesinin “mutat olmadığını” belirten Öymen, “Uluslararası hukukta almadan vermek Allah’a mahsustur. Veriyorsanız bir şey bekliyorsunuz demektir. Tartışmaya çok açık bir konudur. Türkiye, hibe aldık diye övünecek bir ülke değil. Ayrıca basın aracılığıyla konuşulacak bir konu da değildir. Meclis’te tartışılması ve aydınlatılması gerekir” diye konuştu.