AKP 'dokunma' işini kısa yoldan halledelim derdinde...

An ayasa Komisyonu salonunda hava ağır mı ağır. HDP’yi Meclis’te “bitirmeyi” planlamak yetmiyor olmalı ki, AKP bu “dokunma” işini komisyona ve sonra savcılara, mahkemelere bırakmadan, yumruklarla dayakla filan kısa yoldan halledelim derdinde... Çiğdem Toker'in kavgalı oturum izlenimleri.

Çiğdem Toker

Üç kadın HDP’li milletvekilinin onlarca AKP’li erkek milletvekilince dövüldüğü bir gecenin sabahındayız.

Anayasa Komisyonu salonu, çoktan dolmuş. Hava ağır mı ağır.

On saat önce Genel Kurul’da “Kolluk kuvvetleri sivilleri katletti” dedi diye Şırnak Milletvekili Ferhat Encü, AKP’li vekillerce yumruklanmış, Encü’yü bu saldırıdan korumak isteyen HDP’li iki kadın vekil de AKP’li vekillerin toplu saldırısının hedefi olmuş.

Komisyon üyesi HDP milletvekillerinin öfkesi yüzlerine yansımıştı.

Komisyon üyesi olmayan ve oturumu izlemeye gelen HDP’li vekiller, Burcu Çelik Özkan, Ayşe Acar Başaran, Feleknas Uca, Sırrı Süreyya Önder, Osman Baydemir, Garo Paylan hep ayakta.

Boş yerlerin tamamında çünkü, Komisyon üyesi olmayan ve oturumu izlemeye gelen AKPli milletvekilleri. Çok sayıda başörtülü milletvekili.

***

Dokunulmazlık toplantısı AKP’li vekillerin HDP’li vekillere gece yarısı Genel Kurul oturumunda yaşattığı şiddetin etki alanında başlıyor.

Aslında bir türlü başlayamıyor demek daha doğru.

Bir gece önce saldırıya uğrayan HDP’li kadın vekiller ile AKP’li vekillerin yakın olduğu bölge, zaten fokurdayan bir tencere gibi.

İlk arbede yer sıkıntısıyla başlayıp karşılıklı laf atmayla başladı. Meral Daniş Beştaş’ın “Burayı dağbaşı mı sandınız?” sözüne, AKP’linin “Dağbaşı olmadığı için buradasınız” yanıtı, gerilimin o kısa itiş kakışla sınırlı kalmayacağının habercisi.

İlk arbede birkaç pet şişe ve itiş kakışla atlatılır gibi oluyor.

Prof. Mithat Sancar Meclis içtüzüğünü anımsatmak ve yorumunu sunmak için söz istiyor. Beklediği söz bir türlü gelmeyince komisyonu izlemeye gelen sırrı Süreyya Önder “Ya bi söz verin Allahaşkına Hoca’ya. Adam dünyanın mektebini okumuş” diye takılıyor Başkan’a. Önder’in kendine has üslubuyla yaptığı bu çıkış kısacık da olsa gerilen sinirleri yatıştırıyor. Ama o kadar.

Prof. Sancar, kolay çözülecek bir meselenin çok uzadığını, danışmanların salonda bulunmasının teamül gereği mümkün olduğunu anlatıyor.

Sert bir konuyu görüşecek olan Komisyon salonuna üniversite amfisi havası veren şu sözleri söylüyor:

Parlamentoda emir olmaz

“Asıl olan en olgun şekilde konuşmak, anlatmaktır. Zaten Parlamento ‘parle’den yani ‘söz’den gelir. Bu 350 yıldır söyledir. Bazen sert, bazen yumuşak ama parlamentoda emir olmaz.”

Komisyon Başkanı Şentop’un HDP’nin taleplerini büyük bir sükunetle geri çevirmesi akşamki büyük kavganın da zeminini hazırlıyor.

Ne daha büyük bir salon, ne görüntülü kaydın alınması kabul ediliyor. Dahası bir gece önce Genel Kurul’daki saldırıyı hatırlatıp “istendiğinde periscope ile yayın yapıldığı” yanıtı, gizli bir alay barındırıyor içinde.

Saatlerce ayakta not aldığım o salondan çıktıktan kısa sonra o inanılmaz kavga patlıyor. Beş milletvekili yaralanıyor.

Öyle anlaşılıyor ki, AKP üzerindeki baskı da, sokulduğu acele de sanıldığından çok büyük. HDP’yi Meclis’te “bitirmeyi” planlamak yetmiyor olmalı ki, bu “dokunma” işini Komisyon’a ve sonra savcılara, mahkemelere bırakmadan, yumruklarla dayakla filan kısa yoldan halledelim derdindeler.

Bu akıl almaz zorbalığın işleyip işlemeyeceğini birlikte göreceğiz.