"AKP, CHP, MHP aynı mihraktan destekleniyor"
DSP Genel Başkanı Masum Türker, DSP'nin yüzde 12 ile 14 arasında oyu olduğunu belirterek DSP'nin şansının açılmasında, ''yurttaşın AKP, CHP ve MHP'nin aynı mihrak tarafından desteklendiğinin farkına varmasının etkili olduğunu'' söyledi.
cumhuriyet.com.trDSP Genel Başkanı Masum Türker, seçim çalışması için geldiği Adana'da seçim otobüsünde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, gezdikleri kentlerde halktan aldıkları mesajın, baraj sorununu hallettikleri yönünde olduğunu söyledi.
DSP'nin yüzde 12 ile 14 arasında oyu olduğunu belirten Türker, ''Zaten bunun böyle olduğunu son 2-3 gündür telaşa kapılan, bazı partilere yakın gazetelerin, 'miting yaptı 5-6 kişi katıldı' şeklinde haber yapmalarından anlıyoruz. Çünkü biz bu seçim kampanyasında hiç miting planlamadık. Vatandaşı ayağımıza çağırmıyoruz, biz ayaklarına gidip sohbet ediyoruz'' diye konuştu.
Partisinin seçime girmesini istemeyenlerin olduğunu savunan Türker, şunları söyledi:
''Bizim seçime girmemizi istemeyenler şu an barajı geçemeyeceğimizin dedikodusunu yapıyorlar. Biz CHP'den farklı partiyiz. Halkımız bizi Türkiye'nin bölünmesini engelleyecek parti olarak görsün. Ben DSP Genel Başkanı olarak Türkiye'de ne federal sisteme izin veririm, ne de Türkiye'yi böldürürüm. Bizim beklentimiz vardı. Şu an o beklentimize ulaştık. Yüzde 12 ile 14 arasında oy alacağımızı düşünüyoruz. Biz dördüncü parti olarak parlamentoya gireceğiz. Dördüncü parti olarak biz parlamentoya girince AK Parti tek başına iktidar olamayacak. Biz parlamentoya girdiğimiz zaman AK Parti'nin milletvekili sayısı 60 ile 66 arası azalacak.''
DSP'nin şansının açılmasında, ''vatandaşın AK Parti, CHP ve MHP'nin aynı mihrak tarafından desteklendiğinin farkına varmasının etkili olduğunu'' ifade eden Türker, şöyle devam etti:
''CHP'nin son açıklamaları ciddi bir şekilde bize yönelmeye neden oldu. Birincisi, Hakkari'de özerklik kavramını savunması, demokratik özerkliği dile getirmesi, Türkiye'nin federal yapıya geçişine CHP'nin hazır olması her şeyi ortaya koydu. Biz DSP olarak Atatürk milliyetçiliğini, Cumhuriyetin demokratiklik, sosyal hukuk ve laiklik niteliklerini savunan, aynı zamanda ulusun bütünlüğünü de asla hedeflerimiz arasından çıkartmayan bir partiyiz.
İkinci olay, gündeme getirilen Dersim meselesini bazı milletvekili adaylarının 'katliam' olarak değerlendirmesi. Bu konuda Başbakan'ın zaten niyeti var; amacı Atatürk ile hesaplaşmak ve CHP'lileri tuzağa düşürdü. Dersim olayı olduğu zaman CHP'nin genel başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanı İsmet Paşa değildi, Atatürk'tü. Dersim konusunu açtığı anda Atatürk'ü Türkiye'de sorgulatacaksın, zaten emperyalist ülkeler de bu sorgulamayı ve Atatürk'ün yargılanmasını istiyor. Çünkü sömürülen tüm mazlum ülkeler özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinde Atatürk'ü önder ve rehber alıyorlar. Parlamentoda bu işi dengeleyecek bir dördüncü parti yoksa Türkiye'de hepimizin ulusal birliğinin bütünlüğünün sağlanmasının temel harcı olan Atatürk sorgulanacak, yargılanacak ve bilmediğimiz, düşünmek de istemediğimiz farklı yerlerde konumlandırılacak. Bunu halk biliyor ve anladı.''
600 Libyalı asker
Türker, 600 Libyalı askerin denizde dalgalarla, açlık ve susuzlukla mücadele ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
''Bu 600 askeri Silahlı Kuvvetlerimize ait gemiler görüyor ve 'ne yapalım' diye soruyorlar. NATO karargahı 'karışmayacaksınız' diyor. Dayanamıyorlar ve Genelkurmaya soruyorlar. Çünkü şu ana kadar 270 Müslüman Libyalı ölmüş durumda. Tunus dışında kimse yardım etmiyor. Genelkurmay da Başbakan'a soruyor. O diyor ki, 'NATO ne diyorsa onu yapacaksınız.' Recep Tayyip Erdoğan bunu hiç gündeme getirmiyor. Normaldir. Peki Kılıçdaroğlu Erdoğan'ı tenkit edecek; 'sen (İslamiyet'e sahip çıkıyorum) diyorsun ama 600 Müslümanın ölümüne niye seyirci kalıyorsun' diyecek. Niye sesini çıkartmıyor? Devlet Bahçeli milliyetçi değil mi? Türkiye'yi milli irade mi yönetecek, yabancılar mı yönetecek sorgulamıyor. Sorgulayamaz çünkü Libya'ya asker gönderilmesi konusunda AKP, CHP ve MHP kapalı oturumda oy verdi. Bir tek DSP milletvekilleri 'hayır' dedi. Onun için biz bu 600 askerin durumunu sorabiliyoruz, onlar soramıyor. Onlar aynı mihraktan. Uluslararası emperyalist ve hegemon ülkelerin Türkiye'deki işbirlikçileri. İşbirlikçilerle bunlar birleşince medyayı da etkiliyorlar. Medyadaki yazar takımı da bu üç partiden başkasını görmek istemiyorlar ama 13 Haziran'da hepsi yanılacaklar. Sonuç farklı çıkacak.''