AKP askere muhtaç

Demokratikleşme adı altında kaldırılan düzenlemelerin daha ağırları getiriliyor.

Sertaç Eş

İktidarının ilk dönemlerinde “askeri vesayeti ortadan kaldıracağız” sloganı ile askerin asayiş olaylarına müdahale etmesini engelleyen ve teröre karşı operasyon yetki yapmayı vali iznine bağlayan AKP, “demokratikleşme” adı altında yaptığı bu düzenlemelerin tümünden 3 yıl sonra çark etti. Genelkurmay ve iktidar arasında Ahmet Davutoğlu kabinesi döneminde yürütülen görüşmelerde bir uzlaşma sağlanamazken, Binali Yıldırım’ın kabinesinin kurulmasının üzerinden kısa süre geçmesine karşın tasarı TBMM’ye sevkedildi.

Bakanlar Kurulu’nun izniyle askeri birliklerin daha güçlü bir şekilde asayişte kullanılmasının yolunu açan söz konusu tasarı, geçmişteki birçok yetkiyi kapsamını da genişleterek askere geri veriyor. Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında 1997 imzalanan ve askere toplumsal olaylara müdahale yetkisi veren Emniyet Asayiş Yardımlaşma Protokolü 2010 yılında kaldırılmıştı. Bu uygulamadan 3 yıl sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) geniş anlamda görev tanımını içeren İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi değiştirildi. Böylece TSK’nin görev alanı ülkeye dışarıdan yönelebilecek saldırılara karşı koymak ve TBMM kararıyla yurtdışındaki görevleri yerine getirmek olarak kısıtlandı. Bunlara Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) Askeri Politik Dokümanı’nın 26. maddesine Türkiye’nin verdiği onay eklenince, TSK birliklerinin terörle mücadelede aktif görev almasının yasal altyapısı da belirsizleşti. Yeni düzenlemenin EMASYA’dan farkları ve benzer yönleri ise şöyle:

Güvenlik:

EMASYA protokolüne göre bir askeri birlik bulunduğu bölgede emniyet, asayiş ve yardımlaşmanın sağlanması için mülki amirden istek gelmesine gerek olmaksızın her türlü önlemi alabiliyordu. Askeri birliğin bu tür faaliyetleri yürütmesi için konuşlandığı bölgede terörle mücadele yapılıp yapılmaması fark etmiyordu. Hazırlanan tasarı ile Bakanlar Kurulu, TSK’den belli bir bölgede, belli bir süre içinde faaliyette bulunmasını isteyecek. Bu sınırlamanın dışında operasyonların komutası TSK’de olacak, bölgedeki mülki amirler kurumlararası eşgüdümü sağlayacak.

İstihbarat Toplama:

EMASYA protokollerinin geçerli olduğu dönemde TSK birlikleri bulundukları bölgede her türlü istihbarat faaliyeti yürütebiliyordu. Yapılan düzenleme ile askeri birliklere istihbarat faaliyeti yapma yetkisi verilmedi. Ancak yalnızca askerin kullanımında olan insansız hava araçlarından gelecek bilgilerin hangi kapsamda değerlendirileceği netleşmedi.

Arama ve el koyma:

Jandarma ve Polisin yetkisinde olan arama ve suç kanıtlarına el koyma yetkisi EMASYA protokollerinde olduğu gibi askeri birliklere veriliyor. Ancak, hâkim kararıyla yapılabilecek arama yetkisine istisna getiriliyor. Gecikmesi sakınca doğuracak durumlarda, 24 saat içinde hâkim onayına sunulması koşuluyla komutanının emriyle arama yapılabilecek.

Yargı zırhı:

Terörle mücadeleyi yürüten askeri birlik personelinin olası suç iddiaları durumunda askeri yargıda yargılanmaları ve Milli Savunma Bakanı’ndan izin alınması yönündeki düzenlemeler de daha önceki düzenlemelerle benzerlik taşıyor.

Kapsam:

Tasarıyı EMASYA’dan ayıran en önemli özellik ise terörle mücadele kapsamında hangi faaliyetlerin ne kadar süreyle yürütüleceğinin Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek olması.